• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.68)
küçük prens - antoine de saint-exupery
antoine de saint-exupéry tarafından new york’ta bir otel odasında yazılan küçük prens yayımlandığı günden bu yana milyonlarca insanın kalbini fethetmeye devam ediyor. küçük prens’in yaşadıklarını anlıyor, kırgınlıklarına üzülüyor, söylediklerine hak veriyoruz. gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren, yolculuğu sırasında dünya’ya da uğrayan küçük prens sahra çölü’nde bir pilotla karşılaşır. işte olan biteni de bu pilot anlatır bize. kimdir küçük prens, neden sürekli sorular sorar, çiçeğiyle neden anlaşamamıştır, gittiği diğer gezegenlerde kimlerle karşılaşmıştır ve neler öğrenmiştir? bu öyküyü dinlerken küçük prens’in yaşadıkları ve öğrendikleri sayesinde hayatımıza tekrar bakıyoruz ve yaşamı anlamlandırmada ‘ne kadar da büyüdüğümüzü” görüyoruz.


  1. "hemen öksürmeye başlar, alay edilmesin diye ölüyormuş gibi yapardı. benim de onu yaşama döndürmek için çırpınmamı beklerdi. eğer öyle yapmazsam gerçekten ölmeye bırakırdı kendini..."
    gezegenin tek çiçeği ile tek sakini arasındaki bu ilişkiyle kültürleri kıtaları -hatta ışık yıllarını- aşmış kitaptır.
    adako
  2. "hoşça git," dedi tilki. "vereceğim sır çok basit: insan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. gerçeğin mayası gözle görülmez."

    küçük prens unutmamak için tekrarladı: "gerçeğin mayası gözle görülmez."
  3. popülerizmin etkisi altına girmeye başlamış (girmiş de olabilir) kitabımızdır. bazı salt okuyucu kitlesi hayatında önemli bir yere sahip bu tür eserlerin herkesin dilinde olmamasını ister. fakat öyle bir zamanda yaşıyoruz ki her şeyin açıklaması veya tanımı bu beyaz ekranlarda mevcut. hiç biri kitap içine yazdığınız notlar kadar edere sahip değildir. saçma bile olsa. sevgilinizin ismini yazsanız dahi. ne demek istedi bu şimdi diye soran olursa; bu tür eserler bilgi kirliliğinde yok olacak. değersizleşecek.
  4. çok cici bi kitap olmasına rağmen cılkı çıktığı için bazen kabak tadı vermektedir hakkında yazılanlar ve söylenenler.
  5. herkesin hayatında en az üç kez okuması gereken kitap, önce çocukken, sonra gençken ve son olarak yaşlandığınızda. her bir okuyuşunuzda daha da güzelleşen bir kitap var elinizde, tecrübeleriniz arttıkça kitaptaki her diyalog daha da derinleşiyor. antoine de saint-exupery kısa diyaloglarla o kadar çok şey anlatmış ki şaşırıyor insan.
    en çok tilki ile olan diyalog beni duygulandırmıştır, hayatta kurduğumuz tüm arkadaşlıkların, bağların anlamını tilki söylüyor bize.

    !---- spoiler ----!

    ...bütün tavuklar birbirine benzer. bütün insanlar da öyle. bu yüzden biraz sıkılıyorum. ama beni evcilleştirirsen eger, yaşamima bir güneş dogmuş olacak. senin ayak seslerin benim için digerlerinden farkli olacak. ayak sesi duydugum zaman hemen saklanirim. ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendigim yerden çikaracaklar. şu ekin tarlalarini görüyor musun? ben ekmek yemem. bugday benim hiçbir işime yaramaz. bu yüzden de bu tarlalar bana hiçbir şey hatirlatmazlar. buna üzülüyorum. ama sen beni evcilleştirseydin, bu harika olurdu. altin renkli saçlarin var senin. ben de altin renkli başaklari görünce seni hatirlardim. ve rüzgarda çikardiklari sesi severdim...''

    ''...böylelikle küçük prens tilkiyi evcilleştirdi. ve ayrilma vakti geldiginde “ah! sanirim aglayacagim” dedi tilki.
    “bu senin hatan” dedi küçük prens. “ben sana zarar vermek istemedim. seni evcilleştirmemi sen istedim.
    “dogru, haklisin” dedi tilki.
    “ama aglayacagini söyledin!”
    “evet, öyle.”
    “o halde bunun sana hiçbir yarari olmadi.”
    “hayir, oldu. bugday tarlalarinin rengini gördükçe seni hatirlayacagim.''
    !---- spoiler ----!
    prens onu evcilleştirmeden önce buğday tarlaları tilkiye hiç bir şey ifade etmiyordu, ancak şimdi kurduğu bağ sayesinde her gün gördüğü buğday tarlaları daha da anlamlı. kurduğumuz bağlar, edindiğimiz arkadaşlıklar hayatımızı daha da anlam kılar. eğer birisi tarafından evcilleştirilmediyseniz bir şans verim derim, o kişi yine gitse de hayatınız daha da anlamlı oluyor. eğer birini evcilleştirdiyseniz unutmayın, tilkinin dediği gibi evcilleştirdiğiniz kişiden sorumlusunuz!
  6. bu kitabın benim için zirve noktası budur:

    "o zaman sen de kendini yargılarsın. en gücü de budur zaten. kendini yargılamak başkalarını yargılamaktan çok daha güçtür. kendini yargılamayı başarabilirsen gerçek bir bilgesin demektir."
  7. hiç bitmesin diye başlamaktan korkabileceğiniz kadar güzel bir kitaptır küçük prens.
  8. son 1 sene içindeki basımının ve resim baskılı ürünlerinin artmasını populizme bağladık 2015 populizmi de başka bir şeye bağlıymış meğerse.
    edebiyat haber 'de javanshir gadimov 'un yazısı bu konunun nedenini çok kısa ama çok net söylüyor.

    türkiyede fikir ve sanat eserleri kanununda "koruma süresi eser sahibinin yaşadığı müddetçe ve ölümünden itibaren 70 yıl devam eder.” ibaresi yer alıyor. 1944'te ölen exupery'nin kitaplarının telif hakkı koruma süresi bu sebepten dolayı 1 ocak 2015te dolmuş. yani küçük prens kanuna göre artık bir "kamu malı"
    2015teki bu küçük prens patlamasının nedeni buymuş meğer.

    bunu öğrenmem başka bir açıdan da çok iyi oldu, yaşamının üzerinden çok uzun zaman geçmiş yazarların kitaplarını korsan olarak almanın bir "ayıbı" olmadığını savunuyordum. şimdi daha şiddetle savunabilirim.
  9. bir dönemlerimin başucu kitabıdır, çok istememe rağmen filmini izleme fırsatı henüz bulamadım.
    d.
  10. her yaşta farklı tat veren güzel bir masal altında harika anlamlar barındıran bir kitap.

    bir günde rahat okuyabileceğiniz akıcı bir dile sahip. her cümle basit görünümünün altında derin anlamlar uyandırıyor. çocukken okuduğunuzda farklı, ileri ki yaşlarınız da farklı bir sonuç ve anlam çıkarıyorsunuz.

    küçük bir prens gözünden farklı gezegenlere yolculuk edip farklı insanlar tanıyor ve her birinden farklı bir hikaye öğreniyorsunuz. küçük prens ile dostluk yeniden anlamlanıyor ve hayatı sorgulamasına o küçük bedeni ama büyük yüreği ile dokunaklı bir şekilde eşlik ediyorsunuz.

    sadece bununla da kalmıyor küçük prens. insan ilişkilerine de farklı bir bakış açısı sunuyor. bağ kurmanın ne demek olduğunu, bir çiçekle bağ kurduğunuzda o çiçeğin diğer milyonlarca çiçekten nasıl da ayrıldığını öğretiyor. dostluğu, yalnızlığı, milyonlarca insan arasında bile yalnız kalınabileceğini ve bir arkadaşın ne kadar değerli olduğunu gösteriyor.

    değer, sevgi, yalnızlık kavramlarını masalımsı bir bakış açısı ile önünüze getiriyor.

    her yaşta okuyun. çoçuklarınıza da mutlaka okutun.

    ''büyükler rakamları sever. onlara bir arkadaşınızdan mı söz ediyorsunuz, asla işin özüyle ilgili soru sormazlar. asla, "sesi nasıl? hangi oyunları seviyor? kelebek topluyor mu?" demezler. onların soruları şöyledir: "kaç yaşında? kaç kardeşi var? kaç kilo? babası ne kadar para kazanıyor?" ancak o zaman arkadaşınızı tanıyacaklarını sanırlar. ''

    ''herkesin bir yıldızı var. hepsi birbirine benziyor gibi görünüyor ama gerçekte öyle değil. herkesin yıldızı farklı farklı, hiç biri diğerine benzemiyor. yolcular için pusula, kimileri için küçük bir ışık, bilginler için çözülmesi gereken bilmecedir yıldızlar, iş adamına göre ise altından başka bir şey değil. ne var ki bütün yıldızlar suskundur. ama sen onları herkesten ayrı gözle göreceksin.''

    ''insanları kolayca tanıyamazsın. onların tanımaya ayıracak zamanları yoktur. yediklerini, içtiklerini bile dükkanlardan hazır olarak alıyorlar. ama dost satan dükkanları olmadığı için dostları da yoktur.''