1. türkiye'nin en abartılan mesleği. bu yaşıma kadar herhangi bir öğretmenin bana çok fazla bir faydasını görmemek ile beraber, okumayı öğrettikten sonra tüm vasfı beyin yıkamaktan öteye geçmeyen bir mesleğin bu kadar yüceltilmesi manidar. aslında öğrettikleri şeylerin yapısı ile bu yüceltmenin arsında bir ilişki var. sonuçta öğrettikleri ile toplumun bayağılığını devam ettirme yönündeki kayda değer bir enerji sarf ediyorlar haliyle aynı bayağı toplum tarafından ödüllendiriliyorlar.
  2. kutsal bir meslek değildir. en kutsal olmaması gerekendir hatta çünkü kutsal dediğimiz şey değişip gelişemeyecek değerleri ifade eder. öğretmenlerse tam tersi olmalıdır.
    uzun süre yüceltildikten sonra sevgili devlet büyüklerimizin politikalarıyla en cahil insanın bile kalkıp "3 ay yatıyorlar yea" diyeceği seviyeye düşürülmüştür. bana kalırsa ne yüceltilmeyi hak eder ne bu kadar basitleştirilmeyi.
  3. birilerine birsey ogretebildiginiz surece sizlerde birer ogretmensiniz. mesleki acidan ele almayin bu kavrami. faydali bir ogretmen gormedim demek aileden de bir egitim almadim, cevreden birsey ogrenmedim, okuldan zaten ogrenmedim, eeee kuluckadan ciktin diyelim yine tavugun ogretmenliginde hayati ogrenirsin. mesleklere satasacagiz diye cirkinlesmek karakter sorunudur. karaktersizligi de ogretmenlik uzerinden deneyimlemek gunumuz modasi oldu. ogretmen sana ogreten kisidir. serefsizligi, adiligi, hirsizligi bile birileri ogretir sizlere. ogretmen birsey ogretemiyor demek celiskidir zaten birseyler ogretebildigi icin ogretmen denir.

    neyse olayi dramatiklestirmek istemem ama cok saldirilan bir meslek. iyisiyle kotusuyle ulkedeki her sektorde isinin ehli kisiler oldugunu dusunuyorsaniz, ogretmenlikte de durum ayni. is bilmez yok mu? evet var bu tum ogretmenlerin ayibi degil. sokaga tukuren maganda gorunce ogretmenlere kufur ediyorsan, ben de kaldirimdaki bozuklugu gorunce tum mimarlara, arabam bozulunca tum muhendislere, disim agriyinca tum discilere kufur edeyim. ulkecek rahatlayalim. rahat birakin ogretmenleri hatta tum meslek gruplarini. bir kisinin hatasini tum sektore mal eden gunumuz siyasetci bozuntularindan ne farkiniz var.
  4. ben bir çok şey yazmayı düşündüm ama daha önce yazılanları görüp tartışma yaratmamak adına sadece öğretmen marşını paylaşmak istedim.

    öğretmen marşı

    alnımızda bilgilerden bir çelenk,
    nura doğru can atan türk genciyiz.
    yeryüzünde yoktur, olmaz türk'e denk;
    korku bilmez soyumuz.
    şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
    yurdum seni yüceltmeye andlar olsun.
    candan açtık cehle karşı bir savaş,
    ey bu yolda and içen genç arkadaş!;
    öğren öğret halka hakkı, gürle coş;
    durma durma koş!
    şanlı yurdum, her bucağın şanla dolsun;
    yurdum seni yüceltmeye andlar olsun.

    böyle bir şey..bir zamanlar bu ülkedeki öğrenmen okullarında bu marş gerçekten söylenirdi.
  5. sisteme^:neyse bu sistem^ ait sorunlardan ya da politik, ideolojik sebeplerden kaynaklı niteliksizleştirilmeye çalışılan, bu konuda da başarılı olunan meslektir.

    genelleme yapmak doğru olmaz ama zibil gibi yayılan yetersiz yükseköğretim kurumlarından verilen mezunlarla ve liyakatın bir sınava^:ve tabi sadece sınav değil, adamcılığa^ dayalı tespiti ile de "kadrolu, garantili, meslek" konumuna indirgenmiştir. üzücü bu. oysa öğretmenler bu ülkenin aydın, tarihsel bloğunda yer alan öncü kimselerdi.

    şimdi ise " somut fayda" yaratan mesleklere göre önemsizdir. tabi bu iddialı olmasın ama sanırım tüm dünyada böyledir. rekabet koşullarında yetişen çocuklar dil bilmeli, birçok pratik artı katmalı, fark yaratmalı düzgün gelirli bir işe tutunabilmeli.

    bu mesleğin aslen vermiş olduğu sorumluluğun bilincinden yoksun "kapağı attık, çok şükür" kafasında olan olumsuz örneklerine herkes bir aşamada şahit olmuştur. yalnız mevcut yapısal koşulların da buna neden olduğu yadsınamaz.

    ilkokul yani sınıf öğretmeni, bir insana belki farkında olamadığı ciddi izler bırakır. anne ve babadan kimi zaman daha çok çekinilir, daha fazla saygı gösterilir. davranışsal edimin, alışkanlıkların temellendiği ve inşasına başlandığı süreçte mimarlardan biridir aslında o. iyisine denk geldiyseniz, hayatınızın olumlu giden yönüne mutlaka katkı yapmıştır.

    benim için "öğretmen" denildiğinde kafamda oluşan tek şey; ayla öğretmendir. orta yaşlarında, zayıf, uzun boylu, kısa saçlı, deli dolu bana göre dünyanın en güzel insanlarından biri. 7-10 yaşlarındayken hatırladığım en net şey ne sorusuna cevabımdır.

    ilkokul 4'e kadar çanakkale'de okudum, siyah önlüklüydük.^::)^ anne, baba çalışıyor, okul sonrası kreşte geçerdi. ister istemez oluşan gözetim eksikliğinden ve toplu yaşama aşinalığıma bağladığım nedenlerden dolayı hafif sivrilen ve kibirli bir çocuktum. üst sınıflar beni peşlerinden koşturmak için sataşırlar, dalga geçerledi. teneffüs aralarında kozalak ve kola kutusu ile yapılan maçlarda kaptan olurdum.

    yalnız ayla öğretmen başkaydı; istisnasız her teneffüste, benimle dalga geçen üst sınıfları kovalarken beni yakalamaya çalışan güzel bir kadındır. salya, sümük, paçavra şekilde sınıfa girerken üstümü başımı toplayan burnumu silen annedir. sevgisi ve hoşgörüsüyle o yaşta birisine saygı duymayı bana öğreten insandır. aynı okulda, 2 üst sınıfta okuyan öz oğluyla her kavga ettiğimizde, genelde haksız olsam da, bana bir kızıp oğluna üç kızandır. bir dersin testinden 4 aldım diye kibrimden ve hırsımdan şuursuzca ağlarken, her şeyin "ders notu" olmadığını yetişkine anlatır gibi anlatan, ne ara zaman bulduysa evinde yaptığı envai çeşit yiyeceği bize getirendir.

    ben o kadını ve o kadın ile kafamda, kalbimde kalan "öğretmen"i hiç kaybetmedim.

    geçenlerde, on yıllar sonra, telefonunu bulup aradım. karşısında kazık gibi adam sesi, bir ufak hatırlatma ile hatırladı, inanamadım, gözlerim doldu. o ağladı. ilk fırsatta gelip elini öpeceğimi, bir ihtiyacı olup olmadığını sordum, bahçe işleriyle uğraşıyormuş şimdi, eşini kaybetmiş, beyaz terrier cinsi köpeğini de. ama ses aynı yıllar öncesine böyle bir ışınlanma olabilir mi? şimdi de dağınıklıklarımı, savrukluğumu çevik hamleleriyle ve o canım hoşgörüsüyle toplayacak gibi hissettim. ama bu noktada, en azından çocuk aklımla gösteremediğim dibine kadar hak ettiği minnetimi sunmam gerekiyor, öyle telefonla değil.

    şu andan itibaren gidip onu görmek; sorgulanamaz tatil, gezi her neyse planımdır.
  6. türkiyedekilerinden bahsedersek. hezeyanlar içindeki gariban bir kitle. başarılı bir öğrenciden bahsederken benim yetiştirdiğim öğrenci şöyle yaptım böyle emek verdim diye payın büyüğünü alır. başarısız boktan bir öğrenci ile karşılaşınca yok bu tembel yok bunun ailesi gerizekalı.

    şimdi türkiyede bir insan niye öğretmen olur. bir bok olamamıştır bari öğretmen olayım demiştir. üniversite sınavında başarılı ve zeki bir insan öğretmenliği seçer mi. seçmez. neden ne saygınlığı var ne maaşı insana yetecek boyutta. zeki insanlar burayı tercih etmeyince ne olur. bir bok olamadım bari öğretmen olayım diyen kişiler öğretmen olur.

    cahil ve zeka seviyesi belli insanlar öğretmen olunca ne olur. türkiye olur. bu boş insanların yetiştiremediği öğrenciler için kahroluyorum. zenginler yurtiçi ya da dışında iyi öğretmenleri buluyorlar. fakir çocuklar bu boş beleş öğretmenler yüzünden bir bok olamıyorlar.

    bu boktan ülkenin nedeni ülkeyi cahil bırakan öğretmenlerdir.
  7. uzaktan bir bakis veya ufak bir gozlem ile oturduklari yerden genclerin ogretmen olma motivasyonlarini, egitim sisteminin sorunlarini, ailelerin egitim beklentilerini ve mevcut ogretmenlerin dunya gorusunu, yeterliliklerini, hatta ogretmenlerin zeka puanini bilen insanlar var. ogretmene ne gerek var degil mi?

    Iste ulkeyi cehalete surukleyen bu kendini begenmis insanlarin egitilememesidir ki bu konuda ogretmenler degil psikologlar devreye girmeli.
    tanim: http://youreads.net/yorum/158202
  8. türkiye gibi ülkelerde papağanların bile yapabileceği iş. ezberle anlatılacakları tekrarla her yıl.

    en iyi öğretmen öğrenciliği bırakmayan öğretmendir.

    elli öğretmen tanıyorum en azından. bu kişiler işlerini sevmiyor öğrencileri sevmiyor ya. kitap okumazlar sinemadan anlamazlar. türkiyenin bu halde olmasının nedeni yetiştiremedikleri nesillerdir.

    her yıl yeterlilik sınavı yapacaksın. yetersizleri kapının önüne koyacaksın. bu kadar basit.
  9. bu ülkede ki öğretmenlerin üçte ikisinin psikolojik sorunları var ve cahillikleri aptallıklarıyla yarışıyor.
  10. işe gidiyorum demez, okula gidiyorum der. deriz.