1. en çok bir tabut ve bir mezar görünce gelir aklima kibir. hani insan en sevdiginin arkasindan hickira hickira aglar ya, hani bir avuc topragi oymuş gibi koklaya koklaya öper ya iste en cok o zaman gelir aklima. insan bu kadar aciz bir varlikken nasil kesfetmis acaba kibiri derim, nasil bulmus, benimsemis ve hep devam ettirmiş. benim icin kibire en zıt kavram ölüm.
  2. kibirli davrandığım her anın bedelini ödedim.
  3. insanoğlunun tanrı olma itkisinin beraberinde getirdiği, faşizmi besleyen insani güdü.
  4. eğer yaptığın işlerde, bak iş de demiyorum işlerde, çok başarılıysan, başı çekiyorsan belki de mütevazı olmaya çalışmaman itici gelmez, en azından öyle insanları gördükçe ben böyle hissediyorum. ancak bir baltaya sap bile olamazken kendi üstünlüğünü ilan edersen, inanılmaz itici oluyor, yukarda yazılmış, yalnızlaştırır seni.
  5. fakirin acısını, zenginin can sıkıntısını hafifleten duygulardan biri.

    schopenhauer'e göre acı veya can sıkıntısı insanın en onemli problemi, mutluluğunun önündeki önemli bir engel. bunun çözüm yolu ise zihinsel doygunluk, hayatı duyumsama yeteneği.

    dolayısıyla acı veya can sıkıntısı zihinsel yetersizlikten kaynaklanır ve kişiyi sosyalleşmeye iter. yalnız kaldığı anlarda sıkıntı ve acı ile yüzleşme yaşayan birey topluluk içinde benzer bir yüzleşme olmasın diye kibir kalkanını devreye sokar.

    iş bu nedenle piyasada kasım kasım kasılan bilim insanı bulmak güç iken, mankenlikte kasılmak birincil özellik olur.

    başka halkların da kullandığı ilgili atasözümüz: boş başak dik durur.
    abi
  6. sartre hakkında şöyle diyor: “insanın kendisiyle kibirlenmesi için zeki, güzel ya da güçlü olduğunu sanması gerekmez. insan hem aptal olduğuna inanıp hem de kendisiyle kibirlenebilir. kibir kendi kendini besleyen bir eğilimdir. fakat kayda değer bir zihinsel inançla desteklenmeyen kibir, alınganlık, çekingenlik, kötülük verir.”
  7. il] ben [/il] diyorsun ve bu sözcükle gurur duyuyorsun. ancak ister inan , ister inanma bundan daha yüce olan şey, bedenin ve onun büyük zekasıdır. bedenin [il] ben [/il] demez, [il] ben [/il] olarak işler...

    fwn
  8. en büyük gunahtir, seytanin gunahi.

    çok yersizdir. allâme-i cihan olsaniz ne olur? gözünüzü seveyim mutevazi olun.
  9. müzikle uğraşanlara yakıştıramadığımdır.

    yaklaşık 4 yıldır müzikle uğraşıyorum ve her yeni şey öğrendiğimde kibrim daha da azaldı. müziğin amacının aslında sadece müzik olması gerektiğini öğrendim.

    ama çevremdeki müzikle uğraşan diğer insanlara bakıyorum, hele kendisine "üstat" diye lakaplar takanlara bakıyorum. "ben günde x saat çalışıyorum, evimden çıkmıyorum gitar çalışmak için, neden kimse beni dikkate almıyor?" diyenlere... hiçbirinde müziğin getirdiği o terbiyeyi göremiyorum... sadece gerçek virtüözlerde görüyorum müziğin insanı nasıl terbiye ettiğini. eğer fırsatınız olursa gerçek bir virtüözün yanına gidin ve onunla sohbet edin. hayatınızda yaşayabileceğiniz en güzel saatleri vereceklerdir size.
  10. yeryüzünde en nefret ettiğim duygu. kibirli insana tahammülüm yok. al dünya senin olsun diyesim geliyor. sanki ölmeyecekmiş gibi, sanki en sevdiği insan ölünce geri getirebilecekmiş gibi. kimsin sen diye sorasım geliyor.