1. acaba yanılıyor olabilir miyim?
    a
  2. "değer mi?"

    bu soruların başını çeker. ki biraz deneyim ve zamanla bu sorunun cevabının çoğunlukla olumsuz olduğunu görürsünüz. herkes duymak istediğini duyuyor, herkes anlamak istediğini anlıyor. yapılabilecek hiçbir şey yok. bırakınız isteyen istediği anlamı çıkarsın. anlamak istemeyene/ anlamak istediğine kendini inandırana ama bunu gerçekten yapmaya niyeti olmayana işin aslını anlatmaya çalışmak atıl bırakıyor kişiyi. işte bu noktada durup, bu soru sorulmalı: "karşımdaki insanın beni doğru anlaması için bu kadar çabalamama, bu kadar yıpranmama değer mi?". cevap "hayır" olacaksa, sessizlik en iyisi. başkalarının sizin hakkınızdaki düşüncelerinden ibaret değilsiniz; bunlardan sorumlu da değilsiniz; bunlar çoğu zaman sizin doğrunuza işaret de etmiyor. e o halde, kendinizi doğru açıklamak için kan kaybedercesine çabalamaya da lüzum yok. sizi anlayabilecek kapasitede olan insan zaten en başında anlık bir yargının peşinden gitmez ve sizi bu soruyu kendinize soracağınız noktaya da getirmez. gitmişse eğer ve geri de dönmüyorsa, bırakınız kendi bildiği yoldan devam etsin. ne de olsa o yol hiçbir yere çıkmayacak.

    değmeyecek şeyler için çabalamak kadar tüketici hiçbir şey olmadığı gibi; çabanıza değecek bir sürü şey var dışarıda bir yerlerde. ya da kendi içinizde. en iyisi bunlara odaklanmak. gerisi bir şekilde gelir, geliyor.
  3. "dünyada nasıl bir iz bırakabilirim?"

    en önemli şeylerden biri, bu dünyadan ayrıldığında insanların seni hatırlayabileceği iyilikler ve güzellikler yarattığın bir hayat yaşamış olduğunun bilincine varabilmek ve hayatın son istasyonunda huzurlu hissetmektir bence. insan olmanın bundan başka bir amacı olabileceğini düşünmüyorum. iz bırakmanın da, kişinin sevdiği şeyleri sevdiği insanlarla yapabilmesiyle mümkün olduğuna inanıyorum.
  4. deniz derya.