• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.28)
palto - nikolay vasilyeviç gogol
rusya'da yaşanılan sosyal sınıf baskısının alt sınıf insanların üzerinde bıraktığı etkiyi anlattığı bu hikâyede, kahramanımız akakiy akakiyeviç'in binbir zorlukla aldığı yeni paltosunun çalınması üzerine bir bakandan yardım istemesi ve bunun üzerine işittiği azar, akakiyeviç üzerinde çok büyük bir etki yapacaktır. akakiyeviç'in hastalanıp ölmesine kadar giden bu hikâye aslında bitmemiştir. akakiy akakiyeviç'in ölümünden sonra hayalet olarak kasabada görüldüğüne ve geceleri insanların paltolarını aldığına dair çıkan söylentiler en son olarak bakanın paltosunun çalınmasıyla sona erecektir. akakiy akakiyeviç biraz da olsa huzura ermiştir.


  1. ne çektin be akakiyeviç :(
  2. nickime ilham olmuş cefâkar bir ana karakter içeren tekrar tekrar okuyup tekrar tekrar hüzünlendiğim başyapıt. gogol'un bu kitaptaki kişi tahlilleri mükemmeldir ve benim bu kitaptan yaptığım şahsım adına en büyük çıkarım, eğer insanların sizden bi çıkarı yoksa ve şan şöhret para olarak onların ilgisini çekecek biri değilseniz; hayatınızın, eline en küçük otorite geçtiği anda güç sarhoşu olmuş bireyler gözünde zerre değeri yoktur. akaki'nin hayatının "sürekli sen benim kim olduğumu biliyor musun diyen kişi" gözünde değeri olmadığı gibi
  3. koskoca dostoyevski bile ,
    '' hepimiz gogol'un palto'sundan çıktık." diyerek , edebiyat ve romanlardaki gerçekçilik akımının gogol 'dan kendisine bulaştığını itiraf etmiştir.
  4. dostoevsky bu kısa hikaye için " we all came out from gogol's overcoat " yani " hepimiz gogol'un paltosundan çıktık" diyerek hikayenin ne kadar muhteşem olduğunu vurgulamıştır.
    sgami
  5. gogol'un kısa ve eğlenceli hikayelerinden birisidir.
    palto almak için para biriktiren bir devlet memururunu konu alır. zamanın rusya'sına güzel bir eleştiridir.
    rusya'nın simge yazarlarından olan dostoyevski gogol için; "hepimiz gogol'un paltosundan çıktık" demiştir.
  6. dostoyevski bu öyküye atıfta bulunarak "hepimiz gogol'un paltosundan çıktık" demiştir. çağdaşı rus edebiyatının karakterleri olan "sıradan adam" ı anlatan öykülerin ilk ve en güzellerindendir. buradan hareketle akakiyeviç olmasaydı belki raskolnikov da olmazdı diyebiliriz. gogol bu yönüyle çok önemli bir öncüdür.

    "sıradan adam"ların türk edebiyatına girişi ise ikinci yeni ile olur. en bilinen örneklerinden biri orhan veli'nin süleyman efendi'sidir.
  7. öncelikle belirtmek isterim ki ben yazının bir kısmını okunabilir bırakarak spoilerli kısımları çitle çevirebilen yazarlardan değilim. dolayısıyla yazdıklarımı okuma inceliğinde bulunuyorsanız eğer yazının herhangi bir kısmında yapıtla ilgili spoiler yiyebilirsiniz. başlayalım efendim:

    okuma eylemine yoğunlaşmış olduğum son birkaç sene içinde dikkatimden kaçmış -yada daha açık sözlü olursam etrafından dolaşmış olduğum- bir yazar gogol. ancak yazarın 'palto' suna başladıktan sonra bu durumdan dolayı çokça pişman oldum. en önemli özelliği olarak rus gerçekçiliğini başlatması gösteriliyor. elbette prenslerden, elitlerden (ölü canlarda direk erdemli karakterlerden) başrolü alarak akaki akakiyeviç gibi sıradan -epey sıradan- bir karakteri baş köşeye oturtmuştur. ancak bana göre asıl başarısı üslubudur. okurken büyülendiğim, elimden bırakmak istemediğim çok yazar olmadı. gogol benim özelimde bunu başardı. dostoyevski romanlarında yazarın her an kendisine hayran bırakan tekniğine rağmen sıkıldığım kısımlar -özellikle karamazov kardeşlerde- bolca oldu. ancak ne palto nede ölü canlar bana romanı bırakma, mola verme lüksünü bahşetmediler. bu noktada bu satırların sahibi, ölü canlar hakkındaki sıkıcı iddialarını hayretle karşıladığını belirtmeden geçemiyor. herhalde o kimseler polisiye bir roman okuyacaklarını düşünüyorlardı.

    başta anlatmaya çalıştığım o akıcı, keskin, net, duru üslup 'palto' da hikaye olması ve ayrıntılara pek inilmemesi dolayısıyla daha da etkin kullanılmış. akaki akakiyeviçin doğduğu sırada ağlamasını 'herhalde basit bir memur olacağını hissetti' ile açıklayan bir yazar var karşımızda. yine aynı kısımda neden akakiy gibi enteresan bir ismi olduğunu anlatıyor: o sıralar moda olar takvimden isim seçme işiyle meşgul olan annesi, 3. takvim yaprağından da enteresan, duyulmamış isimler çıkınca bari babasının ismi olsun diyerek akakiyi seçiyor.

    doğumu gibi yaşamı esnasında da sıradışı veya az da olsa cesaret gerektiren hamlesini göremediğimiz akakiyeviçin tüm arzusu işine gidip mektupları temize çekmektir. bu işten müthiş bir haz almaktadır ama bunu tüm kalem işlerinde aynı özen ve mahareti sergilediği şekilde anlamamak lazım. nitekim kendisine çalışkanlığından dolayı daha mühim blr iş verilmiş; öncekine nispetle mühim ancak aslında pek de mühim olmayan bu işi akakiyeviç başaramamış ve amirleri de kendisini mektup işinde rahat bırakmışlar. akakiyeviç işinde yükselmeye, arkadaşlarıyla eğlenmeye, evden dışarı çıkmaya yani birazcık dahi sıradan olmayan her türlü davranışa mesafeli biridir.

    gogol karakterini müthiş bir şekilde resmettikten ve karakterini, kişiliğini oturttuktan sonra asıl olaya geçiyor. işyerinde eskilik seviyesinden dolayı 'sabahlık' olarak adlandırılan paltosu artık soğuk petersburg ayazına karşı koymakta zorlanmaktadır. akakiyeviçin aklına gelen ilk çözüm meseleyi basit bir yama ile halletmek olur tabiki. bu noktada karşımıza yine güçlü bir şekilde resmedilen ve tip olmaktan karakter olmaya geçen terzi çıkıyor. bu terzi alkol bağımlısıdır ve ondan tamir için iyi bir fiyat alabilmek geceden kalma olmasına bağlıdır. ilk gidişinde terzinin ayık olması dolayısıyla istediği fiyatı alamayan akakiyeviç, terziyi geceden kalma yakaladığı bir sabahta meseleyi halleder. ancak paltonun yama tutmayacak olması ve yeni bir palto yapılması gerekmiştir. o süreci burada anlatamayız okunması gerekir. (bu satırların sahibi hikayenin o kısmındaki akakiyeviçin tasarruf önlemleri ve sarfettiği çabaya müthiş saygı duyuyor.) akakiyeviç 'sabahlık' ile birkaç ay geçirdikten sonra nihayet yeni paltosuna kavuşuyor. burada akakiyeviç akakiyeviç olması dolayısıyla asla göremeyeceği ilgi alakayı insan yapımı bir paltoya sahip olması hasebiyle görmesi de enteresandır. zannediyorum ki akakiyeviç o paltoya sahip olduğu iki gün içinde hiç görmediği saygı görmüş olsa gerektir. daha sonra palto çalınır ve hikaye yavaşça sona doğru sürüklenir.

    yazarın büyük bir gözüpeklikle anlattığı rus bürokrasisi okuduğum iki kitabında da beni müthiş şaşırtmıştı. paltosu çalınan bir vatandaşın polise giderek işini gördürebilmesi mümkün değildir. akakiyeviç o bölgenin emniyet amirine çıkar. uzun bir beklemenin sonucunda görüşebildiği yetkiliden soruşturma açılıp açılamayacağını dahi öğrenemez. bunun üzerine iyi yürekli bir arkadaşının tavsiyesi üzerine, tıkanmış sistemde anahtar işlevi gören -yada gördüğüne inanılan- bir mühim adama başvurmaya karar verir. hikayede mühim adamın anlatıldığı pasaj bana müthiş zevk verdi, tekrar tekrar okunası olduğuna inanıyorum o kısmın. mühim adamlar aracılığıyla işlemeye çalışan rus bürokrasisi kahramanımıza pek yardımcı olmuyor. üstüne mühim adamın şov yapmak ve güç göstermek amacıyla akakiyeviçi azarlaması, zaten paltosunun çalınması dolayısıyla herzamankinden de zayıf olan akakiyeviçi yataklara düşürür ve bir süre sonra da ölümüne yol açar.

    hikayeyi değerlendirme ve eleştirme amaçlı başladığım bu yazı sanırım onu anlatmaktan öteye gitmedi. hikaye gerek kurgusu gerek işleyişi bakımında o kadar tam o kadar olmuşluk hissi veriyor ki birşey eklemek en azından şahsım adına çok güç bir uğraşıya dönüşüyor.