1. yaşar kemal'e göre bozkırın tezenesi, halk ozanı.
    bozkırın tezenesi; yugoslavya’da geçirdiği kaza sonucu 3 ay hapis kalan neşat baba yaban ellerde kimsesiz ne arayan ne sorun varken bir gün hapishaneye bir paket gelir., bir yaşar kemal kitabı, ve şöyle yazar üzerindeki notta; “ bozkır’ın tezenesi’ne” ( kitap emin olmamakla birlikte ince memed olabilir )
    o zamandan bu zamana öyle anılır neşet ertaş yani bozkırın tezenesi.

    tezene köken olarak farsçadan dilimize geçmiştir. saz çalarken tellere vurulan plastik mızrabın diğer adıdır. yöreden yöreye ve çalan kişiden kişiye değişiklik gösteren saz çalma sitilinede bu isim verilmektedir.

    neşet ertaş sevmeyen nesle aşina değiliz

    “devlet sanatçılığı bana teklif edildi. ben, ‘hepimiz bu devletin sanatçısıyız, ayrıca bir devlet sanatçısı sıfatı bana ayrımcılık geliyor.’ diyerek teklifi kabul etmedim. ben halkın sanatçısı olarak kalırsam benim için en büyük mutluluk bu.
    diyecek kadar halkın içinden adam.
  2. bir röportajında denk gelmiştim:
    “ilk ne zaman aşık oldun?” diye soruldu neşet ertaş’a.
    ''13 yaşımda. yozgattaydık, mahallenin kızıydı. ona bir türkü havalandırdıydım” dedi.
    kızın adını söyledi. sonra da pişman oldu:
    “[il] yazman gurban oluyum, sevda sırrınan olur [/il].” dedi.

    işte bu derece hassas yürekli bir adamdı. şimdilerde bazı kendini bilmezler onun için:''neşet ertaş tam olarak halk ozanı kelimesi ile örtüşmüyor.'' deme cesaretinde bulunuyor ama kulak asmamak gerek bu toprakların belkide en halkçı sanatçısıdır. yaşar kemal boş yere bozkırın tezenesi dememiş.