1. romanya yeni dalgası, romen yeni dalgası, yeni romanya sineması ya da orijinal ismi ile noul val romanesc; 2000'li yılların ilk yarısından itibaren romanya sinemasının uluslararası alanda başarı kazanmaya başlaması ve bu filmlerin içerik açısından benzer özellikler taşıdığının anlaşılması üzerine ortaya atılan bir terimdir.

    soğuk savaş yıllarında bir romen sinemasından söz edilmiyordu; çünkü çavuşesku diktası altındaki romanya, baskı, filmlerin nedensizce sansürlenmesi gibi nedenlerle sinemacıları boğuyordu. çavuşesku’nun 1989’da devrilmesinin üzerinden on yıl geçmişti ki yepyeni bir sinemacı kuşağı çıktı ortaya. onlar çavuşesku döneminin çocuk yada gençleriydi. dünya, birdenbire ortaya çıkan bu romen sinemasıyla fransız yeni dalgası, italyan yeni gerçekçileri arasında benzerlikler aradı ama o kendine özgü dili olan başka bir sinemaydı.

    catalin mitulescu'nun trafic isimli filminin cannes film festivali'nde en iyi kısa film ödülünü kazanması ve sonraki yıllarda 4 luni, 3 saptamani si 2 zile filmi ile birlikte 5-10 romanya filminin daha cannes'dan ödülle dönmesi; bakışların romanya sinemasına çevrilmesine neden oldu.

    doğu avrupa ülkelerinde dönemin hem politik hem de kültürel anlamda yaşanan değişim çabalarına (prag baharı, çek yeni dalgası vb.) bakıldığında, romanya’nın bunlara benzer bir sürece daha geç girdiği anlaşılır. kimilerinin “devrim” olarak nitelendirdiği, nikolay ve elena çavuşesku çiftinin kurşuna dizilmesiyle son bulan 15 – 25 aralık 1989 süreci sonrası, the reenactment filminin de yönetmeni olan ve sansür sebebiyle uzun süre yurtdışında yaşayan lucian pintilie’nin ülkeye dönmesi gibi, ülke sinemasının atılım göstermesini sağlayacak şartlar ortaya çıkmaya başladı. ancak atılımın somutlaşması 2000’li yıllara kalacaktı . bu dönemin filmlerinde, çoğunlukla 89 öncesi toplumsal yaşam konu ediliyorsa da, “vurguncu bir boyut kazanmış kontrolsüz kapitalist düzenin olumsuz boyutlarını” gözler önüne serdiği söylenen lucian pintilie’nin 96 yılında çektiği too late filmi, yeni sinema anlayışının günceli de sorgulayan bir nitelikte olacağının işaretlerini verir nitelikteydi.

    romanya yeni dalga filmlerinin birçoğu 80'li yıllar diktatör çavuşesku’nun hegemonya döneminde ve demir perde'nin yıkılışını kapsayan 80'lerin sonlarında geçiyor. diktatör rejimi altında hayatla mücadele, hayata adaptasyon temaları işleniyor. ancak günümüz romanya'sını anlatan marti, dupa craciun, moartea domnului lazarescu gibi yeni dalga filmleri de mevcut. romanya yeni dalga filmlerinin en belirgin özellikleri; gerçekçilik, minimalizm, absürtlük, ironi ve kara mizah ile yoğrulmuş filmler olmaları. filmlerde doğal ışık ve ses kullanımına da dikkat ediliyor.toplumu alaycı bir gerçekçilikle yansıtırken insanı da içe işleyen bir biçimde ele alıyorlar.

    romanya yeni dalga filmlerinde komünist dönemi yaşayan insanlar, beyazperdede mutsuz, donuk ve umutsuzdur. renkler solgun, binalar ise çirkin. insanlar, katı kuralların mengenesinde gün be gün daha da sıkışırken, mat renklerin hüküm sürdüğü bu dünyada daha duygusuz davranmak zorunda bırakılırlar.

    çavuşesku döneminden sonra romanya yoksulluk, yolsuzluk ve işsizlik gibi problemlerle boğuşmaya devam etti. komünist problemlerden kurtulunup, hızla kapitalist problemlere doğru yelken açıldı. tüm bunlarla baş edemeyen işsiz gençler ülkeden kaçarcasına göç etmeye başladı. göç ve diğer kapitalist romanya’sı sorunlarının izleri, occident, filantropica, california dreamin’ (endless), the death of mr. lazarescu ve hatta the way i spent the end of the world filmlerinde görülebilir.

    romen yeni dalga sinemasının belli başlı yönetmenleri:cristi puiu, carneliu porumboiu, radu muntean, cristian mungiu, adrian sitaru, radu jude, calin peter netzer, florin şerban

    geçmişin demirperde ülkesi romanya, artık kendini dünyaya sinema yoluyla duyuruyor, minimalist filmleriyle ödüle doymuyor.