• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
Yazar john berger
leylak ve bayrak - john berger
şehre yerleşen köylülüğün yeni varoluş tarzını anlatan leylak ve bayrak, john berger’ın on yedi yılını verdiği “onların emeklerine” üçlemesinin son kitabı.

domuz toprak’ta henüz köyünde olan köylüyü, bir zamanlar europa’da’da köyden kente göçü anlatan berger, leylak ve bayrak’ta kentin gerçekliği ile baş başa kalan köylünün sürüklendiği varoluşsal buhranı konu ediyor. geldikleri dağ köylerinden henüz bir nesil uzakta bile olmayanların hikâyesi; gecekondular, videolar, pahalı oteller, aşk, cinayet, uyuşturucu ve ölümün iç içe geçtiği bir karmaşada son buluyor. üçlemenin ilk iki kitabında köy hayatının betimlenmesine odakladığı olağanüstü gözlem gücünü bu kez kente yönelten berger, devasa bir vincin işleyişini, tıpkı zarif bir tırpanı veya mezbahayı anlattığı kadar kusursuz bir dikkatle anlatıyor. leylak ve bayrak, berger’ın köylülük üçlemesine nokta koyan bir zirve.

“leylak ve bayrak, unutulmaz bir yapıt. iyi bir romandan bekleneceği gibi büyüleyici ve şiir derinliğine sahip.”

isabel allende


  1. demek gelebildin oğlum, dedi, clement, hastanedeki yatağında.
    evet, baba.
    son defa görmeye geldin, ha?
    neden son defa diyorsun?
    buraya geleli ne kadar oldu biliyor musun? sekiz gün!
    daha iyi görünüyorsun.
    asansör tabutlar sığmayacak kadar küçükmüş. benimkini merdiveden indirmek zorunda kalacaklar. annen nasıl?
    iyi.
    bana öyle bakıp durmasana.
    iyileşeceksin, baba.
    aynada kendime bakmama izin vermiyorlar. oradaki adamın karısı ziyarete gelmişti, çantasında ayna var mı diye sordum. bana aynayı verirken elleri titriyordu.
    belki her zaman titriyordur. belki de ellerinin titremesi bir hastalıktandır.
    şşşııt! duyacak. sağır değil.
    belki el titremesinin tedavisi yoktur. kim bilir?
    senin de bilmediğin yok, yani!
    o senin gibi yanıktan gelmemiş mi?
    ağır bir beyin sarsıntısı geçiriyor. çarpmadan.
    üzerine bir şey mi düştü?
    daha beteri oğlum, düşen bir ikon. o bir rus ve bunun tanrı tarafından verilmiş bir ceza olduğuna inanıyor. retribution (karşılık olarak verilen ceza ya da ödül). latince, retribuere'den, geri ödeme, tribuere'den, yani ödemek, aslında tribes (kabileler) arasında paylaştırmak oluyor. görüyor musun bu ne demek oluyor? retrubition'da hala tribes (kabileler) var, yani geldiğimiz yer.
    ne günah işlemiş?
    onu bana söylemedi.
    bitişik yataktaki rus, gözlerini açtı. bir rus atasözü vardır, dedi. bir ağacı kestin mi kıymıklar uçar. gene gözlerini kapadı ve ekledi: bunlardan biri kafama düştü.

    sf.51-52