1. adından ziyade ilk dizesiyle nam salmış yahya kemal beyatlı şiiridir. bildiğim kadarıyla kendisi, yayımlanan şiirlerinden hece ölçüsüyle yazdığı biri hariç diğer tüm şiirlerini aruz vezniyle yazmıştır.

    rint kelimesinin manasına baktığımızda, türk dil kurumu büyük türkçe sözlük kaynaklarında 'gönül eri' olarak geçiyor ve örneklendirmeyi de yine yahya kemal'den yaparak "ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde" diyor. görüldüğü üzere kelimenin mana takibi bizi kuvvetli duygusal ifadelere götürüyor. benzer şekilde, kelime olarak 'rint' içeriğinde bir kere bile anılmamasına rağmen, şiirin her bir dizesi ayrı bir yoğunluğu barındırıyor.

    yahya kemal'in hiç evlenmediğini, aynı zamanda hiç ev sahibi de olmadığını, istanbul park otel'in 165 numaralı odasında yaşadığını, annesini erken yaşta kaybettiğini (yanılmıyorsam 13) düşününce belki tüm yaşamının onu bu şiirdeki duygulara hazırladığı düşünülebilir. nihayetinde burası kişi-grup kanalı da değil. yoksa kendisinin fransa'da öğrenim gördüğünden, mustafa kemal'e fahri doktorluk ünvanı verimesinde başrol oynadığından, ilk pakistan büyükelçimiz olduğundan ve daha bir çok şeyden de bahsetmek gerekirdi.

    zaten kelime seçimi, sıralama tercihi, düşünce akışı, ses ahengi, duygu yoğunluğu ve ifade kuvvetine bakarken yaşadığım şaşkınlık karşısında bu konulara kafa yormadaki beyhude girişimime dudak büküp, sadece tadına varmaya koyuluyorum.

    herkese afiyet olsun.

    !---- spoiler ----!

    (mefailün - feilatün - mefailün - feilün)

    dönülmez akşamın ufkundayız vakit çok geç
    bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç

    cihana bir daha gelmek hayal edilse bile
    avunmak istemeyiz böyle bir teselli ile

    geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan
    ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan

    geçince başlayacak bitmeyen sükûnlu gece
    guruba karşı bu son bahçelerde keyfince

    ya şevk içinde harap ol ya aşk içinde gönül
    ya lale açmalıdır göğsümüzde yahut gül

    !---- spoiler ----!

    ruhuna sağlık, beyatlı...

    unutmuşum, olmazsa olmaz: (bkz: rindlerin akşamı - münip utandı)