1. 5 episode'a toplam 15 saat gömdüğüm ve parasını sonuna kadar hakeden bir oyun. şu aralar steam üzerinden indirimli alınabilir. telltale'sdan çıkan walking dead'e 30 dk dayanabilmiş biri olarak bunu çok sevdim. ön yargılı yaklaşmadan denemek lazım. atmosferi baya sağlam, karakterler de boş değil.

    seçim yaparken iyice kendimi kaptırmak için max'in kişiliğinde olsam nasıl cevaplar verirdim diyerek karar verdim. tabii max tam bir ergen olduğu için oyunun ortasında patladım ve tekrar mal olmasam ne cevap veririm şeklinde oynamaya başladım. bu şekilde katlanılabilir sonuçlar alabiliyorsunuz ve ilerki episodelerde "episode1'de niye öyle yaptım kafamı zikiyim" demeden rahatça oyunu oynayabiliyorsunuz. oyunu yaşıycam diye max olmayın, kendiniz olun.
  2. 2014'te bu oyunla ilgili bir paragraflık bir haber duymuştum; ve direk hype'lanmıştım. square enix ve dontnod'u aynı cümlede görmek; başka hiçbir bilgim olmadan life is strange'i önsipariş etmeme yetecekti.

    bu sürede oyunun 5 bölümü de çıktı. ve 4. bölümden sonra emindim ki, life is strange; tüm zamanların en iyi oyunu olarak gördüğüm remember me'den bile iyiydi.


    zamanı geriye almak
    fransız oyun yapımcısı dontnod'un, remember me'den sonra yaptığı ikinci oyun olan life is strange; 5 bölüm olarak yayınlandı. oyun en başta sadece dijital olarak yayınlansa da; oyun çok çok iyi olduğu için geçtiğimiz aydan itibaren kutulu versiyonu da satışa sunuldu.



    hikaye
    hikaye; max adında bir genç kızın, zamanı kontrol edebildiğini keşfetmesi ile başlıyor. oyun hikaye-tabanlı olduğu için spoiler vermeden fazla yazamayacağım; ama söyleyebilirim ki oldukça shakespearean bir hikaye. ana konuyu anlatırken, arkada onlarca farklı konu da işliyor ve sizden gizlediği, detayları arayarak görebildiğiniz birkaç gizli olay da var. belirtmem lazım ki, hala çoğu oyunun korktuğu konular var; ama dontnod bunlardan hiç çekinmemiş ve oyun oldukça karanlık bir hal alıyor.


    diyaloglar
    life is strange'de; en ufak seçiminiz bile ilerleyen hikayeyi etkiliyor. odanızdaki bitkiyi sulamanızın bile farklı sonuçları oluyor. her bölümde ortalama 8 büyük seçim; 20 tane minor seçim bulunmakta ama bunlar dışındaki konuşmalarınız bile karakterin size karşı tavrını, ve haliyle hikayeyi etkiliyor. max'in zamanı geriye alabilmesinin hem iyi hem kötü bir yanı ise; isterseniz zamanı geri alıp son birkaç seçiminizi değiştirebiliyorsunuz. peki bunun neresi kötü? derseniz; max sürekli "acaba diğer şekilde yapsam şöyle olur muydu?" diye düşünüp sizin kafanızı karıştırıyor. seçimlerinizin etkileri birkaç saatten erken ortaya çıkmıyor; yani sonucu görüp seçiminizi değiştirmeniz mümkün olmuyor.
    çok fazla diyalog olmasına rağmen; hepsi iyi yazılmış. seslendirmenin başarısı da eklenince, bu konuda bir eksik bulamıyorum.

    ayrıca siz hikayede ilerledikçe, yaptıklarınıza göre max'in günlüğü güncelleniyor. yönettiğimiz karakterin görüşlerini okumak cidden güzel bir olay olmuş.
    arcadia bay

    oyun, oregon'da küçük bir kasabada geçiyor. dontnod yine bölge araştırmasını iyi yapmış; çünkü bölgenin yerlileri yapılardan kıyafetlere ve hatta oyundaki diyaloglarda bulunan tuhaf kelimelere hepsinin varlığını onaylar durumda. şehirdeki detaylara gösterilen özen inanılmaz durumda. diğer adventure oyunlarında tek etkileşebildiğiniz nesneler, görev için gerekenler olurken; life is strange'de çevredeki posterler, hayvanlar, insanlar; oda içindeki nesneler, bilgisayarlar vs. pek çok şey ile etkileşime geçebiliyorsunuz.


    oynanış
    life is strange; klasik adventure oynanışını ufak bir twist ekleyerek sunuyor. çevrede etkileşebileceğiniz nesnelere yaklaşınca, etkileşim için belli bir buton beliriyor. bahsettiğim twist ise zamanı geriye alabilmeniz. örneğin bir odaya çaktırmadan girebilmek için kapıyı kırıp, odaya girip zamanı geriye alabilmeniz mümkün. veya derste size sorulan bir sorunun cevabını bilmeseniz de, bir dakika sonra başkası yanıtlayınca öğrennip, zamanı geriye alıp doğru cevabı vermeniz de öyle.


    grafikler
    türünün benzerlerine göre çok daha iyi grafiklerle gelen life is strange; dış ışıklardan oluşan gölgeleri pre-baked, diğerlerini ise dinamik olarak sunuyor. bu sayede hem en güzel görüntüyü sağlarken, hem de performansı kötü etkilememiş oluyor.ayrıca hala çoğu oyunun yapmadığı bir şeyi yapıyor, oyunda aynalar gerçekten yansıtıyor.

    grafikleri maksimuma aldığınızda gerçekten çok güzel görüntüler ortaya çıkıyor.


    teknik detaylar
    oyun unreal engine ile yapıldığı için konfigürasyon dosyasını kendiniz düzenleyip daha da güzel grafikler elde etmeniz mümkün. örneğin tüm gölgelerin dinamik olmasını sağlayabilirsiniz.

    oyun çıktığı zamanlar karakterlerin konuşmaları ile dudak animasyonlarında ufak uyumsuzluklar vardı fakat; güncelleme ile tüm bölümlerde bu kısımlar düzeltildi.


    oyunu denediğim sistemler:

    core2duo p8600 - ati hd 4570m (512 mb) - 4 gb ram = 1366x768 çözünürlükte orta-yüksek ayarlarda 30 fps civarında gezindi.

    amd fx-6300 - nvidia 9800gt (1 gb) - 4 gb ram = 1080p çözünürlükte yüksek ayarlarda oynamıştım ama fps ölçmemiştim, tahminen 50-60 arasıdır.

    amd fx-6300 - amd r7 265 (2 gb) - 8 gb ram = 1080p çözünürlükte yüksek ayarlarda 60fps sağladı.

    amd fx-8350 - amd r9 380 (4 gb) - 8 gb ram = 1080p çözünürlükte yüksek ayarlar + .ini dosyasından artırdığım ayarlarla 60fps sağladı.

    intel i5-6600k - amd r9 390 (8 gb) - 8 gb ram = 1440p çözünürlükte yüksek ayarlar + supersampling + .ini dosyasından artırdığım ayarlarla 60fps sağladı.
    tüm bölümlerin olduğu complete season'un fiyatlandırması ise bölgelere göre:
    $20 (60 tl) - 31 tl – 419rub (16 tl)

    grafikler
    90
    atmosfer
    95
    hikaye
    99
    diyaloglar
    95
    seslendirme
    95
    oynanış
    90
    performans
    90

    artıları
    * mükemmel sanat tasarımı
    * fazla sayıda ve detaylı diyaloglar
    * sıradışı bir hikaye
    * seçimlerinizin bir değer taşıması


    eksileri
    bulamadım :)
  3. dontnod entertainment tarafından geliştirilmiş, episodic adventure oyunu. oyun beş bölümden oluşuyor ancak henüz ilk bölümü piyasada. ikinci bölümün bu ay içinde çıkması bekleniyor.

    oyunu max isimli genç bir kız olarak yaşıyoruz. yaşıyoruz diyorum çünkü oyun gerçekten insanı içine alıyor, karakterlerle bütünleştiriyor. bunu muhteşem grafiklerle veya kusursuz oynanabilirlik ile sağlamıyor. hikaye ve hikayeyi işleyiş biçimi çok başarılı. bu sayede kendinizi kaptırmış, acaba devamında ne olacak diye düşünürken buluyorsunuz. oyunda rewind diye bir özelliğimiz var. bu özellik zamanı geri almaya yarıyor. ben bu özelliği çok beğendim. bu tarz yaptığımız seçimlerin önemli olduğu, hikayenin seyrini değiştirdiği oyunlarda bazen bir seçimi yapmak içimize sinmez. bu özellik kendine güvenmeyen insanlara çok yardımcı olmuş.

    oyunun sitesi: http://lifeisstrange.com/index.php
    buradan satın alabilirsiniz: http://store.steampowered.com/app/319630/

    edit: ikinci bölüm çıkmıştır.
  4. seslendirmeler, mekanlar, detaylar, hikaye, hikayenin işleyişi oldukça başarılı olan oyun.

    oyun, verdiğiniz kararlarla her şeyi etkileyebildiğiniz hissini iyi yansıtmış. bazı durumlarda kendinizi verdiğiniz kararlardan dolayı gerçekten suçlu hissedebiliyorsunuz. "kararlar oyunu şu derece etkiliyor" diyemiyorum ama bana her şeyi fazlaca etkilediğim hissini verebildi ve önemli olan da buydu. zaten bu hissi oyuncuya düzgün bir şekilde veremeselerdi, yapımcı firmanın tüm emekleri boşa gidebilirdi.

    bu tarz oyunlar için bir diğer önemli nokta olan bulmacaların altından da başarıyla kalkmışlar. oyundaki bulmacalar sizi oyundan koparacak ya da youtube açtıracak zorlukta değil ama yine de çözdükten sonra başarmışlık hissini veriyor. bir tık daha zor bulmacalar olabilirmiş ama bu hali de beni tatmin etti. çoğu oyun ne yazık ki bu dengeyi tutturamıyor. ya bulmacaları saçma derecede kolay yapıyorlar ve çözdüğünüz zaman hiç keyif vermiyor ya da o kadar zor yapıyorlar ki; onu çözene kadar hikayeden, atmosferden kopuyorsunuz.

    hikaye hakkında yorum yazmıyorum ki spoiler olmasın. sonuç olarak ben genel olarak oyunu gayet beğendim. iyi ki oynamışım yani. birkaç ay sonra muhtemelen bir defa daha oynayıp diğer seçenekleri de deneyeceğim. umarım bu tarz oyunları daha sık görürüz.

    bu oyunu beğenenler heavy rain ve fahrenheit da oynasınlar, muhtemelen onları da severler.
  5. başta basit gibi görünen oynadıkça kendine bağlayan hikayeli oyun.
  6. episode 1'den itibaren episode episode bekleyip oynadığım oyun. her bölüm sonrası net oha şeklinde bitirdim, yenisi çıksa da oynasam diye gün saydım. tabii yenisi çıkınca geçen bölüm napıyoduk ulan dediğim oldu, yine de bi anda gömersek tadının kaçacağını düşünüyorum çünkü episode tabanlı oyunlarda daha çok bir dizi havası var gerek atmosferi gerek olayları olsun... 5 bölüm de bittikten sonra feci boşluğa düşürüyor insanı bunu göze alarak oynayın^:swh^
    alp
  7. bugün itibari ile ikinci bölümünü bitirdiğim oyun. özellikle görsel anlamda inanılmaz tatmin edici bir oyun. sinematografi olsun, gün batımlarında karakterlerin yüzüne vuran o yumuşak ışıklar olsun, oyun başlıca görsel anlamda inanılmaz içine çekiyor. bununla birlikte benim için tek negatif şey -ki aslında tüm tecrübemi etkiledi- seçeneklerin az olması. evet, her seçimim hikayenin gidişatını etkiliyor, fakat fazla seçenek yokmuş gibi hissettiriyor aynı zamanda. böyle olunca da her ne kadar karakterleri, müzikleri, hikayeyi ve görsel anlatımı sevsem de var olan bir diziyi oyuna çevirmişler etkisi yaratıyor. henüz iki bölüm oynadığım için belki bu yorumları yapmakta aceleci davranmış olabilirim, umarım pişman olurum bunları yazdığıma.
  8. Üstünde çok emek harcanmış bir oyun. parasını fazlasıyla hak ediyor. klasiklerden bile olabilir ileride. karakterler, oynanış, grafikler ve müziklerin hepsi oyunu sağlamlaştırmış, hiçbiri bütünlüğü bozmamış. kısa başlıklar altında toplayayım düşüncelerimi.

    Karakterler/Hikaye:
    oynadıkça hakkında daha çok şey öğrendiğimiz ve derinliği olan birtakım kişiler var. Senaryo ya da oyun metni yazarmış gibi dramaturglar oturmuş ve temayı, konuyu, karakterleri ve tipleri çizmişler. Klasik bir eserde olduğu gibi kimse sebepsiz yere bir davranış sergilemiyor. herkesin kendine göre haklı sebepleri var. şahsen oyunun en sevdiğim kısmı bu.

    Oynanış:
    wasd tuşları ve fare kontrolüyle (ek olarak shift ve ctrl tuşları), üçüncü bakış açısından, 3 boyutlu bir dünyada, Max Caulfield adında, fotoğrafçılık okuyan genç bir kızı kontrol ediyoruz. Oyun temel olarak kızın iç sesi ve diyaloglar üstünden ilerliyor. Çevremizdeki varlıklarla etkileşime geçebiliyoruz ve genellikle bu etkileşim, Max'in o varlık hakkındaki düşüncesini dinlemek oluyor. Ekibin felsefi ve kültür birikimi sağ olsun, Max'in düşünceleri sıkıcı gelmiyor. Oyunda arada öyle espriler de oluyor ki, eğlenmeden edemiyorum.

    Grafikler:
    Yumuşak ışık geçişleri, uyumlu renk kartelaları, yarı gerçekçi yarı fantastik çizimleri ile görselliğini çok ön plana çıkarmış. Zaten oyunda bir yere oturup felsefe yaparken grafiğin büyüsüne kapılmak işten bile değil. Hikaye ve seçim tabanlı bir oyuna yakışır bir grafik düzeni var. O evrene özgü dokusu benim çok hoşuma gitti.

    Müzikler:
    Oyunun bir başka harikası da müzikleri. ruh haline, duygulara en iyi hitap eden şarkılar seçilmiş. benim şahsi favorim To All of You.

    Kısaca oyun bir başyapıt. fiyatı da çok uygun. ilk bölümü ücretsiz. steam'den indirebilirsiniz. 10/10 öneririm.
  9. telltale games'in başlattığı biraz ticari bir furya olduğunu düşündüğüm bölümlük grafik macera türünün son halkası. tell tale games serilerine nazaran, daha zorlayıcı adventure'ın temeli olan tüme varım ve bulmacaların daha yoğun olduğu başarılı bir yapım. türlerin dışında yapımı enteresan bir noktaya taşıyan şeyse, fikir.max'in güçleri elbetteki. folk sanatçısı ben howard'ın da müziği serinin başında bize eşlik ediyor.
  10. ilk başta yasa dışı oynayıp bitirdiğim sonra da pişman olup limited edition'ı aldığım oyun. bazı oyunlar olur o atmosferinden hiç çıkmak istemediğin, oturup sadece manzarayı izlemek istediğin. life is strange de tam böyle bir oyundu benim için, müzikleri, farklı konusu ile.

    limited edition'da oyunun soundtrack'inin olduğu bir cd, oyun ve konsept tasarımlarının olduğu bir kitap geliyor. soundtrack'ini her gece yatmadan önce dinliyorum.

    (bkz: bağımlılık)