1. insanları tekrarlanan düşünce ve davranışlar döngüsüne hapsederek kısıtlayan, anksiyete türü bir rahatsızlıktır. psikolojik problemdir. kısaca bir insana, bir düşünceye; herhangi bir şeye takıntılı olma durumudur. birçok insanda vardır fakat farkında değillerdir. bu takıntılarımız, bir psikolog yardımıyla ya da yapabiliyorsak kendi kendimize kurtulmazsak zamanla saplantılara dönüşeceklerdir. bu raddeden sonrası gerçekten çok tehlikelidir. televizyonda, gazetede, internette gördüğümüz sevgilisini bıçakladı, öğretmenini dövdü gibi haberlerdeki faillerin çoğunda ilerlemiş düzeyde okb vardır.

    psikolojik rahatsızlığımızın olması veya psikolojik yardım almak ayıp değildir efenim. utanmayınız.

    kişisel bir not da düşmek istiyorum; seni kolayca unutan ama senin naparsan yap unutamadığın o kişiyi hala unutamama sebebin de belki budur. hiç artık onu sevmediğini ama sürekli niye onu düşündüğünü sorguladın mı? kendinize itiraf etmekten korkmayın.

    (bkz: okb)
    (bkz: takıntı hastalığı)
  2. nevroz başlığı altındaki anksiyete bozukluklarının bir türüdür.

    bu hastalığa sahip kişilerin kafasında bir şeyi yapmasını söyleyen sürekli tekrar eden düşünceler vardır ki buna obsesyon denir ve kişi bu düşünceler ne kadar saçma olursa olsun kendini bunları uygulamak zorunda hisseder ki bu da kompülsiyondur.

    genelde dominant kişilikli anne babayla büyümüş ve baskılanmış, erken çocukluk döneminde (genelde anal dönem) travmatik olaylar yaşamış kişilerde bir stres yaşantısı ardından ortaya çıkar.

    arkasında gerçek olmayabilen belki de hayali suçluluk hissi barındırır. kişi bu suçtan cezalandırılacağını düşünerek bunu engellemek için kompülsiyonlara başvurur.

    çoğu davranışının altında yatan temel sebep belirsizlikten kaçma, güvende hissetme ihtiyacıdır. beklenmeyen bir durumla karşılaşmaktan kaçınmak için kişi her şeyi kontrol altında tutmaya çabalar. çünkü belirsizlik bir tehdittir.

    terkedilme korkusu had safhadadır.

    o ayağından çorabını hiç çıkarmıyorsa çocukluğunda anne ya da babası onu ayağında çorabı yokken terk etmişlik hissi vermiş olabilir. bir daha bunu yaşamamak için hiç çıkarmıyordur.

    ya da ellerini yıkayıp duruyorsa uğradığı tacizden arınmaya çalışıyor olabilir.

    işin kötü yanı bu takıntılara her geçen gün yenisi eklenir çığ gibi çoğalır.

    neyse ki tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır.
  3. hastalığın ismini çok basitçe açıklamak gerekirse:

    obsesiflik: bir şeyi kafaya çok fazla takmak.
    örnek: cüzdanımı yere mi düşürdüm acaba diye 2 saniyede bir düşünmek.

    kompülsiflik: obsesyonları tatmin edeceği düşünülen eylemleri tekrarlı biçimde yapmak.
    örnek: cüzdanımı yere mi düşürdüm diye düşünmenin ardından cepleri yoklamak.
  4. -kaçta geliyirsun ?
    *3 gibi çıksam 1 saat otobüs sürse
    -geliyursun*
    *bi de yemek yerim oralarda
    -geliyprsun*
    *4 buçuk gibi diyelim senin ne kadar sürer?
    -gekiyorsin*
    * tamam orayı geçelim anladık ahaha
    -geliyorsin*
    * hadi sen takıl burda görüşürüz.
    -gorusu4uz
    -gorysuruz*
    -..
    abi
  5. obsesyonun ve kompulsiyonun ayırdına varmak önemli bir nokta.
    obsesyonlar; istemsiz olarak akla giren, durdurulamayan, günlük işlevselliği bozacak derecede güçlü tekrarlayıcı düşünce ve imgelerdir.
    kompulsiyonlar ise kaygı duyulan felaket düşüncelerini engellemek amacıyla yapma zorunluluğu hissedilen amacından bağımsız tekrarlayıcı törensel davranışlardır. kompulsiyonların eşlik etmediği durumlar neredeyse hiç yoktur. eğer bir hasta tedavi edilememişse nedeni büyük olasılıkla kompulsiyonun ortaya çıkartılmamış olmasıdır.
    okb tedavisi en zor psikolojik bozukluklardandır. bilişsel olarak tedaviye başlayamazsınız çünkü bu düşünceler kabul edilemezdir ve hasta düşünceleri incelemenize izin vermez. bu nedenle tedaviye kompulsiyonlari ortadan kaldırarak başlanır. burda sistematik duyarsızlaşma tekniği kullanılır. kompulsiyonların ortaya çıkmaması hastayı rahatlatır. bunu kontrol edebiliyorum düşüncesi işlevsel olur. bunları kontrol ettiği sürede de terapist ile olumsuz düşünceleri sorgulamaya başlaması hızlanabilir ancak çok uzun sürer, meşakkatlidir. bu nedenle okb tedavisi çoğu zaman yarıda bırakılır.