• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (10.00)
nattvardsgasterna - ingmar bergman
inancını kaybetmiş bir papazın tanrıyı sorgulayışına hatta sorgulamaktan da yılmış durgunluğu anlatılıyor. ailesinin hayalini gerçekleştirerek papaz olmuş, gençliğinde yüksek idealleri olan, karısına aşık, karısı öldükten sonra hayatın ortasında şaşkına dönen ve hayatının anlam”ını kaybeden bir papaz hikayesi anlatılıyor.


  1. rahip: yaşamalıyız..

    jonas: neden yaşamalıyız?



    rahip: dinle jonas, sana karşı dürüst olacağım. karım dört yıl önce öldü. onu seviyordum, hayatım oydu. ölmekten korkmuyordum ve devam etmek için sebebim yoktu. ama ettim. kendi adıma değil bir işe yaramak için. eskiden büyük hayallerim vardı, dünyada bir iz bırakacaktım. gençken sahip olunan fikirlerden. kötülüğ bilmezdim, o zamanlar bir bebek kadar masumdum. sonra hepsi birden bire oldu, lisbon’da ispanya iç savaşı sırasında görevdeydim. nelerin olduğunu görmeyi reddettim. gerçeği kabul etmek istemedim. tanrım ve ben, her şeyin anlamlı olduğu düzenli bir dünyadaydık. ve ben…görüyorsun, bir din adamı olarak iyi değilim. inancımı babacan bir tanrı imajı üzerine kurmuştum. bütün insanları ama en çok da beni seven bir tanrı. görüyor musun jonas, nasıl bir hata yaptığımı? heyecanlı, cahil ve ahmak bir din adamı. dualarımı bir yankı-tanrısına gönderdim, insanlara cevaplar ve kutsama veren birine. gördüğüm gerçeklerle, tanrıyla her yüzleşmem de çirkin ve karşılık veren bir şeye dönüştü. bir örümcek tanrı, bir canavar. ve ben ışıktan kaçtım, kendimi karanlığa gizledim. tanrımı gösterdiğim tek insan karımdı. o beni destekledi ve bana yardım etti…deliklerimi yamadı. hayallerimiz…

    jonas: gitsem iyi olur…

    rahip: hayır, gitme. sana bunları neden anlattığımı bilmeni istiyorum. nasıl bir zavallı olduğumu anlıyorsun…

    (….)

    bu kadar karmaşık bir şekilde konuştuğum için beni affet, ama bunlar aniden vurdu beni. tanrı yoksa bu bir fark yaratır mı? hayat anlaşılır olurdu. ne rahatlama. ama ölüm de hayatın kaybolması demek olurdu. vücudun ve ruhun çözülmesi. acımasızlık, yalnızlık ve korku…hepsi doğrudan ve şeffaf olurdu.acı çekmek anlaşılmazdır bu yüzden açıklanması gerekmez. yaratıcı yok. hayatı devam ettiren yok. bir tasarım yok….tanrım….neden beni bıraktın?



    zangoç: isa çarmıha gerildiğinde ve işkence içinde asılıyken, “tanrım! tanrım!” diye bağırdı. “neden beni terk ettin?” bağırabildiği kadar yüksek sesle. cennetteki tanrının onu terk ettiğini sandı. anlattığı her şeyin yalan olduğuna inandı. ölmesinden hemen önce isa şüpheyle doluydu. bu kesinlikle onun en büyük sınavı olmuştur. tanrı’nın sessizliği.

    rahip: evet…evet…