1. bektaşinin biri hocaya gitmiş, hocam allah nerde ? diye sormuş. hoca '' o ne yerdedir, ne göktedir, hem yerdedir, hem göktedir. ne içimizdedir, ne dışımızdadır, hem içimizdedir, hem dışımızdadır'' demiş.

    bektaşi bakmış, hocam sen şuna yok diyeceksin de dilin varmıyor demiş.
  2. öncelikle şahsım adına, kendimi kesinlikle böyle bir başlık açıp insanlara islamın ne olduğunu anlatacak kadar müslüman görmüyorum. ancak dün gerçek islam bu değil adlı başlıkta bir arkadaşımızın yazdıkları bir müslüman olarak gururuma dokundu ve meydanı bu şekilde insanların inançlarına saygı duymayanlara bırakmamak adına, her ne kadar tam anlamıyla yaşayamasamda, islamdan kendi anladıklarımı ifade etme ihtiyacını duydum.

    evvela bundan 1400 yıl önce tamamlanan bir dinin emirlerine, vefatının ardından 1400 yıl geçmesine rağmen bugün insanların herhangi bir şekilde dil uzatamadıkları peygamberin yaşantısına ve arkasında kıyamete kadar bozulmayacak, değiştirilemeyecek bir mucize olarak kuranın düsturlarına; günümüz insanının uymaması, islamın değerinden, insanlara öğretisinden herhangi bir şey eksiltmez. islam inancına göre 'kim zerre kadar iyilik yaparsa ahirette bunun karşılığını; kim de zerre kadar kötülük yaparsa bunun karşılığını görecektir. yani bugün müslümanlık örtüsüne bürünüp, onun arkasına saklanıp; gözü titremeden yalan söyleyen, hırsızlık yapan, insanları birbirine kırdıran, onlara zulmedenler, mahşerde bu yaptıklarının karşılıklarını göreceklerdir. yine islam inancına göre allah bir topluluğa ders vermek, onları hizaya getirmek istediği zaman onlara zalim bir hükümdar gönderir, onun vesilesi ile o toplumu cezalandırır, vakti gelince de döner o zalim hükümdarı cezalandırır.

    bu mevzuyu bugün toplumsal hayatta islama yan gözle bakan insanların, bu durumlarının en büyük sebebinin, müslümanlık kisvesi altında kendine her türlü yanlışı yapmayı hak görenlerin sebeb olmasından dolayı arz ettim.

    konuya dönecek olursak, islamın ne olduğunu anlamak istiyorsak; öncelikle kuranın altın düsturlarına, peygamberin tertemiz yaşantısına bakmamız gerekir. o gün peygamberin sahabeler arasında tesis ettiği kardeşliğe bakmadan islamı anlamak mümkün değildir. peygamberimiz buyurur ki sahabeler sizler için gökteki yıldızlar gibidir; hangisine bakarsanız doğru yolu bulursunuz.

    bugünün toplumunun en büyük hastalıklarından gıybet, yalan, haset, kibir o sahabe topluluğunun içerisinde herhangi bir şekilde vücut bulamamıştır. bugün memleket ikiye bölünse suçu başkalarına atacak idarecilerin yerini; o toplumda ' diyarı diclede bir kurt kuzuyu kapsa, hesabı ömer' den sorulur' diyen hazreti ömerler almıştır. bugün lüks, şaşaa, debdebe içerisinde yaşayan insanlar, o güne baktıklarında, bir hasırın üzerinde uyuduktan sonra yüzünde hasırın izi çıkan, bir günü belki bir iki hurma ile geçiren, açlıktan karnına taş bağlayan, vefat ettiği zaman eşyası bir yahudi tüccarın elinde rehin bulunan peygamberlerini göreceklerdir.

    13 yıl boyunca mekkede görmediği eza, çekmediği cefa kalmayan, ama yine de 'bir elime ayı, bir elime güneşi verseniz de yolumdan dönmem' diyen peygamber, en ali makamları vazifesi uğruna elinin tersiyle iten biri ve aynı zamanda kendi eşine iftira atan bir münafığın cenaze namazına gidecek kadar yumuşak huylu, merhametlidir.

    o günün toplumunda medine' de yaşayan ve bilinen 300 kadar münafık insan vardır. yani bu insanlar müslüman gibi görünüp, takiyye yapan , insanların içlerinde fitne çıkaran, akıllarınca kendilerini gizleyen insanlardır. ancak bu münafıklar, o dönemki sahabe yaşantısından, samimiyetinden öylesine etkilenirler ki, pek çoğu hayata gözlerinin yummadan önce bulundukları yoldan dönmüş ve müslüman olarak ruhlarını teslim etmişlerdir.

    bir insan olarak peygamberimiz, dünya zevki namına herhangi bir şey tatmamış, 63 yıllık ömrü boyunca rahata kavuşmamış, insanların düşüncelerine, değerlerine, inançlarına saygı duymuştur. buna örnek olarak peygamberimiz bir gün önünden bir cenaze geçerken ayağa kalkmış, yanındakilerin 'müslüman değildi' uyarısına, ama insandı diye cevap vermiştir. yine insanların fikirlerine verdiği önemi vurgulamak adına, hendek savaşında kendisi hücum savaşı yapmayı düşünmesine rağmen, istişare kararı olarak, hemde genç sahabilerin fikri olmasına rağmen savunma savaşı yapılmış, ve o da karara uymuştur. 'ben sizin peygamberinizim, benim dediğim olacak' dememiştir.

    islamın ne olduğuna dair kütüphanelerce yazılmış kitap, binlerce şiir, kuran ve sünnet varken burada kısa bir yazı içerisinde insanlara bunu anlatabilmek elbette mümkün değilidir. ancak islamın ne olduğunu gerçekten merak edenler, açıp kurana ve hadis kitaplarına bakabilirler.
    tabi eğer bu iddialarında art niyetli değil ve samimi iseler.

    her şeyin üzerine konuyla ilgili yıllarca uğraşsamda bu güzellikte ifade edemeyeceğim akifin bu şiirini şuraya bırakmak istiyorum. zahmet edip okuyanlara teşekkür ederim...

    müslümanlık nerde bizden geçmiş insanlık bile
    alem aldatmaksa maksat aldanan yok nafile
    kaç hakiki müslüman gördümse hep makberdedir
    müslümanlık bilmem ama galiba göklerdedir
  3. bence fazla düşünmeye gerek yok. gerçek kanıt, islamın kendi kitabı olan kuran-ı kerim'dir. yazan ne ise odur gerçek islam. ek olarak sadece sünnet denilen şeyler eklenebilir. onu da peygamber yapmış yani islam dışı olamaz.
    nane
  4. t