1. iskoçya ile ne bağımız varmış da referandumuna karışmamız gerekiyormuş merak ettiğim tamamen haksız soru. iskoçya ile ırak'ı aynı kefede tutmamızı isteyen yazarı da tebrik ediyorum. ancak bu kadar körü körüne siyaset yapılabilir.
  2. görünce direk random güldüğüm başlık.

    yani bir insan herşeyi geçtim,ben ne söylüyorum diye düşünmez mi ya. düşünmemiş. bize ne lan iskoçya’dan senin sınırına tehdit var,iç karışıklık tehditi var. iskoçya da bizi sadece celtic-glasgow maçı ilgilendirir o da oynanmıyor artık.

    edit: bugün celtic-glasgow maçı varmış.
    eale
  3. bu aynı şuna benziyor: üst komşunuzdan size su akıyor. siz de üst komşunuzla takışıyorsunuz ve üst komşunuz size diyor ki "karşı komşuna da üst komşusundan su akmıştı o zaman neden ağzını açmadın?" cevap: o mesele beni alakadar etmez!

    konumuza gelecek olursak çünkü seni geri*zekalı, iskoçya bizim sınır güvenliğimizi, ülkemizin birlik ve bütünlüğünü doğrudan tehdit etmeyecek bir konumda. dolayısıyla yaptıkları bizi bağlamaz. ancak türkiye cumhuriyeti'nin sınır komşularının yaptığı her eylem, sonuçları bir biçimde türkiye cumhuriyeti'ne dokunuyorsa ülkemizin de olaya müdahil olma ve gerekirse gücünü göstererek tehdit etme hakkı vardır (ha ne kadar gücü kaldı orayı hiç açmayın üzülüyorum).

    olay bu kadar basit!

    o.b. isimli şahıs da neyin ne olduğunu domuz gibi biliyor. tabii ki çirkefleşecek, saptırmaya çalışacak.

    o değil de bu o.b. denen insan sabahtan beri "güney kürdistan" diyip duruyor da bir babayiğit de çıkıp "ulan kuzey kürdistan neresi?" diye sormuyor ya işte bu adamı kahrediyor.
  4. uluslararası hukukta önleyici meşru müdafaa hakkı denen bir kavram var. o kavram çok eski değil. ırak'ın işgali döneminde bush'un ortaya attığı bir kavramdır ve bugün hala uluslararası hukuku teorik anlamda meşgul eder.

    meşru müdafaa hakkı, devletlerin kendisine yönelik açık saldırıyı, bm güvenlik konseyi müdahale edene kadar orantılı bir şekilde bertaraf etmek için kullanılan bir haktır. bunun belirli şartları da var ama burada yazmaya lüzum yok. bush, ırak'ın işgali döneminde 11 eylül saldırılarını bahane ederek ve saddam'ın elinde kimyasal silahların olduğunu ileri sürerek önleyici bir meşru müdafaaya ihtiyaçları olduğunu dile getirip ırak'ı işgal etmişti. tabii birleşmişmilletler şartı madde 51'de "...silahlı saldırıya hedef olması halinde..." ifadesi geçer. birçok hukukçu bu lafzın, önleyici meşru müdafaa hakkının hukuken geçersiz olmasına yol açtığını iddia etse de bu konuda doktrinde ciddi tartışmalar yaşanmaya devam ediyor.

    şimdi baydemir'in bu sözüne bakınca açıkçası teorik anlamda haklıymış gibi görünüyor ama pratikte tamamen boş bir söz olduğu gerçeğini değiştirmiyor bu. bir de uluslararası hukuk gözüyle bakınca da olaya ne açıdan yaklaştığımız önem taşıyor. eğer önleyici meşru müdafaa hakkının varlığını kabul eden bir görüşe sahipseniz baydemir'in sözü hiçbir anlam taşımıyor. ancak önleyici meşru müdafaa hakkının varlığını kabul etmeyen bir görüşe sahipseniz bu söz bir anlam ifade eder.

    iskoçya, tarihi, kültürel ve etnik bağımızın olmadığı bir ülke. ayrıca orada yapılan bir referandum türkiye için doğrudan herhangi bir tehdit oluşturmaz. zaten kendisi için tehdit oluşturacağı düşünen ülkeler elinden gelen çalışmayı yapmıştır o referandum için. kuzey ırak'ta gerçekleştirilecek olan referandum ise direkt türkiye'yi, suriye'yi, ırak'ı ve iran'ı ilgilendiriyor. uzun uzun buraya bizi ve bölge ülkelerini neden ilgilendirdiğini anlatmama lüzum yok. bu şartlarda türkiye uluslararası hukuktan doğan haklarını ve önleyici meşru müdafaa hakkını kullanabilir mi? evet. bölge ülkeleriyle ve ırak merkezi hükümetiyle birlikte hareket ederek bu hakkını kullanabilir. siyasi anlamda böyle bir hakkı kullanmak farklı sonuçlar doğurabilir ama hukuki anlamda bir sorun teşkil edeceğini doğrudan söylemek pek mümkün değil.

    peki ırak hükümeti ve ırak kürt bölgesel yönetimi arasındaki anlaşmazlık ne olacak? burada da devreye self-determinasyon hakkı devreye giriyor. bunun da belirli şartları var ve yine oldukça karışık bir husus. ancak bu daha çok ırak'ın iç meselesi. bizi ilgilendiren kısım önleyici meşru müdafaa hakkı ve siyasi gereklilikler. hem hukuki hem de siyasi temeli oluşturduktan sonra türkiye'nin diğer bölge ülkeleriyle birlikte ıkby referandumuna müdahale etme şansı var. buna karşı savunma üretmek için açıkçası komik açıklamalar yapmaya lüzum yok. açık şekilde referandumu desteklediğini söylesin baydemir. bunun da siyasi, kültürel, hukuki ve gerekiyorsa etnik gerekçelerini açıklasın. ciddiye alıp yorumlamaya çalıştım ama gerçekten daha nitelikli savunmalar yapılmalı.

    toplumun hangi kesimi olursa olsun dertlerini çok daha temelli ifadelerle anlatmalı. toplumu ileriye götürecek olan şey budur. maalesef bu ifade sadece uluslararası hukukun ve siyaset biliminin teorik ve doktrinel tartışmalarının dışına çıkamayacak. reel hayatın ve siyasetin gereklerini içeren, teoriyle harmanlanmış bir açıklama muhtemelen ülkedeki referandum destekçilerinin de hislerine tercüman olacaktır. bu haliyle buna pek hizmet ettiği söylenemez.

    bir de emperyalizm söylemi var... türkiye referanduma müdahale ederse bu emperyalistçe bir hareket olur deniyor belirli gruplarca. son günlerdeki en komik söz de bu işte. sen büyük orta doğu projesini hayata adım adım geçiren emperyalist devletlerin harita planlarına hizmet edip onlar tarafından fonlanan terör örgütlerini ve sivil toplum kuruluşlarını arkana alıp güya bağımsızlık hareketine kalkışacaksın, milli bütünlüğünü bozmak istemeyen devlet buna göz yummayınca da ona emperyalist diyeceksin. gerçekten ağlanacak halimize gülüyorum artık.
    ae
  5. bir osman baydemir sorusu.

    aslında teknik olarak mevcut dünya düzeninde ve devletler arası hukuk göz önüne alındığında türkiye'nin iskoçya iç siyasetiyle alakası ne kadarsa ırak ile de aynı olması gerekir. yani haklı sorudur.

    !---- spoiler ----!

    "neredeyse iki yıldır türkiye’de hükümet kendi bekasını, akp kendi iktidarını sürdürmek için içeride ve dışarıda kürt düşmanlığı üzerinden bir savaş politikası sürdürüyor. bunun son örneği de güney kürdistan halkının her fırsatta tehdit edilmesidir. bugün mgk, yarın olağanüstü şekilde meclis toplanacak. ne için? güney kürdistan’da halk referanduma gidiyor. referandum milletin iradesinin açığa çıkmasının meşru bir yoludur. neden türkiye cumhuriyeti’nin bir beka sorunu olsun? çok açık ve net söylüyorum; kürtler referanduma giderek kimseye savaş açmıyor. sadece ‘irademi açığa çıkartıyorum’ ki daha referandumda sonuç olacak daha belli değil. parlamentosunun daha nasıl karar alacağı net değil. ama meclis suça ortak edilerek bir savaş tezkeresi çıkartılıyor. hukuken de ihtiyaç yok. bütün bunlar tehdidin boyutunu yükseltmek içindir. savaş ve tehdit bu güne kadar hangi sorunları çözdü, bu sorunu da çözsün. bir halkı tehdit etmek hiçbir kimsenin hakkı ve haddi değildir. iskoçya referanduma gitti, neden tezkere almadınız, savaş kararı almadınız? katalonya referanduma gitmek istiyor oraya da mı yığınak yapacaksınız? mesele kürt olunca, kürtün iradesi ortaya çıkmasın."

    !---- spoiler ----!
  6. bunu diyen adam çözüm sürecini çok çabuk unuttu. kürt düşmanlığı varmış. ah yavrum keşke bu soruyu abd'ye sorsaydın. abd sonrası adamınız referandumdan vazgeçti. irak sonrasında sıra türkiye cumhuriyeti sınırları içinde terör saldırıları ile bağımsızlık istemeye gelecekti, o sebepten iskoçya ile alakamız olmayabilir. iskoçya referandum sonrası terör eylemlerini t.c.de sürdürme gibi bir amacı yoktu. ha ama tabi işine gelince terör saldırıları bizi bağlamaz bizim dışımızda, işinize gelince özgürlük için mücadele. güneydoğu anadolu halkı bile sözde devletinizi istemiyor. ama haritanız ile bölge halkını kendinize bağlama hayalleriniz var.
  7. ya bu nasıl bir akıl tutulması, bu nasıl bir saçma sorudur? yemin ederim harita bilgisi olan herhangi bir çocuğa bu soruyu sorsan, sen salak mısın ya der. hevallerin beyni iptal olmuş, kendi akıllarınca tespit yapmaya, siyasal arena da çözümleme yapmaya çalışır olmuşlar.
  8. irak referandumunun türkiyeye "terör" olarak dönmesini öngören çözümlemeler, iskoçya kim la ırak komşumuz diyenler... bu akılla daha çok dizayn edilirsiniz siz.

    bir kere osman baydemir'in ait olduğu siyasi grup türkiye ve ırak için ortak vatan vurgusunu yapıp ilk hdp tüzüğünden beri de sorunların bu şekilde çözülmesini amaçlıyor. fakat referandum konusunda bm ile yapılan anlaşmalarla ortada ki, mevcut dünya düzeninde referandum en demokratik haklardan biri, her yapı referandum yapabilir fakat sonuçlari konusunda yasal zemin tartışmalıdır. yani meşrudur ama yasal olmayabilir. kendi kaderini tayin hakkı meselesine burada girmeyeceğiz.

    gelelim asıl konuya, tc hükümeti ve devleti (artık akp) yıllardır barzani'nin ırak devletinden bağımsız olarak petrol satmasına göz yumdu. sırf bu ve ışidden geln petrol için bakan değiştirildi. zaman zaman barzani'nin iç siyasette güçlenmesi için türkiye adımlar attı, zaman zaman da tersi oldu.

    başından beri belli ki barzani devlet olduğunu ilan etmeyecek ama referandumu yapıp lehine kullanacak, lehine kullandığında türkiye kendisine yardım etmeye devam edecek. akp ise bunu iç siyaset malzemesi olarak "asarız keseriz, izin vermeyiz" diye milliyetçiliğe oynayacak, barzani de buna izin vercek. barzani kurtler konusunda, rte de iç siyasette yıllarca haftada bir siyaset değiştirdi. milliyetcileri de her seferinde hareketlendirebildi.

    yani bu olaylara hala vatan millet edebiyatıyla yaklaşmak akp'nin kuklası olmaktır. yok devlet prestiji, yok ne olursa olsun devleti temsil ediyor... yerle yeksan olmus bir prestij kaldı dünyada, bu prestiji arttırmanın yolu da akpnin bikaç haftada bir körüklediği milliyetçi histeri değil.

    siyasetsizlik ideolojisizlik matah bir seymiş gibi satılıyor vatan kavramı üzerinden, yapmayın kendinize gelin, devlete faydasi yok bunların. doğru tavır referandumun demokratik olmasıdır. arka plandaki hesaplar ayak uydurduğunuzu zannederken sizi yutmak üzerine kurulur.

    gelmiş harita diyor şovenin biri, ben de size gülüyorum, teknik olarak emperyalist olma konusunda iskoçyaya mudahale ile ırak'a müdahale arasinda fark yok. siz önce silah bırakma noktasına gelen barış görüşmelerinin neden kesildiğini sorun. biz devlet olmak istemiyoruz diyen pkk ile tekrar nasıl savaşıldığını sorun. ölen her asker gerilla ve sivilin vebali hükümet kadar dizayn ettiği bi akıllların da boynunda. irak için de aynı sey olacak, onlar anlaşacak siz ortada kalacaksınız.
  9. işte en çok da buna uyuz oluyorum. her devletçi, her ulusunu seven akpli değil bu ülkede, önce bunu bir ayırt edelim. atılan adımları sırf hükümetimiz olan akp atıyor diye eleştireceksek hiç girmeyelim bu işe. a partisi de aynı şeyi yapsa, b partisi de yapsa bu aynıdır. ve elbette referanduma da karışılır. olası bir referandumdan çıkacak sonuç gayet açık. ve bu iskoçya muhabbetini de hala diretiyorsunuz o zaman şöyle söyleyeyim, yan ülkende yangın çıksa mı telaşlanırsın, yoksa iskoçyada mı? en fazla başsağlığında ve iyi dileklerde bulunabilirsin. ama yan ülkendeki yangına önlemini almadığında o yangının sana sıçraması işten bile değil. bilal'e anlatır gibi oldu mu?
  10. her şey iyi güzel de şu an yapılacak demokratik bir referandum, beş yıl sonraki bir savaşa ve bölgesel karmaşaya gebe olacaksa buna göz mü yumarsınız yoksa işi başında uzlaştırıp bir noktaya vardırmaya mı çalışırsınız? siz tamamen yanlı yaklaşıyorsunuz. ha nasıl ben şu an size göre belki "faşistçe" yaklaşıyorsam şu an bana göre siz de bunu yapıyorsunuz. zira; siz ısrarla sonuçlarını bildiğiniz halde demokrasi üzerinden yürüyorsunuz tehdit olan referandum değil, referandum sonrası oluşacak bir ortadoğu görüntüsü. bu şu anki kaosu kaça katlayacağını bilmiyorum. mesele de bu zaten.

    rte'nin attığı bir adım öteki atacağı adımla zaten alakasız oluyor ve satranç gibi yönetilen siyasette de bir hamle öteki hamleyi etkiliyor. daha önce de dediğim gibi şu anki dış politikamızın eseri akp hükümetine ait. bu aşikâr. bu sonuca bakarak ve bunu kabullenip seyirci kalarak hareket etmek benim içime sinmiyor.