1. bu memlekette de bir gün sabah olursa, halûk,
    eğer bu memleketin sislenen şu nâsiye-i
    mukadderâtı, kavî bir elin kavî, muhyî
    bir ihtizâz-ı temâsıyla silkinip şu donuk,
    şu paslı çehre-i millet biraz gülerse... o gün
    ben ölmemiş bile olsam, haya pek ölgün
    bir irtibâtım olur şüphesiz; -o gün benden
    ümîdi kes, beni kötrüm ve boş muhîtimde
    merâretimle unut; çünkü leng ü pejmürde
    nazarlarım seni mâziye çekmek ister; sen
    bütün hüvviyet ü uzviyyetinle âtîsin:
    terennüm eyliyor el’ an kulaklarımda sesin!

    evet, sabah olacaktır, sabah olur, geceler,
    tulû-i haşre kadar sürmez; akıbet bu semâ,
    bu mâi gök bize bir gün acır; melûl olma.
    hayatta neş’ e güneştir, melâl içinde beşer,
    çürür bizim gibi... siz, ey fezâ-yı ferdânın
    küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!
    ufukların ebedî iştiyâkı var nûra.
    tenevvür... asrımızın işte rûh-ı âmâli;
    silin bulutları, silkin zılâl-i ehvâli;
    ziyâ içinde koşun bir halâs-ı meşkûra.
    ümidimiz bu: ölürsek de biz, yaşar mutlaka.
    vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak!

    günümüz türkçesiyle:

    bu memlekette de bir gün sabah olursa, halûk,
    eğer bu memleketin sislenen şu alın yazısı,
    güçlü bir elin güçlü, hayat veren,
    sarsan dokunuşuyla silkinip, şu donmuş,
    şu pas tutmuş yüzü biraz gülerse milletin...
    o gün ben ölmemiş bile olsam, hayatla pek ölgün
    bir irtibatım olur şüphesiz; - o gün benden
    ümidi kes, beni kötürüm ve boş muhitimde
    acılarımla birlikte unut; çünkü darmadağın ve aksak
    bakışlarım seni mâziye çekmek ister; sen ki
    bütün bedenin ve benliğinle âtîsin^:geleceksin^:
    terennüm eyliyor^:"terennüm eylemek" öbeğinin tam türkçe karşılığı olmamakla birlikte, müzikle ahenk içinde şarkı söylemek gibi bir anlamı vardır^ henüz kulaklarımda sesin!

    evet, sabah olacaktır, sabah olur geceler,
    kıyamete değin sürmez; nihayetinde bu semâ,
    bu mavi gök bize bir gün acır; melûl olma.
    hayatta neşe güneştir, hüzün içre insan
    çürür bizim gibi... siz, ey gelecek günlerin^:çeviri sırasında anlam eksikliği olduğundan türkçeye böyle söylendi^
    küçük güneşleri, artık birer birer uyanın!
    ufukların sonsuz hasreti var nûra.
    tenevvür^:aydınlık, ışıl ışıl^... işte çağın ruhunun yegane amacı;
    silin bulutları, silkin üzerinize düşen gölgeyi;
    aydınlık içinde koşun coşkun kurtuluşa!
    ümidimiz bu: ölürsek de biz, yaşar mutlaka
    vatan sizinle, şu zindan karanlığından uzak!

    not: naçizane bilgimle türkçeye söylemeye çalıştım. bazı söyleyiş farkları şiirin ahengi bozulmaması için bilerek yapıldı. şiirin ruhunun yansıtılmasına özen göstermeye çalıştım. hatam varsa söyleyin lütfen.