1. seni öpmeye geldim, omzumda bir selçuklu kartalı
    sırt çantamda küller bergama kitaplığı’ndan
    yüzümde mariacka sokağı’na yağan yağmurun krallığı
    seni öpmeye geldim, aklımda deniz fenerleri baltık kıyısından
    ve kuş pazarında kanadıma koku süren çocuklar

    seni öpmeye geldim
    gül izine yatırılmış mürekkep balığı satılan balık pazarlarından
    çentikli harflerle dolu bir alfabe yolculuk defterimde
    geldim, perdesi püsküllü bir trende yangın çıkaran kıvılcımların
    ve sırt üstü uçan bir rüyanın tüyleri arasından

    seni öpmeye geldim
    içinde yarımada taşıyan yelkenlinin yürek ağrıtan ağırlığından
    kuğu iskeletlerinin biriktiği göl kıyılarından
    geldim öpmek için seni
    eski sevgilisinin rujunu bir kum saatinde saklayan saatçinin
    geceleyin yürüdüğü derin sokaklardan

    seni öpmeye geldim, bir karaca sıçrarken şiirlerime saçlarından
    gökyüzünde mavi bir yara gibi açılırken kırlangıç sürüleri
    geldim, düğünlere yorgan yetiştiren terzilerin tutuşan lambalarından
    geçerek, el bombalarının, savaş çığlıklarının arasından
    geldim, barış üzerime düşerken
    doğu’yla batı arasında yıkılan köprülerden

    sevgilim, nerede olursan ol, dünyamı ayağa kaldır ve öyle öp beni