1. spotify.
  2. tuvalet kağıdı
  3. çekirdek
  4. murat bey topi peynir
  5. belit
  6. bir ürünün fiyatı 5 liraysa, 5 lira da vergi ödediğim için ve o vergilerin gittiği yeri çok iyi bildiğim için harcadığım her kuruş canımı yakıyor. hiçbirinin parasına değmiyor.
  7. kırmızı olan her şey.
    3 kuruş fazla olsun kırmızı olsun
    parov
  8. spotify yorumuna kesinlikle katılıyorum. bir de zam gelmeseydi çok mutlu olabilirdik öğrenci milleti olarak...

    ve çay. verdiğim parayı dibine kadar hak ediyor bence. çaysız kafe olur mu hiç ?
  9. 0,5 ml ayder marka içme suyu.
  10. kişisel hayatta manevi değeri büyük olan bir müzisyenin ya da grubun konserine alınan bilet. hele standart fiyatı bile fazlasıyla pahalıyken, bir de göz karartıp alınan sahne önü bileti spesifik olarak. kesinlikle değiyor. yine de gariptir; konserine gidilecek kişi-grup ne kadar önemli olursa olsun konser günü gelip çatana dek "kesinlikle değdi" diyemiyor insan. hatta bilet sıkışık bir dönemde alınmışsa, israf ya da lüks olduğu düşüncesi belirmeye başlıyor. elbette buna tamamen bir inanç gösterilmiyor ama o ihtimal yok olmuyor. ancak o gün orada, hem de dinlenilen müziğin yaratıcılarına fiziksel olarak yakın bir konumda dikiliyorken akıldan geçen ilk şey verilen paraya kesinlikle değdiği. hatta atmosfere iyice kapılma durumunda o deneyimi yaşamak için az bile ödendiği fikri oluşuyor bu sefer. her türlü değer yani konser biletine.

    konser biletiyle başlayan bu kategorideki listemi şu şekilde devam ettirebilirim; iyi şarap, imax sinema filmleri, kaliteli kulaklık, jbl bluetooth hoparlör, basımının durmuş olması fırsat bilinerek fiyatı tavan yaptırılmış olan müzik albümleri veya kitaplar, princeton detay fırçaları, rembrandt soft pastel boya takımı, rotring grafik kalemleri, yüzde yüz pamuklu elbiseler, sağlam koşu ayakkabıları, parmesan peyniri, fındık ezmesi, pesto sosu, büzgülü ve limon kokulu çöp torbaları, o an için orada bulunmaktan daha önemli hiçbir şey olmayan bir yere gitmek üzere alınan uçak ya da otobüs bileti.