• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.38)
memento - christopher nolan
leonard shelby, pahalı takım elbiseler giyer, son model bir jaguar kullanır; bunun yanında ucuz, tanınmamış motellerde konaklar ve ödemelerini hep nakit parayla gerçekleştirir. başarılı bir iş adamı görüntüsündedir... ancak leonard'ın tek işi intikam almaktır; karısının ırzına geçip öldüren adamın peşindedir. şüpheleri polis tarafından dikkate alınmayan leonard'ın yaşamındaki tek mücadelesi, adalet arayışı uzerine kurulmuştur. katili belirlemesinde ise büyük bir zorlukla karşı karşıyadır. leonard'ın nadir görülen, tedavisi olmayan bir hafıza kaybı hastalığı vardır. "kaza" oncesi olayları tüm ayrıntılarına kadar hatırlayabilen leonard, 15 dakika önce ne olduğunu, ne yaptığını, nereye gittiğini ve neden gittiğini bilememektedir.


  1. --spoiler---

    filmde kocası yüzünden intihar eden bir kadını anlatırken aslında kendi karısını anlatıyor. çünkü o adamın hastane sahnesinde birden yüzü leonard oluyor. en son polis herşeyi çözüyor zaten bence olay bundan ibaret pek anlaşılmayacak bir şey yok.

    --spoiler--
  2. ilk izlediğimde anlamadım.filmi film izlerken düşünüyorsunuz ve filmi kaçırıyorsunuz tabii
    boş bi vaktimde elime kağıt kalem alacağım ve aşağıdan yukarı doğru yazmaya başlayacağım
    olacak gibi değil efenim
  3. 3.,4. izlemede tam anlamıyla anlaşılan film.ya da bende problem var
  4. malesef film esnasında çokça mindfuck içeren; fakat sonunda kafanızdaki bütün soruları yanıtlayabilen bir filmdir kendileri. yanıtlayabilen dedim; çünkü filmi gerçekten dikkatli izlemeniz gerekiyor.

    !---- spoiler ----!

    özellikle hastane sahnesinde araya eklenip çıkarılan bir kare var, burayı fark etmezseniz film biraz daha anlaması güç hale geliyor. çünkü bu sahneye kadar filmin baş rolü ve bu adam hakkında bir bağlantı kurmak oldukça güç.

    !---- spoiler ----!

    internette yanılmıyorsam filmin kronolojik sıraya göre editlenmiş hali var, ben izlemedim; ama illa ki ilgisini çekecek birileri vardır burada. eğer izlerseniz mutlaka burada paylaşın fikirlerinizi, bu filmin bu kadar az yorum alması da ayrı ilginç bir durum sözlükte.
  5. memento leonard shelby adında bir karakterin başından geçen intikam hikayesi. karakterimiz leonard, bir gece evine hırsızlık için gelen ve karısına tecavüz eden iki kişiyle karşılaşması sonucu kafasına aldığı darbe ile bir çeşit hafıza kaybı hastalığına yakalanıyor. bu hastalık, sağlıklı olduğu dönemdeki her şeyi hatırlaması ancak hastalığından sonraki dönemde sadece 15 dakikalık geçici bir hafızası bulunmasına neden oluyor. karakterimiz bu olaydan sonra yaptığı işten ceza almadan kurtulan john g. adlı ikinci şüpheliyi bulmaya ve intikamını almaya çalışıyor. ancak bu amaçta elindeki tek yardımcıları fotoğrafları, notları ve dövmeleri oluyor. yönetmen christopher nolan hayata bakış açımızın objektifliğini ve subjektifliğini, farklarını ve subjektif bakışın ne kadar kolay değişebileceğini, yanlış yönlendirebileceğini tartışıyor.

    kurgusal anlamda film değişik bir anlatım sergiliyor. filme genel olarak bakıldığında non-linear anlatım olduğunu görüyoruz. film aslında sondan başlıyor. buradaki geriye doğru oynayan sahne bize aslında filmin değişik bir anlatım sergileyeceği hakkında bilgiler veriyor. filmde siyah-beyaz olan ve renkli olan iki ayrı anlatım var. siyah-beyaz olan sahneler ileriye doğru akan ve renkli sahnelere göre kısa olan kısım. bu kısımda leonard’ın hastalığını, yaptıklarını ve önceki hayatını gözlemliyoruz ve onu tanıyoruz. burada objektif bir göz ile yansıtılıyor olaylar bize. renkli kısımlar ise sondan başlayıp geriye doğru ilerliyor. burada anlaşılabilirliğin kolaylaşması için geçişlerden sonra renkli sahnelerin son birkaç saniyesi tekrar gösteriliyor. böylece izleyici olayları daha kolay anlayıp takip edebiliyor. yönetmen film ilerledikçe seyircinin ritmi yakalamış olacağını düşünüp film ilerledikçe geçişlerdeki bu tekrarların süresini daha da kısa tutmuş - röportajında bahsediyor. ancak uzun süren tekrarlardan bir sahne biraz daha önemli kalıyor. karakterimiz leonard’ın kalem aradığı ilk sahneye baktığımızda izleyici olayın ne olduğunu bilmiyor ve bu heyecanın neden kaynaklandığını düşünüyor. sahne ilerledikçe leonard’ın hafızasının silinmesiyle olayı unuttuğu için önceki heyecan tamamen siliniyor. bu olayın nasıl başladığını gördüğümüz bir önceki bölümde ise heyecanın sebebini öğreniyor, duyguyu daha iyi algılıyoruz ve bu nedenle de ikinci kez izlediğimizde daha farklı ve derin düşüncelerle karşılıyoruz sahneyi. aynı zamanda leonard’ın aslında ne kadar kolay bir şekilde yanılabileceğini ve yine subjektifliğin yorumunu görüyoruz sahneden. ayrıca yine aynı sahne üzerinden heyecanlı anlarda cut’ların arttığını ve tansiyonu arttırmak için önemli öğelere dikkat çekildiğini görebiliriz.

    yani filmde geçişlerin genelde siyaha düşüp tekrar açılma şeklinde olduğunu görüyoruz. çünkü aslında izlediğimiz her bölüm karakterimiz için de yaşananların sonu niteliğinde oluyor; fotoğrafları ve aldığı notlar dışında yaşananları onu hatırlatacak hiçbir şey yok. son olarak da filmin sonuna yani hikayenin ortasına doğru yaklaştığımızda bir sahnede film siyah beyazdan renkli görüntüye kesilmeden geçiş yapılıyor. burada hikayelerin birleştiğini anlıyoruz. filmde objektifliğin ve subjektifliğin de birbirine yaklaştığını bu sekilde görüyoruz. siyah-beyaz sahnelerin başında daha uzaktan ve bilgi verici bir şekilde gözlemleyici bir anlatım izlerken sonlara doğru karakterimiz olayların da içine giriyor. yani siyah-beyaz sahneler de subjektif anlatıma doğru ilerliyor. objektiflik ile subjektiflik arasındaki bu uzaklık da birleşim noktasında sıfırlanıyor ve daha sonra subjektif anlatıma doğru ilerliyor. zaten hikayenin sonunda da karakterimiz tamamen kendi yalanına inanması sebebi ile teddy’i öldürüyor.

    filmde flashback flashforward sahnelerini de görüyoruz. bunlar aslında karakterimizin anıları ve hayalleri oluyor. renkli ve renksiz olarak da ayrılıyor bu sahneler. renkli flashbackler olayların leonard tarafından anlaşıldığı şekli ile olan flashbackler. yani onun aklında nasıl hatırladığını görüyoruz. siyah beyaz flashbackler sammy hakkındaki hikaye ve aslında gerçekten doğru olan şeyleri daha çok içeren sahneler. bu renkli flashbacklerden en önemlisi filmin sonunda karısı ile yatakta yatarken hatırladığı sahne. burada kalbinin üstünde boş olan yerin “i have done it.” dövmesi ile dolduğunu görüyoruz. bu da renkli sahnelerin verdiği bilgilerin subjektifliği hakkında bize güzel bir bilgi sunuyor.

    zamansal olarak da film 3 farklı zamanda geçiyor. renkli sahneler ilerideki üç günü siyah sahne de birinci günün başında geçiyor. ancak flashbackler’in ne kadar zaman önce olduğu hakkında elimizde bir bilgi yok. karakterin olay sonrası dönemi, karısını bilmeden öldürdüğü dönem, akıl hastanesindeki dönemi, dövmeleri, kendini şartlandırdığı dönem gibi olayların ne zaman olduğunu filmden öğrenemiyoruz.

    filmde kamera hareketleri filmin renkli olan ve geriye doğru akan sahnelerde daha özgür. yönetmen ana karakterin düşüncelerini aktarmayı amaçladığı için kamera hareketleri duyguya göre daha heyecanlı, haraketli veya sakin olabiliyor. örneğin natalie’nin leonard’ı kışkırttığı sahnede, leonard’ın olanları anlamaya çalıştığı sırada daha sakin ancak daha sonra heyecanlanmaya ve sinirlenmeye başladığında yavaş yavaş haraketlenen, natalie’nin leonard’ı kullanacağını anlatması sırasında bir avcının avını kıstırması gibi etrafında dönerek haraket eden ve son olarak da kalem ararkenki son derece heyecanlı ve titrek kamera yönetmenin amacını gösterebilir. siyah-beyaz olan ve ileriye doğru akan bölümde ise daha durgun ve sakince akan, objektif, dışarıdan izleyen bir göz gibi gözlemleyici bir şekilde çekim yapılıyor. yüksek kontrast film genelinde filmin “baskılı” havasını sergilemek için kullanılmış.

    plan ölçekleri konusunda filmde çok fazla yakın plan çekim olduğunu görüyoruz. yönetmen özellikle renkli bölümlerde karakterin neler yaşadığını onun gözünden aktarmayı amaçladığı için karakter için önemli noktalarda yakın plan çekim çok fazla yapılmış. karakter serüvenini önemli olan aksesuarlar sayesinde devam ettirdiği için bu aksesuarları görebilmemiz ve anlayabilmemiz için detay plan çekimler yapılmış -fotoğraflar, yazılar ve dövmeler. aynı zamanda karakterimiz insanların yüzlerine bakıp onların nasıl bir insan olduğunu anlamayı amaçladığı için karşılaştığı ve görüştüğü kişilerin yüz planları da çokça yer alıyor. siyah-beyaz bölümlerde ise gözlemleyici bir bakış ile izlediğimiz için genel çekimleri daha fazla görüyoruz. ancak yine aksesuarlara ve film için önemli detaylara detay plan çekimler yapılmış.

    filmde anlatıcı kısmında iki türlü anlatım görüyoruz. birincisi renkli sahnelerde duyduğumuz karakterin düşünceleri. karakter her bölümde etrafını, ne yapıyor olduğunu ve ne yapacağını sorguladığı için kafasındaki düşünceleri duyuyor ve ne hissettiğini anlıyoruz. bu sayede her bölümde karakterle birlikte etrafı sorguluyor ve anlamlandırıyoruz. ikincisi ise karakterin telefonda konuştuğu siyah-beyaz sahneler. bu sahnelerde bahsettiğim gibi karakter kendi hastalığı ve amaçlarını, araştırmasında geldiği noktayı telefondaki bir polise anlattığını görüyoruz. teddy’nin başına silah dayarkenki sahnede ses sayesinde izleyici teddy’nin vurulabileceğini düşünüyor. heyecanlı ve gerilimli müzik bizi karakterin teddy’i öldürebileceğini düşünmeye itiyor. bu müzik ve gerilim aslında karakterimizin iç dünyasında yaşadığı duyguları gösteriyor. biz teddy’nin daha sonra ölecek olduğunu non-lineer anlatım sebebiyle bilsek de karakter bunun farkında değil. aynı zamanda yönetmen izleyicinin de bir an için teddy’nin orada öldürülebileceğini düşünmemizi istiyor. filmde ise önemli detaylardan olan yazılar, fotoğraflar ve dövmelerle ilgili sahnelerde efektleri fazlasıyla duyuyoruz. yazı yazarkenki ses, fotoğraf çekme sesi ve dövme için hazırlanırkenki ve yaparkenki efektler örnek gösterilebilir. ve film için çok önemli olan efektlerden biri de kapı kapanma efekti veya o ses. karakterimizin kısa dönem hafızasının sıfırlanmasına sebep olan bir ses olduğu için filmde önemli bir yeri var.

    kalemler ve yazıları karakterin en önemli yardımcılarından biri. bir şeyin veya bir kimsenin ne veya kim olduğunu, neden tanıdığını ve güvenip güvenmemesi gerektiğini yazdığı notlar ile hem biz hem de karakter olayları anlamlandırıyor. aslında kişiler hakkında yazdığı şeyler karakterimiz için ne kadar önemli olduğunu teddy hakkında yazdığı “don`t believe his lies” yazısının en sonunda teddy’i öldürmekle sonuçlandığını düşününce anlayabiliyoruz. fotoğraflar da yine karakterin önemli yardımcılarından ve aynı şekilde karakterin ve izleyicinin olayları anlamlandırmasını sağlıyor. ve son olarak da dövmeler. karakterimiz sadece “gerçekler” olarak düşündüğü şeyleri vücuduna dövme yaptırdığı için aslında en önemli ve gerçek notlar dövmeler -karakterimiz için. “never answer the phone” dövmesi ile aslında olaylar odadan çıkıp teddy’i öldürmesiyle sonuçlanacak olan serüvenin de başlangıcı oluyor. bu da dövmelerin karakterimiz ve filmimiz için önemini gösteren öğelerden birisi. filmde karakterimizin belli bir evi yok. sürekli motel odalarında ve bilmediği yerlerde görünüyor. zaten kaldığı yerleri de hastalığından sonra anlamayacağı için bu şekilde bir yorum yapılmış. mekanlar genelde sade ve birkaç belli eşyaların bulunduğu yerler.
    she
  6. bunun bir hint çakması var. aman allahım görmen gerek.
  7. kurguyu inception'la toparlayabilmiş nolan sinemasının seri filmidir.
    kafası artık nasıl karışmışsa konuyu interstellar'a kadar taşımış, zaman kavramını tutarsızlık çerçevesine sığdırmış ve asla geçmişin geleceği rehin alacağı gerçeğiyle buluşturamamış harika filmdir. belki de buluşturmuştur dikkat etmedim o kadar.
  8. abi
  9. izleyeyim geçsin diye izlenecek bir film değil. bir şeylerle uğraşırken aradan çıkarılmaz. önce ghajini'yi izlememiş olsaydım daha çok keyif alırdım ama yine de çok iyiydi. bir kere izlemek kesmiyor zaten.
  10. bence nolan'ın en cılız filmi. tamam sinirlenmeyin hemen,bi açıklama yapayım. bu filmi özel kılan filmin çekim tekniği olmuştur. onun dışında kurgusunda ultra süper bi olay yoktur. olayın zaman akışı ters olduğu için bize büyük şok sonda verilir hepsi bu. kronolojik bi sıralamada olayları ele alınca pek de ilginç gelmiyor aslında.