1. insanın kendi varoluşunu koruma biçimi. birileri hakkında çabucak yargılara varmazsak, kendi hakkımızda yargılara varmak durumunda kalabiliriz. önyargıya bir de toplumsal değiş tokuş olarak da bakıyorum. biz birileri hakkında izlenimler edinirken, birileri de bizimle ilgili izlenimler edinsin beklentisine giriyoruz. bu da bizim dış görünüşümüzü önemsememizi, vitrinimizi düzeltmemizi ve dahi bu şekilde olayı kotarmamızı kimsenin de depolarımıza girmemesini sağlıyor.

    olaydaki ince nokta şu, eğer önyargılar ve yüzeysel fikirler olmasaydı herkes birbirini derinlemesine tanıma yoluna gitseydi sosyal ilişkilerimiz nasıl olurdu?önyargıyla bok atmak olaylarını birbirinden ayırıyorum. varoluşuyla ilgili sorunları olanlar bok atma eğiliminde olur bence ama insanların geneli önyargılarıyla yaşarlar.
    abi
  2. önyargı konuşurken sabırsızlığın yanına bencilliği de koymak gerektiğini düşünüyorum. çünkü sabirsız olmanın bir sebebi de bencilliktir, daha detaylı açıklamak gerekirse kimse kendi hayatına dokunmayan biri hakkında derinlemesine bir bakış açısı için uğraşmak istemez, kısa yoldan önyargılar oluşturur, etiketini yapıştırır ve onsuz hayatına devam eder. tabiri caizse konuyu kapatır. bu yüzden önyargı aşırı derecede insana dair bir şeydir, doğaldır. olması gereken bir savunma mekanizmasıdır.

    kişilere ya da fikirlere karşı önyargılar ancak hayatımıza değmesini istersek yıkılır. gerçeği görmeyi her ne zaman istersek o zaman yıkılır. dahası önyargının olumlu olanları da vardır. mesela inanç bana göre önyargıdır. ve bunun yanında şu aforizmaya da değinmek gerek;

    "bir şeye inanmak istiyorsan ona savaş açmalısın"

    işte burada önyargı haliyle var olan inanç ancak ona savaş açıldığında gerçekliğe kavuşur önyargıdan arınır.
    abi
  3. ön yargı şu veya bu şekilde oluşacaktır. sonuçta zihnimiz tanımladığı her şeyle ilgili öyle veya böyle bir fikir oluşturacaktır. önemli olan ön yargıya göre hareket etmemek, yeterince bilgi sahibi olduktan sonra eyleme geçmektir. yoksa herkeste istemese de ön yargı denen şey oluşur.

    eski ve kirli elbiseleri olan bir adam gördüğünüzde onun kötü biri olduğunu düşünmeniz de, tam tersi şekilde "görünüşüne göre yargılamayayım, iyi bir insan olabilir" dediğinizde de bir ön yargı oluşturmuş olursunuz. ama o adamla konuşmadan, onu gözlemlemeden, onunla bir etkileşime girmeden ön yargınızın doğru olup olmadığını anlayamazsınız. tıpkı motorun yaptığı dalga köpürtmesini anlayamadığınız gibi^:nasıl espri ama^^:arada yapıyorum böyle^
  4. erken yaşlarda tecrübe ederek kurtulduğum ve bu illetten kurtulmanın hayatıma önemli ölçüde katkı sağladığını düşündüğüm versus.

    insanlar için ;
    "insanları tanıyamazsınız, vakti zamanı gelince onlar kendilerini tanıtır."
  5. gectigimiz yillarda birgin bir ortamda tanışıp sohbet ettiğimiz ingiliz bir beyefendiden aktarıyorum:

    babannesi hastalanmış. oldukça da yaşlı bir kadınmış. hastaneye götürmüşler. doktor siyahi bir doktormuş ancak belli ki ingilitere'de doğmuş büyümüş ya da uzun yıllardır orada yaşayan birisi zira tam bir ingiliz aksanı ile konusmakta. doktor hastalık ve tedavisi ile konustuktan sonra babaanne bizim abiye dönüp doktoru göstererek " ne diyor? ingilizce'ye çevirir misin?" diyor. şok olan abi " zaten ingilizce konuşuyor anlıyor olmalısın" diye cevap veriyor ama çok tutucu bir insan olan babaanne ısrarla anlamadıgını iddia ediyor doktorun söylediklerini ve beyaz bir doktor istiyor.

    sohbetimiz "anlamak istemek için dinlemek" ve önyargılar üzerineydi. bazen gerçekten de tıpkı bu anektottaki kadar büyük ve net olmasa bile, sırf söyleyen kişiye dair ön yargılarımız nedeni ile ne dediğini duymaz ve anlamayız. `kimin söylediğine değil ne dediğine bak` düsturunun düşmanıdır önyargı..
  6. önyargı zehirdir. ama önyargı sizi sosyalleştirir. sizin gibi önyargılı olanlarla bir araya gelir, önyargılarınızı dile getirir ve aynı fikirlere vararak sosyalleşir, önyargılarınızı artırırsınız. önyargılarınız karşılıklı kırılırsa sosyal ortamınız devam eder, tek taraflı kırılırsa birileri o ortamdan ayrılır, yeni kişiler girer.

    bir de şahsımın en çok kurban gittiği şeydir. seneler sonra karşıma çıkıp "biz zamanında hakkında böyle böyle konuştuk hakkını helal et" "ben sana çok sinir oluyordum" "ben seni böyle böyle biliyordum ama şöyle şöyleymişsin" tarzı konuşan onlarca ama onlarca insan tanıdım. belki üç, dördüne aynı şekilde karşılık verdim "ben de aynı şekilde düşünüyordum" diye. ulan alemin safı ben miyim?
  7. her önyargı bir duvar, her duvar bir engeldir. yıkmak lazım. oldu yıkamadık, üzerine grafitti çizelim. o da olumlu.
  8. herkes önyargıya sahiptir. aslında kendimizi koruyabilmemiz için, içgüdüsel olarak oluşturduğumuz bir durumdur. fakat önemli olan önyargılarımızın farkında olup, kararlar verirken önyargılarımızdan uzak bir şekilde hareket edebilmektir. bu önyargılar olumlu olsa bile... dworkin'in önyargıya ilişkin 4'lü bir ayrımı mevcut. bu ayrım bizi mantık hatalarından da korur. bu 4lü ayrım:
    1) belirli bir gruba ait olan kişilerle ilgili çıkarım yapmak
    2) kişisel duygulara dayalı çıkarım yapmak
    3) bir çıkarımı sosyal bir olgu gibi sunmak/rasyonalleştirmek
    4) genel inançlara dayalı çıkarımda bulunmak
    bu 4'lü ayrıma bakarak bir argümanın, önyargıya dayalı olup/olmadığını bulabiliriz.
  9. "önyargıları parçalamak atomu parçalamaktan daha zordur."

    yukarıdaki cümle önyargının şiddetini bilimsel olarak açıklayan, çok doğru bir söylemdir. keşke önyargılarımızı olaylardan sonra yargı olarak bırakabilsek; bir işe, dostluğa, sevgiye, aşka başlamadan "ön"ce bir yargı oluşturmadan o işe dalabilsek.
  10. önyargı pratik alanda çok yararlı olabilmektedir. önyargıyla yaklaştığınız meselelerde genelde doğru tavır takınmış olduğunuzu göreceksiniz. özellikle sosyal konularda önyargılı olmak işe yarar bir meziyettir. ancak unutmamanız gereken bir şey var.
    önyargı adi bir karinedir.