1. bir filmde, kitapta, sosyal medyada okunmuş/duyulmuş bir cümlenin kaynağına dair bir yardımlaşma başlığı olabilir diye düşündüm.

    misal milan kundera'nın "iktidar sizi nerenizden yaralıyorsa orası kimliğiniz olur" cümlesinin ilk hangi söyleşide/kitapta/dergide geçtiğini bulamadım. kimlik'te geçiyor olabilir diye bir baktım ama yok. bilen varsa beri gelsin.
  2. "kendimi mi öldürsem bir fincan kahve mi içsem" diye, çokça blog yazılarında dolanan ve camus'ya ait olduğu iddia edilen bir cümle var. fakat ben hiçbir eserde buna benzer bir şeye rastlamadım ki mantıklı olarak combat gazetesi yazarlığı sonrası çifte olumsuzlamacı tavrının söylemiş olabilecegi bir cümle gibi geliyor. geçse geçse "ne kurban ne cellat günlükleri"nde geciyordur. ki bu yazılar da, bahsi geçen cümleye göre daha politik yazılar. onun da küçük bir kısmı türkçeye çevrildi ataol behramoglu tarafindan. hiç veba'da ya da yabancı 'da falan geçmiyor. yani ilk kim söylemiştir falan bilemiyorum ama, hiçbir eserinde geçmediğini düşündüğümden ( ne kurban ne cellat dışında) muhtemelen ikinci bir kulaktan duyulmuştur, bu da cümlenin camus ya ait olduğu iddiasına şaibe katiyor diyebiliriz. yine de emin olmadığım için buraya yazayım dedim.
  3. "yaşasın duygular ayaklanması."

    ulus baker'in ismi kullanılarak paylaşılan bu sözün, ulus baker atfı ile ece eldek üretimi bir slogan olduğunu okudum. ama bir kitabında geçip geçmediğini bilmiyorum. benim okuduklarımda da geçmiyor.
  4. ''insanoğlu tuhaftır; yanlışlıkla kediyi ezene düşman, mahalle kasabıyla ahbap olur.''
  5. "faşizm engelleme değil, söz söyletme mecburiyetidir."

    roland barthes'e ait olan bu sözü, günlük hayat bir kenara, yanlış hatırlamıyorsam en son sırrı süreyya'nın bir meclis konuşmasında okumuştum. ondan önce çeşitli gazetelerde ki köşe yazıları ve internette ki yazılarda bolca görmüştüm. lakin yazarın hangi kitabında geçtiğini bulamadım.
  6. ''memeleri ve bacakları güzel olduğu için ünlenen kadınlar bir zaman sonra başımıza kanaat önderi kesiliyorlar.''
  7. vki'si 25'in üzerinde olan bir insan, insan azmanı bir kas yığını değilse fazla kilolu, obez veya morbid obezdir.

    ''bir insan kilolu olmadığını düşünüyorsa kilolu değildir.'' gibi yaklaşımlar bilim dışıdır. bu anlayışın sosyal bilimlerde de bir karşılığı olduğunu sanmıyorum. kaldı ki me, myself and ben pozitif bilimlerde de akademik ünvanı olmayan veya en azından pozitif bilimlerde de yakındoğu vs gibi üniversiteler dışında formal eğitimi olmayan, matematik bilmeyen sosyal bilimcilerin görüşlerini dikkate almaya değer bulmam.

    tıpkı bunun gibi herhangi bir insanın bir nesneyi ne renk gördüğü, ne renk görmek ne renk göstermek istediği de önemli değildir. bir nesnenin rengi ışığın farklı dalga boylarıyla ilişkisine bağlıdır.

    elbette ve ne mutlu ki hiç kimsenin söyledikleri, söyleyecekleri bizden sorulmuyor. isteyen mavi bir nesneye pembenin güzel özelliklerini de överek onun neden ve nasıl pembe olması gerektiğine, olduğuna ve pembeliğine dair robert musil'in 1554 sayfalık niteliksiz adam kitabı dengi uzunlukta birşeyler yazabilir.

    ama bunu multiple personality syndrome dengi bir dille de yapsa, steinbeck ayarında da yapsa, araya renklerden bağımsız bilgi sahibi olmadığı belli, diline eklektiklikten başka bir şey getirmeyen kuantum fiziğini katarak da yapsa bunun hiçbir önemi, değeri yoktur.