• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
Yazar marc levy
keşke gerçek olsa - marc levy
hastalarına hayat vermeye çalışırken kendini hasta yatağında derin komada bulan acil servis doktoru lauren, yaşam ile ölüm arasında sessiz bir mücadeleye girer. annesi bile farkında değildir bu mücadelenin, servisin bölüm şefi olan hocası ise çoktan fişin çekilmesinden yanadır. lauren “kendini” hastanede bırakıp sesine karşılık aramaya başlar, ulaşamadığı yer yoktur ama hiç kimse farkında değildir varlığının/yokluğunun… ve bir gün, artık başkasının oturduğu dairesinde yakalanır. ilk kez görülür, duyulur olmuştur… annesinin evini kiraladığı arthur, genç ve çok başarılı bir mimardır. banyo dolabında lauren’ı bulmasını, önce yakın dostu ve ortağı paul’ün bir sürprizi olarak düşünür. ancak lauren’ın bir süredir gözlemlediği arthur’la ilgili anlattıkları onu ikna eder ve lauren’ın var olma savaşına o da katılır…
marc levy’nin sinemaya da uyarlanan bu çoksatar kitabı (ki sinemalarımızda cennet gibi adıyla gösterildi), daha ilk sayfalarından başlayarak okuru kendine bağlıyor. her ânı bu sevimli ikiliyle birlikte yaşıyor, duygulanıyor, çaresizliğe düşüyor, umutlanıyor, umutlarını yitiriyor ve büyüklere yazılmış bu masal için “keşke gerçek olsa” diyorsunuz…


  1. tek cümleyle modern peri masalı olarak özetleyebileceğim kitap. devamı ülkemizde "sizi tekrar görmek" adıyla yayınlanmıştır. marc levy'nin kitaplarının güzel tarafı arka planda verdiği hayat dersleri. arka arkaya ağır kitaplar okuduğunuz bir zamanda çerez niyetine okuyabileceğiniz okurken bol bol tebessüm edeceğiniz bir kitap.
  2. mini kitap halini okuduğum, "cennet gibi" adıyla sinemaya uyarlanan kitap. konusu bana orijinal geldi, böyle bitmesini tercih etmezdim ama başlığın ilk yazısında belirtildiğine göre devamı varmış, o zaman olur :)

    anı yaşamak ancak böyle sayısal anlatılabilirdi herhalde:
    "her sabah uyandığımızda, günlük 86 bin 400 saniyelik kredi açılıyor bize; akşam yatağa yattığımızda yarına hiçbir şey kalmıyor, gün içinde yaşanmayan kaçmış, dün bitmiş oluyor. her sabah bu büyü yeniden başlıyor, hesabımıza yeniden yaşamın 86 bin 400 saniyesi yatırılıyor ve şu değişmez kuralla oynuyoruz: banka önceden uyarmadan, istediği zaman hesabımızı kapatabilir: yaşam her an bitebilir. öyleyse, günlük 86 bin 400 saniyemizi ne yapıyoruz? yaşamın saniyeleri, dolarlardan çok daha önemli değil mi? "