1. liberalizmdeki "laissez-faire" anlayışı, özel girişimlerin birbirleri ile olan rekabetlerinin devlet tarafından müdahale edilmeden gerçekleşmesi, bir diğer deyişle devletin manevra kabiliyetinin küçültülmesi yoluyla özel teşebbüslerin önünü açmak anlamlarına gelebilir. (bkz: kapitalizm) ile en büyük farkı bilgi temelli olmasıdır. liberal ekonomilerdeki mücadeleler kendini daha çok yetiştiren, daha çok bilen üzerine kuruludur. bilgi parayı getirir. şu anki ekonomik ve sosyal dünyada gerçekleşmesi zor olmaktan ziyade tehlikelidir. eğitim eşitsizliği altında liberal politikalar güdülemez. liberalizm için vazgeçilmez olan "adalet ve eşitlik" vurgusudur.
  2. temel olarak bireysel özgürlükleri ön plana çıkaran, refahın piyasa mekanizması ve hukukun üstünlüğü ile yükseleceğini varsayan ekonomik ve siyasi düşünce sistemi. işbu giride liberalizmin kapitalizmden farkından, temel standartlarından, sınıflandırılmasından, türkiye'deki son durumundan bahsedilecektir. neden liberal olmadığımı belki bir başka yazıda anlatırım.

    liberalizmden bahsetmeden önce kapitalizmin aslında marx'ın serbest piyasa ekonomisini aşağılamak amacıyla kullandığı bir terim olduğu ifade edilmeli. kelimenin kökü capital'den, yani sermaye'den geliyor. kapitalizm de marx'a göre sermaye sahiplerinin sistemi oluyor. günümüz liberallerinin marx'ın aslında hakaret etme amacıyla ortaya attığı jargonu kullanmaları bana hep enteresan gelmiştir.

    serbest piyasa ekonomisi, isminden de anlaşılabileceği gibi ekonomik bir sistemi ifade ediyor. öte yandan liberalizm, hukukun üstünlüğü, güçler ayrılığı, bireyin ön plana çıkarılması gibi siyasi düşünceler ile birlikte serbest piyasa ekonomisini de bünyesinde barındıran bir sistemler bütünü. bu açıdan bakıldığında, serbest piyasa ekonomisinin (yani kapitalizmin) bir amaç değil araç olduğu ifade edilebilir.

    liberalizm her şeyden önce bireyi savunur. bireyin toplum adına feda edilemeyeceğini söyler. bu nedenle devletin sınırlandırılması gerektiğini açıklar. bu sınır genel olarak güvenlik ve hukuk hizmetinin kamu sektörü, geri kalan sektörlerin özel sektör tarafından kontrol edilmesi gerekliliğini işaret eder ancak dünyada birçok farklı uygulaması mevcuttur.

    liberallere göre; size istediğiniz her şeyi verebilecek kadar büyük olan devlet, aynı zamanda size ait her şeyi elinizden alabilecek kadar büyük bir devlettir.

    devlet kamu harcamaları yaparak vatandaşlarına hizmet sağlar, ama milton friedman'ın deyimiyle "bedava öğle yemeği yoktur". yapılan her yatırım, yoksul veya zengin vatandaşların vergileri ile karşılanır. dolaylı ve dolaysız vergi uygulamaları farklı gelir grupları üzerinde adaletsizliğe yol açabilir. dolayısıyla günümüzdeki pratiğin aksine, vergi mükelleflerinin devlet harcamaları üzerinde bir baskısı olmalıdır. devlet tam rekabet piyasalarının işlediği alanlardan çekilmeli ve özel sektöre yer açmalıdır.

    tüm dünyada olduğu gibi türkiye'de de tam rekabet piyasasının varlığından söz etmek mümkün değil. internetin bu konudaki en ciddi girişim olduğu söylenebilir belki, ama yeterli değil. monopollerle dolu olan bir dünya, serbest piyasa ekonomisinden ziyade crony capitalism (eş-dost kapitalizmi) tanımına uyuyor, ki bu da aslında liberallerin istediği sistem değil. liberaller buna yol açanın devlet müdahaleleri olduğunu düşünürken karşı taraf da devletler tarafından müdahale edilmeyen kapitalizmin bunların nedeni olduğunu iddia ediyor. liberaller aynı zamanda gelir adaletsizliği kavramının önemini reddediyorlar. onlara göre asıl önemli olan, minimum gelir seviyesinde yaşayan insanların yaşam standartlarını yükseltmek.

    bildiğim kadarıyla türkiye'de liberalizmin ilk savunucusu liberal düşünce topluluğu (ldt). hala çalışma yapıyorlar ama eskisi gibi tek liberal sivil toplum kuruluşu değiller. sayılarının artmasına rağmen türkiye'deki liberaller ciddi bir şekilde bölünmüş durumdalar şu anda. diğer gruplardan bahsedilirken mutlaka 3h hareketi'ne ve özgürlük araştırmaları derneği'ne de değinilmeli. 3h'ın bir facebook grubu da var epey aktif olan...

    sonuca geçecek olursak; ne olursa olsun, liberal ekonomik sistem marx'ın öngördüğü gibi yıkılmadı. evet, sanayi devrimi boyunca sorunlarla baş başa kalınıldı, ancak verimlilik sayesinde bugün ortalama bir işçinin yaşam şartları inanılmaz yükseldi. ve piyasa, krizlere rağmen sürekli gelişerek (buna yaratıcı yıkım diyebilirsiniz) varlığını sürdürüyor.

    liberal düşüncenin ne olduğunun daha iyi anlaşılabilmesi için entry sonunda birkaç kitap önermem gerektiğini düşündüm. liste kısa. sürükleyici romanlarla başlıyor, entelektüel bir şekle bürünüp sona eriyor. 1-2 numaralı romanlar istanbul üniversitesi'ndeki iktisat derslerinde tavsiye edildi. 3 numaralı kitap liberalizmin felsefi arka planını ortaya koyan sürükleyici bir roman. 4 numaralı kitabı bilmeyen iktisatçı yoktur, konu temel ilkeler. bu kitaplar şuna benzer eleştirilere liberalizm çerçevesinden eğlenceli ve doyurucu cevaplar vermektedirler:

    (kapitalizm, özel sektörün sömürüsü, dış ticarette kapitalist uygulamalar, devlet harcamaları, çevre koruma, tüketim, tarife ve kotalar, bebek sanayiler, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin durumları, sosyal refah devletleri, sanayileşme, çocuk işçiler, devlet yardımları, girişimcilik, bireye karşı toplum, dışsallıklar, marjinal fayda...)

    görünmez kalp: bir iktisadiyat romanı, russell roberts

    korumacılık: dış ticaret öyküsü, russell roberts

    atlas silkindi, ayn rand

    kapitalizm ve özgürlük, milton friedman

    bonus:

    görünmeyen ekonomist, tim harford
  3. bütün insanların zengin olma özgürlüğü vardır fakat bütün insanlar aynı anda zengin olamaz fakirde olamaz çünkü bunlar göreceli kavramlardır.liberalizm zaten eşitlik değil fırsat eşitliği,insanca yaşama gibi haklar sunmaktadır.
  4. aç karna savunulamayacak olan ideoloji.
  5. gücü gücü yetenedir. altta kalanın canı çıksındır. bırakırsan fena yaparlar, içine ederler.
    mutlu
  6. ilk başlarda sadece burjuvanın yolunu açmaya dayanan bu ideoloji ilerleyen zamanlarda demokrasi ile birlikte çalışmak zorunda kalmıştır. dünyamız liberalizm yüzünden kokuşmuş hale gelmiş olabilir ancak özgürlük liberalizmin modern devlet yapısına getirdiği bir yan etkidir. liberalizmin çehresi şu an büyük değişimlere gebe, yavaş yavaş eskimekte ünlü söylem. biz donanımlı yoksulların hamlesi bütün denklemleri alt üst edecek yine de liberalizmin bize getirdiği özgürlük kavramı vazgeçilmez bir ilke olarak ortak ahlakta yerini koruyacaktır.
    yine kavgalar başlamış. kimse savunma yapmıyor burada o raunt çoktan bitti. liberalizm vs komünizm rafa kalktı. keşke insan az biraz ahlak sahibi olsaydı da biz de terimlere atmasaydık suçu.
  7. "liberal iğrenç bir sözcüktür."
    jean-paul sartre'ın söylediği rivayet edilir.

    sartre söylemiş olsa da, olmasa da; işaret edilen husus doğrudur!
  8. ancap
  9. temel mantığı şudur; biz herkese zengin olmak için eşit fırsatı sağlayalım, çalışan zengin olsun çalışmayan fakir. bu nedenle zenginler fakirlere hiçbir şey vermek zorunda olmasın çünkü fakir olmaları tamamen onların suçu. ancak dünyada hiçbir zaman herkese eşit fırsat sağlanamayacağı için bu haliyle acımasız olmakla eleştirilir. temelinde her türlü özgürlük vardır, özellikle devletin ne ekonomiye ne de yaşama dair müdahalelerini kabul etmez.
  10. http://www.besimtibuk.org/Details.asp?Vid=10047

    videoda akp'nin iktidar olmasından çok kısa bir süre önce yayınlanmış olan ateş hattı programı var. dönemin ldp genel başkanı besim tibuk'un ve din ile donatılmış neo-liberal politikalarının uygulanmasının sonucu, günümüzdeki olaylardır.