1. türkçe'de 'kanın temizliği' manasına gelen ispanyolca bir cümle.

    "gırnata'nın haçlılar tarafından işgalinin üzerinden fazla geçmeden, müslümanlar ve yahudiler arasındaki hristiyanlaştırma faaliyetlerinin başarısızlığı karşısında çaresiz kalan kilise çevreleri, anlaşmaları çiğneme pahasına, kılıç zoruyla hristiyanlaştırma politikasına öncülük etmişti. bu şekilde hasıl edilen yeni hristiyanlar, samimiyetleri konusunda eski hristiyanların kafasında oluşan kuşkuları asla bertaraf edememiş ve dolayısıyla ispanyollar, müslüman ve yahudi kökenli olanların ülkede önemli mevkilere gelmesini önlemek için limpieza da sangre (kanın temizliği) düşüncesini geliştirmişti.

    buna göre, kökeni arap veya yahudi olanı kirli, soy ağacında bu topluluklara mensup herhangi bir kimse bulunmadığını kanıtlayan ispanyolların kanı ise temizdi. bir kişinin 'hakiki ispanyol' olduğuna dair şecere araştırmasını yürüten ve sonunda limpieza sertifikasını dağıtma yetkisine sahip olan engizisyon, bu işten büyük paralar kazandı. sadece devlet kurumlarında veya kilise hiyerarşisinde önemli yerlere gelmek isteyen seçkinler arasında değil, sıradan halk arasında dahi bu anlayış yaygındı (don kişot'un yardımcısı sanço panço'nun eski hristiyan, yani yahudi veya arap kanı karışmamış olmakla övünüşünü hatırlayalım).

    limpieza çılgınlığı, müslüman ve yahudilerin iberya'dan tehciriyle sonuçlanırken ispanyol egemenliğine giren amerika topraklarında yerli haklar için yeni zulümlerin başlaması anlamında geliyordu. hatta denir ki, limpieza da sangre, kristof kolomb'un ispanyol bayrağı altında yeni dünya'ya taşıdığı önemli kargoydu; yerlileri hedef alan soykırım hareketleri bu ırkçılıkla meşrulaştırıldı; avrupalılarla yerliler ve afrika'dan köle olarak getirilenler melez çocuk dünyaya getirdikçe, kimin kanının ne kadar 'temiz' kaldığını, kaçıncı dereceden avrupalı ve beyaz olduğunu ölçen çizelgeleri oluşturuldu."