-
- izledim
- izlemek istiyorum
-
youreads puanı (6.50)
" ünlü bir yazarın ölümünün ardındaki sırrı ortaya çıkarmaya çalışan bir dedektifin hikayesini konu ediyor."
-
agatha christie kitaplarını ve agatha christie kitaplarından uyarlanan iyi filmleri ve dizileri sevenlerin beğeneceği akıcı, eğlenceli 2019 yapımı komedi-suç-dram türünde film.
oscar'da en iyi özgün senaryo adaylığı var. bafta ve golden globes adaylıkları da var. bence pek ödüllük törenlik bir film değil. zaten pek dişe dokunur bir ödül de almadı sanıyorum.
ipuçlarını takip edip, iyi vakit geçirmek isteyenler için derli toplu bir film. trailer -
2019 yılı amerikan yapımı filmde başrolleri daniel craig, jamie lee curtis, don johnson, christopher plummer, frank oz gibi ünlü isimler paylaşıyorlar. bir malikanede gerçekleşen ölümün intihar mı yoksa cinayet mi olduğu araştırılıyor. araştıran dedektif ise daniel craig.
film akıcı senaryosuyla sıkıcılıktan uzak. çekimler iyi, kurgu harika, dekor çok yerinde. süresi 130 dakika, biraz uzun sayılabilir; fakat kendini izletiyor. gelin görün ki, kafama takılan birden fazla husus var ve bunları paylaşmak isterim. buyrun:
!---- spoiler ----!
öncelikle içinde daniel craig ve malikane olan bir filmin ingiliz olması gerekliliği gibi saçma sapan bir saplantı beni rahatsız etti. film boyunca filmin adada (^:united kingdom^) bir yerlerde çekiliyor olduğu kanısına vardım. daniel craig amerikalı bir dedektifi canlandırıyor. aksanı film boyunca beni rahatsız etti. kendi olmadığı gibi karakter adı da amerikalı değil: benoit blanc. arizona mı kentucky mi dersiniz bilmiyorum; fakat aksan film boyunca hissedilir derecede sırıttı bana. yapay geldi. halbuki ingiliz asıllı bir dedektif olabilirdi olayı inceleyen. zaten özel tutulmuş biri. farz edelim adadan gelmiş olsun bu olayı incelemek için. bence olabilirmiş. en azından kötü aksana maruz kalmazdık. ingiliz aksanını beğendiğimden değil; fakat en azından aslı odur.
diğer husus da yine ingiliz-amerikan olmakla ilgili. film bir malikanede, hatta şato diyelim, geçiyor. akla ilk olarak ingiliz ya da iskoç havaları geliyor. hadi onlar değilse bile amerikan hiç değil. film boyunca amerikan aksanıyla konuşan ingilizlermiş gibi geldi bana (daniel hariç). otantik bir hava yaratılmaya çalışılmış ve başarılı da olmuş; fakat nerenin otantiği olduğu konusu beni pek sarmadı.
filmin sonu sürprizli değil. hatta filmin ortalarında bir yerlerde işlerin nasıl olduğu anlatılıyor bile. e tabii seyirci de sürpriz olmayacaksa bile entrikalı bişeler bekliyor haklı olarak. ne yazık ki, sonu da aynı şekilde bitiyor. ne anlatıldıysa o şekilde. ne bir entrika, ne bir anlatılandan farklı bir durum, ne bir gizli kalmış bişeler, beklendiği gibi gelişiyor sonu. biraz işlenebilirmiş buralar gibi geldi bana. işin cinayet mi yoksa intihar mı olduğu kesinleştikten sonraki gelişmeler tamamen akarak bitiyor. siz de “yok canım, şimdi bişeler dönecek kimsenin bilmediği” diyerek izlemeye devam ediyorsunuz. pek öyle olmuyor. heyecanı az da olsa düşürüyor bu durum bence. en azından bende düştü.
!---- spoiler ----!
izlenesi bu filmin imdb puanı 8,0/10 olarak görünmekte. benim puanım 7,0/10 olacak ki daniel’ın aksanından kırdım ben de.