1. nasıl bir başlığa yazacağımı bilemedim.

    ben tahta ile uğraşmayı seven adamım. bunu şartlardan dolayı eskiden yapamasam bile şimdi daha sık yapıyorum. basit masa, raf vs. yani. ama bir süredir bu epoksi ile tasarlanan eşyaların çok estetik göründüğünü farkettim. eğer uygun ortam yaratabilirsem biraz uğraşmayı düşünüyorum hobi olarak.

    bir süre önce gidip bir mobilyacı ile bu konuyu konuştum, belki ek bilgi alabilirim diye. alım satım piyasasının inanılmaz pahalı olduğunu öğrendim. profesyonel olarak yapamayacak olsam bile, çok masrafa girmeden bir kaç üretim yapabilirsem daha sağlıklı ölçebilirim bu hobinin masraflarını.
  2. sanatçı işidir. mobilya prestij objesidir. iş görmenin ötesinde ne kadar işçilikli, güzel ve pahalıysa o kadar tercih görür. mobilya tasarımına dair ilk çizimler rönesans sonrasında ortaya çıkmıştır. kilise egemenliği yavaş yavaş yıkılmaya başlayıp kişisel servetlerin büyüdüğü dönemde insanlar mobilyaya yatırım yapmaya başladılar. bir takım ustalar tasarladıkları eşyaların pafta çizimlerini pazarlamaya başladı. 19. yüzyıla gelindiğinde bütün batı dünyasına hitap eden, modaları yönlendiren süreli yayınlar haline geldi bu çizimler. bunlar arasında en tanınanı desire guilmard tarafından yayınlanan le garde meuble adlı üç ayda bir çıkan yayındır.
  3. onu bunu bilmemde mobilya dediğin, hayatı kolaylaştıracak, pratik olacak.
    hayatı zorlaştıran mobilyaları insanlar neden evlerine alıyorlar? anlamıyorum.