• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.50)
koroshiya 1 - takashi miike
şiddetin bir erdem olarak ve ahlaki çöküntünün ise bir yaşam tarzı olarak benimsendiği dünyaya hoşgeldiniz...shinjukunun yer altı dünyası ve aynı zamanda sadist bir yakuza tetikçisi olan kakiharanın şehrinde meydana gelen olaylar nefesinizi kesecek.kakihara patronunu öldüren kişiyi bulmak üzere durmaksızın yer altı dünyasının altını üstüne getirir.meydana gelen olayların arkasındaki beyin ise japon çetelerini birbirine düşürmeyi başarmış olan eski bir polis olan jijiden başkası değildir.elindeki en büyük kozu ise uçurumun eşiğindeki ruhsal bozukluğu had safhada olan bir kaçıktır.söz konusu deli adam, katil ichiden başkası değildir ve katil ichi ile kakihara arasında gelişen olaylar kısa sürede caddeleri kan gölüne çevirir.


  1. 2001 yapımı iki kişinin sado mazo egilimleri uzerine kurulu olan film bedenen yasanabilecek aci ve nefretin en üst hallerini yansıtıyor.
  2. uzak doğu sinemasını tercih etmek için en büyük nedenlerden.
    sde
  3. ortalama bir yönetmenin elinde bayağı bir gore filme dönüşebilecek, ancak takashi miike 'nin elinde kült bir sadomazoşizm güzellemesi olagelmiş başucu filmim. sadece alışılmadık benlikleriyle karakterleri üzerinden değil, karakter gelişimiyle paralel gelişen ve aydınlanan hikayesiyle de izlenebilir bir film. baştan belirtmek lazım, seveni kadar nefret edeni olan, tamamen bir erkek filmi. kadına karşı tavrıyla, biraz zorlasanız istismar sineması sınıfına bile girebilir diye düşünüyorum.

    filmi tavsiye üzerine değil, takashi miike sinemasını merak ediyor, ilgi duyuyorsanız izlemeniz daha doğru olacaktır, en basitinden hayal kırıklığı yaratabilir. hikayesi ve olay örgüsü ortalama sayılabilir, fakat iki ana karakteri ichi ve elbetteki kakihara ile zirvededir. o kakahira ki, belki de sinema perdesinin en güzel karakterlerinden. hatta çok iddialı olacak ama, fiziksel deformasyonun adlığı şekil ve estetik olarak heath ledger joker 'i ve tadanobu asano kakahira 'sı zirveyi paylaşır.

    yakuza çetesinin patronu anjo ‘nun ichi tarafından öldürülmesi üzerine, patronunun yüklü miktarda para ile kaçırıldığını düşünen kakihara ‘nın önce kaçıranları, sonrada katil ichi ‘yi bulma mücadelesinden ibaret kabaca hikaye. buz dağının görünen kısmı olan bu hikaye, karakterleri tanıdıkça hikayenin de buna paralel gelişmesi ile gelişiyor ve olayın iç yüzünü öğrenmeye başlıyoruz. ancak filmin etkileyiciliği bu hikaye örgüsü değil kesinlikle, tamamen ichi ve kakihara ‘nın birbirini tamamlayan sadist ve mazoşist kişilikleri.

    film, dakika bir gol bir misali ichi ‘nin yaptığı katliamla başlarken, filmin genel gidişatını da belirliyor aslında bu açılış. miike kesinlikle kan ve vahşet göstermekten kaçınmıyor. ichi ‘nin cinayetleri ve kakihara ‘nın işkence sahneleri son derece rahatsız edici. ichi bu noktada manga kültürünü temsil edercesine her cinayetinde bağırsakları ortaya saçıp, kesik gırtlaktan tazyikle fışkıran kanla tavanları boyarken, kakihara ‘nın işkenceleri her daim daha yaratıcı ve gerçek manasıyla izleyeni rahatsız edecek, bakmaktan imtina bile edebileceği sahneleri barındırıyor.

    ichi dünyayı siyah ve beyaz olarak gören, öldürmenin “ kötü “ olduğunu bilen ancak manüple edilebilir olması neticesinde, içinde ki intikam duygusuyla öldüren bir kukla... düz anlamda, kakihara ‘nın da söylediği gibi %100 katıksız bir sadist. verdiği acıyla abartılı şekilde, sadizmin cinsel yönünü de gözler önüne serdiği “doyuma “ ulaşıyor; önce ereksiyon, sonrasında boşalma. fakat, genç dimağların her mastürbasyon sonunda yaşadığı " pişmanlığı " yaşıyor. cinsel doygunluğa ulaştığı her cinayet sonrası ichi ‘yi hönkürerek ağlarken yakalıyoruz.

    ichi, hikaye örgüsünde - gelişiminde kilit rol oynadığı için, backgrounduna zamanla ulaşabildiğimiz, bu nedenle de okuması daha kolay bir karakter. artı olarak, miike dublaj yapılmışçasına ingilizce konuşan japon eskort kız gibi subliminal mesajlar! veren porno göndermelerle bizim içgüdülerimizi gıdıkladığı gibi, ichi ‘nin neyi neden yaptığına dair sorularımıza bulacağımız cevapları da, karakterle benzer duyguları yaşatarak sağlatmaya çalışıyor.

    kakihara ise hikayede belirli bir kaç diyalog dışında backgrounduna ulaşamadığımız için çok daha kapalı bir kutu. onunla ilgili ilk dikkat çekici nokta patronuna duyduğu bağlılık. bu bağlılık filmde anjo ‘nun cesaretine duyduğu hayranlıktan kaynaklı görünmekte ilk etapta. hatta bir noktada bu, cinsellik barındırmayan bir aşk olarak bile yer buluyor diyaloglarda. filmin bir gore havasını barındırdığını söylemiştim. kakihara ‘nın kendisi de dahil uyguladığı işkencelerin dayanılmazlığı yanında, aslına bakılırsa ichi melek gibi kalıyor. evet , ichi katıksız bir sadist ama, kakihara nın işkenceleri de gerçekten dayanılacak gibi değil. ichi, intikam için saldırırken ve sonunda pişmanlık yaşarken, kakihara birisinin canını yaktığında onun hissettiği acıyı düşünmüyor, sadece karşısındakine acı verme zevkine konsantre oluyor ve karşısındakine gerçek tutkuyu gösterebilmenin tek yolunun bu olduğuna inanıyor ve yeri geldiğinde partnerinden de aynısını bekliyor. kakihara ‘nın patronu anjo ile ilişkisine değinmiştim. değinmediğim, kakihara ‘nın anjo ‘dan yediği dayaklarda hissettiği acıdan hoşlanması.

    mazoşizmin katıksız tanımı bireyin kendine eziyet edilmesinden seksüel zevk alma duygusu; anjo nun yokluğunda kakihara ‘nın kendi kendine acı verecek, zevk organını kesme fiili ile otoseksüel mazoşizme dönerken, duyduğu iki yönlü suçluluk duygusunu hafifletir, ve bu sembolik hadım edilme, sadizmini kendi benliğine yöneltmesi ile söz konusu katıksız anlamı güçlendirir. ancak freudien bir tavırla, kakihara asla saf mazoşizmi temsil etmez, film boyunca, ichi ‘ninkilerden çok daha acımasız yöntemler sergilediği işkencelerle de görürüz ki; benliği, sadizmle tamamlanır. kakihara ‘nın yakuzadan atılmasına rağmen, anji ‘ye duyduğu hayranlık ve bağlılık nedeniyle bu özgürlükten vazgeçmesi temelde bu bireylerin tipik bir zayıflığı olarak okunabilecekken, bu zayıflığını sadakat adı altında gizlemesi de onun mazoşist yanını gösteriyor. “ onunla karşılaşmak için sabırsızlanıyorum “ derken ichi ‘nin doğal olarak sadist taraf olması da, sadizm ve mazoşizmin birbirini tamamlayacak olmasından başka bir şey değil. temelde ne kadar zıt gibi görünse de, sadizm ve mazoşizmin birbirini tamamlaması gibi kakihara ve ichi de birbirini tamamlamaktadır, ve kakihara, ichi ‘nin aksine bunun farkındadır.

    ki bunu kakihara bile anlatıyor bize ichi ‘nin yaptığı katliamı gördükten sonra :

    bu katliamın insanlıktan uzak bir yanı var. çoğu insanın içinde biraz sadizm, birazda mazoşizm vardır. ama bu ichi %100 katışıksız bir sadist. onunla karşılaşmak için sabırsızlanıyorum.

    bu cümlede ichi ‘yi tanımladığı kadar, kendisini de ele veriyor aslında kakihara.
    ve duyduğu sabırsızlık... kakihara ‘nın ichi ‘yi arayışı önceleri intikam gibi görünürken, zamanla öğreniyoruz ki bu sabırsızlık, ichi karşısında yapabileceklerinden duyduğu korku aynı zamanda.

    ichi ‘nin aksine kakihara ’yı işkence sırasında gülerken görsek bile, asla yaptıklarından “ tatmin “ olmuş, korku dahil hiç bi duygusunu açık etmiş göremiyoruz. ikisi arasında ki temel fark, ichi suçluluğunu ve tatminini her daim abartılı şekilde gösterirken, kakihara ‘nın duygularını görmek için onu derinine, çok iyi okumak gerekiyor. burada, anjo 'dan öncesini bilemediğimiz için yorum eksik kalacak olmakla birlikte, kakihara 'nın hissetmeye duyduğu ihtiyaç dahi çarpıcı.

    miike ‘nin filmdeki alameti farikalarından biriside, tekrar olacak ama cinayet ve işkence sahnelerinde gerçekten içinizin kalkması. kakihara ‘nın yaptıkları iç karartıcıyken bilinçli olarak kurbanlardan sadece ichi ‘nin öldürdükleri ile bir nevi bağ kurabiliyoruz. örneğin, patronunun dayağından ve tecavüzünden kurtardığı bir eskort kıza “ onu senin için öldürdüm. söz verdiğim gibi " der. buraya kadar problem yok belki ama, arkasından tam da onun dengesiz ruh halini gösterircesine “ artık onun yerine seni ben döveceğim “ cümlesi çıkar ağzından. o anda ichi 'nin son derece naif, mutlu ve saftorik gözüken surat ifadesinden dolayı, böyle bir çıkış beklemeyiz aslında ondan. aynı şey karşısındaki için de geçerlidir. kadın cümlenin anlamsızlığı karşısında olan biteni çözmeye çalışırken, bizde hipnotize olmuş gibi onun kafa - göz hareketlerini takip ederiz.

    tüm bu ince düşünüldüğüne kanaat getirdiğim detaylarla birlikte, son derece zorlayıcı ve anlaşılmaz bir sonu var filmin. kendi adıma sevinmekle birlikte, herkesin faklı anlamlar çıkarabileceği, belki de mutlu olacağı sonu seçebileceği bir seçenek bırakmış miike bize. zaten kadına yaklaşımı, sadomazoşist karakterleri, kimi zaman izlemeye takat bırakmayan işkence sahneleriyle son derece zorlayıcı bir film ve başından sonuna kadar izlemeyi başardıysanız, ilk seferde bu son, sizi en azından ulaşabildiğiniz için hiç mutsuz etmeyecektir. zamanla da göreceksiniz ki, bu filmde en son ihtiyaç duyduğunuz zaten grand final, çünkü aklınızda kalmayacak tek şey...
  4. ah evet hatırlıyorum bu filmi. tam bir sadomazo örneğidir. "there is no love in your violence" insanın yüzünde oluşan gülümseme ise bu tarz bi filmin bi yandan da absürde kayması sanırım.
    abi
  5. bu arada film ichi the killer olarak gösterime girmişti. buradaki ''ichi'' sözcüğü japoncada ''bir'' anlamına geliyormuş. filmdeki kakihara karakterinin arkasında neden 1 yazdığını da açıklamış olalım.