• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (7.81)
oslo, 31. august - joachim trier
joachim trier'in varoluşçu felsefesini gözler önüne seren oslo, 31 ağustos, melankoli ve yalnızlık içerisinde hayatı yitip giden zeki, alımlı ve maddi gücü yerinde bir adam olan anders'in izinde bir film. şehir dışında bir uyuşturucu rehabilitasyonuna katılan anders, yakın zamanda bu sağlık merkezinden ayrılacak ve tekrar şehir hayatına geri dönecektir. şehre daha çabuk uyum sağlayabilmesi için iş görüşmesine gitmek üzere klinikten ayrılan anders, istim üzerinde geçen klinik yaşamından sonra şehrin başıboşluğunda gezmeye başlar ve uzun bir süredir görmediği insanlar ile buluşur. tüm gün ve gece boyunca geçmiş hatalarının hayaletleriyle umudun yardımı ile savaşmaya çalışır.


  1. rehabilitasyon. latince habilis kökünden türeyip yeniden kişilik kazandırma anlamına geliyor. hapishane mahkumlarına^:birdman of alcatraz^, uyuşturucu bağımlılarına^:oslo^, sosyopatlara ve nicelerine yeniden kişilik kazandırma işlevi. devlet bu görevde kendini sorumlu hissetse de bir noktadan sonra bu görevi insanlar üstlenir. anders'in durumu ise farklı. çevresine dünyaya düşmüş yabancı gibi bakınarak insan davranışlarını gözlemleyişi, bu denli yabancılık çekmesi, eskiden kendi yaşamı da öyle olsa geri dönülemez bir yola girdiği göz önünde bulundurulursa anders'e kişilik kazandırmak boş bir uğraş. belki de bazı antik çağ filozoflarınının radikal görüşlerine sığınarak toplum böyle insanları tedavi etmekle uğraşmamalı. tabi böyle insanlardan kastım her depresyona giren insan değil, filmde örneğini gördüğümüz sıfırlanmış insan tipi. çevremizde bu tarz insanlara karşı daima ekstradan bir ikna cümlesi, tecrübe iddiası ya da konuşma ihtiyacı hissetmek gereksizdir^:değer vermeme anlamında değil, pragmatik bir yaklaşımla^ belkide.

    ayrıca eklemek gerekirse filmin başındaki amelie benzeri nostaljik intro anders'in yitirdikleri gibi. hayata bağlayan şeyler: yaşadığın yer, sevgilin, ailen arkadaşların vs. bu intro bana bile bir şeyler hissettirdiyse hala umut var demektir. üzgünüm anders elendin.^:swh^
    sde
  2. filmi ilk tavsiye edildiginde listeme almistim, ama dun izlemeden once hikayesini hatirlayamadim, sadece izlemek istediklerim arasindaydi ve rastgele dun aksam onu sectim. aferin bana iyi ettim! zaten dipte olan ruh halimi daha derine goturecek, icinde bulundugumuz ve bir turlu kendimi ait hissedemedigim sistemden tekrar igrendirecek daha iyi bir ornek olamazdi herhalde. belki de filmi bu kadar iyi hissedebilmek, anlatmak istedigini anlamak icin bu ruh halinde olmak lazimmis zaten.. bilemiyorum.
    tum bu kosullar altinda, ben dun gece izledigim bu filmin hala etkisi altindayim.
    elimi bile kaldiracak halim yok, ne istedigimi, keza ne istemedigimi de bilmiyorum. oyle bir bosluk hali.
    kisaca, filmi izleyeceginizde, ruh halinizin cok kotu olmadigi bir donemi secmeye calisin, nacizane fikrim ve tavsiyem budur.
    not: filmi kesinlikle tavsiye ederim, izleme listenize mutlaka alin, harika bir dram filmi..
  3. filmin başrolünde ki anders danielsen depresif ve öz güvensiz rolünü çok iyi oynamış. anders'e göre mutlu insan yok, her şey yapay ve sıradan bunu özellikle kafede ki insanları izlediği, dinlediği sahnede gösteriyor.
    filmin oslo'da çekilmiş olması da bu tür depresif, melankolik filmler için iyi bir seçim olmuş.

    izlemenizi tavsiye ederim.