1. adanmışlık. şöyle ki, kendini bir olguya adamayan kişi bir süre sonra içinde bulunduğu durumu sorgulamaya başlayacaktır. bu sorgulama sonucunda birazcık mantık yürütebilirse eğer, insan ilişkilerinin, günlük rutininin ve daha bir sürü saçmalığın etrafında oluşturduğu çember anlamsız gelecektir. kendisine bir amaç edinmek isteyecektir. kimi insan bu amacı aile kurmak, çocuk yapmak üstüne oturtur. kimisi sonsuz bir eser bırakmaya çalışır. kimi ise dine yönelir. öyle ya da böyle, insan kendini adayacağı ve kafasını meşgul edecek bir olgu bulmazsa yaşamın anlamsızlığı ve amaçsızlığı içinde çıldırma noktasına gelir.
    körü körüne bir şeye bağlanmak, cahilce inanmak, çocukça umutlara kapılmak her zaman mutluluk verir.
  2. düzgün insanlar gerekir, aile olarak da dost olarak da arkadaş olarak da sevgili olarak da.
  3. mutluluk mu, huzur mu?

    tek başına mutlu olmak huzuru getirmiyor kesinlikle. salt huzur olursa da, mutlu olamıyor insan. heyecansız kalıyor kişi. kendini toprağa gömük hissediyor.

    bir de ikisinin olmadığı durumlar var ki, eyvah eyvah.

    mutlu olmak için; kişide heves gerekir. heves yoksa, ne yapsa boş.
  4. sopa. kızılcık sopası.

    geçen yıl ne dilediysem bu yıl elimin altında; para, sevgi, huzur, boş zaman, her şey var! ama mutlu olmaktan çok uzağım. sağlam bir sopa aklımı başıma getirir diye düşünmekteyim.
  5. para; birçoğumuz için harca harca bitmez denileninden?
    -hayır, sadece tatmin.

    iyi bir iş; iyi bir yönetici, keyifli çalışma arkadaşları?
    - hayır, ancak günü gün eder; olsa olsa huzur verir.

    sağlık; sapasağlam bir vücut ve psikoloji?
    - hayır, biliyoruz önemli lakin hangimiz çok sağlıklıyım diye sokakta mutlu mutlu dolaşıyor ki?

    en yalın tabiriyle mutlu olmak için; bir çift birbirini seven yürek gerekir. çünkü o zaman sahip oldukları daha değerli gözükür insanın gözüne, sahip olamadıkları için daha çok çabalar.
    - ve evet sokakta mutlu mutlu ve gülerek dolaşır.

    mutlu son.
  6. insansızlık.
  7. hocalar ben tüm yorumları okudum, hatta bu başlığa şükür yanıtını vermiştim. ancak tüm yazılanları okuduktan sonra şunun farkına vardım ki hepimizin dediği şeyi tek bir çatı altında toplayan bir terim var. bu da "beyni kandırmak" tır. eğer mutlu olmak istiyorsaniz beynini kandırarak çok küçük bir şeyden bile mutlu olabilirsiniz. ha bunu nasıl yapacağız onu henüz bilmiyorum kusura bakmayın. bıngıldağınızdan öpüyorum şimdilik, söyleyeceklerim bu kadar :*
  8. işe mutluluğun ne olduğunu düşünerek başlarsak daha kolay bulabileceğimiz şeylerdir. mutluluk aslında tam olarak olmayan bir şeydir. insanlık tarihi boyunca yalnızca son yüzyılda yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmıştır. yeni dünya düzeniyle birlikte savaşlardan, çalışmaktan, sömürülmekten yorulmuş insanları sevindirmek adına çıkan bir terimdir aslına bakarsanız. "mutluluk satın almak" diye iğrenç bir söz bile varken ne demek istediğimi anlamak çok da güç değildir sanırım. "ee mutluluk diye bir şey yok mu diyorsun yani?" derseniz "hayır var ama sizin düşündüğünüz gibi değil" derim. çünkü sizi mutlu edeceğini düşündüğünüz herhangi bir şey bir süre sonra size normal gelmeye başlar. bu her ne olursa olsun. buna alışma denir. bu yüzden mutluluğu bir şeylere bağlamak sizi yalnızca boşuna çabalayan bireyler haline getirir. çünkü onlara ulaştığınızda kısa bir süreliğine mutlu olacağınız gibi, onlara ulaşamadığınızda da mutsuz olursunuz. "peki mutlu olmak için ne gerekiyor" diye sorarsanız bunun cevabını herkesin kendisinin verebileceğini söylerim. bari bunun cevabını kendiniz bulun.
    jimi
  9. “mutlu olmak için bir sürü faktörün bir araya gelmesi, mutsuzluk için tek neden yeter” demiş, emrah serbes. bence kurduğu üç beş anlamlı cümleden bir tanesi budur.
  10. az bilgi. az beklenti. biraz da ego tatmini.