1. dünyanın en ilginç mesleğidir.
    bu adam (meşrebine göre kadın da olabilir, hatta eşcinsel de olabilir) uykusuz olamaz, üzülemez, kalbi yoktur, ölen en yakını da olsa. ertesi sabah yüzünde güller açarak gelmek zorunda hisseder kendini. arkasından hakemlikten sonra en çok küfür edilen, sendika sendika fişlenendir öğretmen..
  2. kutsal bir meslek değildir. en kutsal olmaması gerekendir hatta çünkü kutsal dediğimiz şey değişip gelişemeyecek değerleri ifade eder. öğretmenlerse tam tersi olmalıdır.
    uzun süre yüceltildikten sonra sevgili devlet büyüklerimizin politikalarıyla en cahil insanın bile kalkıp "3 ay yatıyorlar yea" diyeceği seviyeye düşürülmüştür. bana kalırsa ne yüceltilmeyi hak eder ne bu kadar basitleştirilmeyi.
  3. öğretmenler anne babamızdan sonra bizi disipline sokan üçüncü kişidir. hem şefkatlidir hem de mesafeli. yanında güvende hissedersin ama şımaramazsın da.

    bütün bu söylediklerim kendisinin öğrenci ve karşısında ona bir şeyler öğretmeye çalışanın öğretmeni olduğunun farkında olanlar içindir. ilköğretim ya da doktora farketmez.

    orta okulda öğretmenimle ilgili bir espri mi ne yapmıştım^:yalan olmasın^ babam kızmıştı. öğretmenine babana duyduğundan daha çok saygı duyacaksın demişti. hiç unutmam.

    iyi ki varsınız.
  4. her meslekte olduğu gibi bu meslekte de, iyi veya kötü öğretmenler var. lisede disiplinciler, dersi vereyip çıkayımcılar herkesin bir tarzı var.üniversitede egosu şişkin profesörler, öğrenciyle öğrenci olanlar. bütün bunları iyi ve kötü olarak söylemiyorum her öğretmenin yaklaşımı farklı çünkü sınıflar farklı.geveze ve dersi asan bir sınıfla dersi sürekli takip eden bir sınıf aynı yaklaşımı tabiki görmez.bazı hocaların öğrettikleri hep akılda kalır, bazılarına derse girer çıkılır, kimisi hayatımızda önemli hocalardır. aşırı derecede kutsallaştırılması veya yerlerde süründürülmesi yersiz.
    insan kendi kendini yetiştiriyor. öğretmen eğitim sürecinde olumlu ya da olumsuz etkisi olabilir.bütün olumlu ve olumsuz etkilerini bir kişiye yüklemek de haksızlık gibi bu açıdan.bir öğrenci hangi eğitim döneminde olursa olsun bilgiyi almak istiyorsa alır.
  5. bir ülkenin kaderini değiştirme yetkisine sahip yegane mesleklerden. etkisini öyle kısa vadede göstermese de, işlerini gizliden ve hiçbir toplumsal tepki almadan yapabilirler. zira sayıları çok fazladır ve sizin çocuğunuzun hocası sıkıntı ise, sizin için sadece sizin çocuğunuzun hocası sıkıntılıdır ama diğer çocukların hocalarından haberdar olmazsınız ve öyle toplumsal bir kalkışmaya gitmeyi hiç de lüzumlu görmezsiniz.

    büyüttükleri nesil eğer aynı anda şanslılarsa da kendileri gibi büyütülmüş olanlarla arkadaşlık kurup, öğretmenlerinin tohumu diktiği fikirlere büyüyecek zemini de hazırlarlar.

    oy verme ve toplumda yeni roller alma vakti gelir. artık o öğretmenlerin nesli yönetimdedir, şirketlerdedir, silahlı kuvvetlerdedir. yani toplumu değiştirebilecek olan diğer yapıları da aslında öğretmenler yönetir. bu açıdan toplumu ve onu değiştirme yetisine sahip her şeyi değiştirme yetisi öğretmenlerindir
  6. türkiyedekilerinden bahsedersek. hezeyanlar içindeki gariban bir kitle. başarılı bir öğrenciden bahsederken benim yetiştirdiğim öğrenci şöyle yaptım böyle emek verdim diye payın büyüğünü alır. başarısız boktan bir öğrenci ile karşılaşınca yok bu tembel yok bunun ailesi gerizekalı.

    şimdi türkiyede bir insan niye öğretmen olur. bir bok olamamıştır bari öğretmen olayım demiştir. üniversite sınavında başarılı ve zeki bir insan öğretmenliği seçer mi. seçmez. neden ne saygınlığı var ne maaşı insana yetecek boyutta. zeki insanlar burayı tercih etmeyince ne olur. bir bok olamadım bari öğretmen olayım diyen kişiler öğretmen olur.

    cahil ve zeka seviyesi belli insanlar öğretmen olunca ne olur. türkiye olur. bu boş insanların yetiştiremediği öğrenciler için kahroluyorum. zenginler yurtiçi ya da dışında iyi öğretmenleri buluyorlar. fakir çocuklar bu boş beleş öğretmenler yüzünden bir bok olamıyorlar.

    bu boktan ülkenin nedeni ülkeyi cahil bırakan öğretmenlerdir.
  7. ogretmenlerimiz memur kafasinda yasamaya alistiklari ve bu sekilde olmasi gerektigi toplumca kabul edildigi icin yapacaklari bir sey yok. devlette ogretmen olana kadar sahip olunan idealist bakis acisi atandigi gun "aman ne halleri varsa gorsunler, dersime girer maasimi alirim" kafasina donusuyor. bunun arkasinda insani bunaltan sacma uygulamalar, yozlasmis okullar, egolu yoneticiler ve kendi reklami ugruna ogretmenligi hice sayan meslektaslarinin olmasi en buyuk etkenler.

    suan da okullarimiz bir dedikodu yuvasi ve siyaset meydani. saglikli bireylerin kafayi yememek gibi bir sanslari yok. nesil kustah, veliler bilgisiz ama fikir sahibi, yoneticiler siyasi yardakcilik pesinde, sendikalar keza oyle. sarikli salvarli ogretmenler (!) var ama uzun sacli kupeli olan vatan haini (!) ilan ediliyor, mufredat rezil halde ama bunu bile bile mukemmel oldugunu iddia etmek zorundalar. muzik dersi bile din odakli oldu ilahiler yukseliyor siniflardan, veliler memnun dindar nesil yetisiyor saniyor. dunyalar harcaniyor kazanan sadece ihaleyi alanlar. fatih projesi diye zengin ettik yandaslari. herkesin elinde bozuk bir tablet var ama mail atmayi bilmiyor cocuklar. ekranda seker patlatabilen zeki ilan ediliyor ama okudugunu anlayamayan nesil var. mevcut sistemde ogrenciler ne kadar kurban ise ogretmenlerde o kadar kurbandir. nazi almanyasinda yaptiklarinin suc oldugunu artik kavrayamayan alman subaylar gibi sistemin oyuncagi olmus egitimcilerimiz birilerine yaranmak icin kafayi yedi. umarim daha fazla kurban verilmez bu yozlasmis duzene ama tablo duzelecek gibi degil.