• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.20)
saatleri ayarlama enstitüsü - ahmet hamdi tanpınar
ahmet hamdi tanpınar'ın şiiri sembolist bir ifade üzerine kurulmuştur. aynı anlatım tarzı romanlarına da zaman zaman sirayet eder. "saatleri ayarlama ensitüsü" toplumumuzun bu değişme süreci içindeki durumunu, fertten yola çıkarak topluma varan bir teknikle anlatıyor. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. "saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman,ayarı insandır... bu da gösterir ki, zaman ve mekan, insanla mevcuttur!"

    "ayar, saniyenin peşinden koşmaktır!"
  2. bir dönem oprah winfrey'in takipçilerine tavsiye etmesiyle bayağı bir ses getirmişti abd'de, haliyle avrupa'da da. bunu müteakiben tanpınar ve saatleri ayarlama enstitüsü hakkında birçok gazete ve dergide incelemeler yapıldı. denk geldiğim birkaç tanesi: 1 2 3
  3. türk edebiyatının zirvelerindendir. ahmet hamdi tanpınar kitapta kurduğu kurgu ile osmanlıdan modern cumhuriyete milletin yaşadığı değişiklikleri, travmaları, bu devirde yaşayan kişileri karikatürleştirerek anlatmaktadır. satır aralarına inildiği takdirde geçmişten günümüze toplulumuz adına çok şeyin değişmediği anlaşılabilir.
  4. 1984 neyse saatleri ayarlama enstitüsü de odur. kendimi kitabın içinde yaşar gibi hissederim sıklıkla. bir yerinde "saatleri ayarlama enstitüsü her şeyden evvel kendisine inanılmağa muhtaçtır" diyor tanpınar. kendi yarattığımız meşgalalelerimize bir gereklilikmiş gibi sarılıp, onlarsız olmazmış gibi davranışımızı güzel bir şekilde özetliyor bu sözüyle. çok güzel alegorik bir anlatımı da var ^:daha ne olsun...^

    ayrıca nedendir bilinmez ama şu sözler de üzerinde düşünmeğe^:ufak bir alışkanlık... ^ değer geliyor bana:

    "ekrem kütüphaneler dolusu kitapları okuyarak nevzat hanım’a âşık olmağa hazırlanmıştı."
  5. türk edebiyatı'nın en güzel eserlerinden birisidir benim gözümde. içindeki kara mizah ve bunun dozu harikadır. yergisini çok ince ve kaliteli bir dille yapar. benim aklımda en çok yer eden hali hayri irdal'ın, ailesinin değişimini (daha varlıklı hale gelmelerini diyelim) sivri diliyle ama yine kendi kafasının içinde küçümsediği sayfalardı sanırım.

    tabii tüm kitap çok ama çok kötü bile olsaydı sırf şunu dediği için benim gözümde kıymetli olurdu: "ben etrafımı sevmezsem rahat edemiyorum. her şey içimde alt üst oluyor sanki..."

    ne güzel bir kitapsın sen. ahmet hamdi'nin aklına, fikrine, eline sağlık.
  6. bu kitapta bir hala karakteri vardır ki onun olduğu yerlerde bayağı gülmüşlüğüm vardır. hele şu olay hiç aklımdan çıkmaz:

    !---- spoiler ----!

    hala bir gün ölür onu bir güzel tabuta koyarlar ve gömmeye götürürler. bu sırada erkek kardeşi (hayri'nin babası) direk ablasının evine gider ve ablasının servetini, parasını aramaya koyulur. bu sırada bizim halamız tam mezara koyulacakken uyanır ve doğrulur. tabi ortalık bir titrer, imamım falan beti benzi atar. hala etrafta kim varsa azarlamaya başlar sonra kendisini evine taşıttırır. getirdiğiniz gibi götüreceksiniz der. kadın tabutun içinde ahalinin omzunda şehrin içinden doğru evine gider. tabi gören hayret ediyor. omuzlarda taşınan bir tabutun içerisinde kefeniyle oturan bir kadını kim görse şaşırmaz? kapısının önüne geldiğinde iner tabuttan, "nerede o servet düşmanları? nerede o paragözler? hey gidi hey, ben ölür müyüm sandınız?" gibi söylenerek evine girer ve erkek kardeşini iş üstünde yakalar. ona da zılgıtı geçer tabi. erkek kardeşi de sanki böyle bir şeyi bekliyormuşcasına hoşgeldin ablacığım falan der de halanın çenesinin gazabından kurtulamaz.

    hayri'nin babası evden çıkar, bir araba kiralayarak eve dönecektir. arabada hayri, hayri'nin babası ve şoför vardır. şoför utana sıkıla, hala dirilmediğinden gömülemediği için "kabahat bende. işi daha çabuk tutabilirdim " der. hayri'nin babası da hiç şaşkınlık göstermeden "takdir-i ilahi. olur öyle şeyler" minvalinde şeyler söyler.

    !---- spoiler ----!

    çok keyif alarak okuduğum bir kitaptır. insanlar her ne kadar bilinmeyen kelimelere takıyor olsa da bir noktadan sonra anlamanızı zorlaştırmadığı için o kelimeleri düşünmez oluyorsunuz. tabi arada tdk'ya başvurmaktan çekinmemek lazım.
  7. 2014 yılında pinguin classics tarafından the time regulation institute olarak ingilizceye çevrilen bir başyapıt.
  8. bu ülkenin gurur duyabileceği 10 romandan biri.
  9. tanpınar'ın nesnelere fazla yüklemeden aslında insan psikolojisini anlattığını kanıtlayan en güzel kitaplarından biri. hem de nesneleri bu denli gözümüzün içine sokar gibi yapıp bunu başarması takdire şayandır cidden.
  10. "saatin kendisi mekan, yürüyüşü zaman, ayarı insandır… bu da gösterir ki, zaman ve mekan insanla mevcuttur." herkesin okuması gereken muhteşem bir eser.