• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.16)
kör baykuş - sadık hidayet
kör baykuş 1977'de behçet necatigil'in unutulmaz çevirisiyle varlık yayınları'ndan çıkmıştı. philippe soupault'nun "yirminci yüzyılın düşlemsel edebiyatında bir başyapıt", andre breton'un ise "başyapıt diye bir şey varsa o da budur" sözleriyle nitelediği bu kült romanı, yine necatigil'in çevirisinden, necatigil'in "önsöz"ü ("türkçede iran edebiyatı ve doğumunun 75. yılında sadık hidayet") ve bozorg alevi'nin "sonsöz"ü ("sadık hidayet'in biyografisi") ile sunuyoruz.


  1. yaralar vardır hayatta, ruhu cüzzam gibi yavaş yavaş ve yalnızlıkta yiyen, kemiren yaralar

    der sadık hidayet içeriye girerken. o buz gibi ve soğuk bedenine dokunduğunda simsiyah saçlarını aralayıp gözlerine bakar. kurtlarla kaplıdır gözleri. ölmüş beden böyle kokar der sadık hidayet. kokmayan kokuşmayı başaramayan bir cesedi ısıtmaya yeltenir. onu okurken ruhunuzun bütün sıcaklığı o cesede geçer. deliler gibi kahkahalar atan yaşlıyı duyuverirsiniz. çıldırmış gibi duvarları yoklar pencere ararken onunla göz göze gelirsiniz. duvardan indirdiğin şarabın tadı daha damağından inmemişken bir rüyaymış gibi anımsarsın.

    sadık hidayet inanılmaz bir insan. bir baykuş hikayesi. bir topal roman. her anından her paragfından haz duyumsardım. o kadar çok okudum ki bu kitabı artık her seferinde başka kokular alıyorum. o ürkütücü kahkahaların tınısı her seferinde biraz daha yakından geliyor.

    alevlerin yaktığı sayfalardan bir roman hayal ederim. işte kör baykuş okunması zor o sayifelerden çıkmıştır benim için. büyülü sözcüklerdir.