1. önsöz: sonda kısa özet bulunmakta.

    toplumun birçok kesimini etkileyen ana unsurlardan birisidir. bu konuya başlamadan önce belirtmeliyim, lütfen siyaseti bu başlıkta barındırmayın. bu, tamamen stratejik düşünmenin sonucunda ortaya çıkan bir sorun. ve bahsedeceklerim bundan ibaret.

    filmlerde ne yazık ki çok fazla hırsızlık, cinayet, tehlikeli planlar ve illegal işleri nasıl yapacağımız bize anlatılıyor. hızlı birer örnek vermem gerekirse; batman the dark knight filminde joker'in öğrettiği usül, the town filminde süreçlerin nasıl cereyan ettiği, sonuca bağlanırken alınan riskler, the itallian job takım oyununun gerekliliği, uzmanlık alanları, b planları gibi gibi. bu filmler ve daha sayamadığım birçoğu.

    filmler aslında suçun nasıl işlenmesi gerektiğini de anlatıyor. hiç suç işlememiş birisini suçla tanıştırdıkları gibi, o kişiye bu suçu en doğru yoldan nasıl işleyeceğini anlatıyorlar. bu çok tehlikeli bir durum. tabi zekası yeterli miktarın üzerinde olan suçlular yada potansiyeller için.

    her filmin çıkış noktası bir çaresizlik yada bir amaç uğruna, onlarında tasvip etmedikleri fakat bu konuda iyi oldukları illegal bir olay, bir suç yada sakıncalı bir şeyi yapmalarını "gerekli" kılan olaylar zinciri, "genellikle" son bir kez adı altında bu işi yürütüyorlar. böylece insanlar, onlara: "masumsunuz. yapın hadi be!" moral desteğini de cömertçe sunuyorlar.

    biraz önce bahsettiğim tüm olayları sizde hissettiniz. belki çoğunuz yakın çevresi yada ailesi ile buna benzer yada çoğunlukla aynı şeyler üzerinden yorumlara değindiniz. şimdi gelelim salak insanlara. bu salak insanlar, filmlerin son saniyesindeki "güya mutlu son" kısmına bakarak, ortalama 2 saatlik sürede neredeyse 1 hafta yada 1 ay gibi sürelerde yaşanılanları izleyip, onların planlarına sadık kalacak şekilde bu işe yelteniyor olmaları. ve tabi senaristin her daim ana karaktere sunduğu sonsuz lütufları da es geçiyor olmaları.

    tamam, sanat diyoruz, insanı zorlayacak, beyninde şoklar yaşatacak, sonunu kimse takip edemeyecek, festival festival gezecek, ödüllere doyamayacak, filmin afişinde buğday dallarından oyuncuların yüzü gözü gözükmeyecek. bunlar iyi şeyler fakat, insanların daha başarılı olması gereken daha başka konular var. toplumlar gün geçtikçe yok olmak üzereler. yazının başında siyaset olmasın dedim. sizden özür diliyorum. ingiltere'nin biz avrupa'ya girmeyelim diye yaptıklarına karşın almanya'nın yediği tokat, ve bu tokat doğrultusunda ingiltere'ye yalvarıp nolursun gitme demesi kadar aciz bir durum var ortada. işte bu filmlerin senaryoları, bu acizliklerin yer almadığı, kusursuz ve suça meyilli hale getirmek adına sağlıklı bir beyinden çıkmayacak senaryoları çıkartıyor ve şahane! olarak nitelendiriliyorlar.

    -- özet ve sonuç --

    sonuç olarak, zeki senaristlerin bilinçaltlarında yatan olayları hikayeleştirip halkın önüne seriyor olmaları, ve halkın içindeki salak insanların bu yemlere kanıp, aslında olmadıkları birisi haline dönüşmeleri, toplum için büyük tehlike arz ediyor.

    bireysel anlamda başarıları olmasa da, tutuklansalar da, bu, artık birilerinin başka birilerine güvenmesini engellemek için yeterli oluyor. eski toplumlardaki güven kalmıyor. insanlar kendilerini beton duvarlar ardında kilitleyip uykuya dalıyor. süper güvenlikli siteler, gizli kameralar, paranoyak güvenlik tedbirleri... daha nereye kadar sürecek?

    -- youser'ın yorumu --

    çocukları çok seven ve onlara yanımda sürekli bulundurduğum tatlı gıdalardan ikram etmek gibi bir olayım vardı. var-dı. bahsi geçen süper güvenlikli sitelerden birisinde yaşıyorum. aracımı park ettikten sonra eve doğru yöneldiğimde koşuşturan minicik, muhtemelen 1-3 yaşında bir çocuk gördüm. tebessüm ettim, olumlu bir geri bildirim aldım. çocuğa şeker uzatma niyetine büründüm fakat arkadan koşarak gelen annesinin bana bakışını gördükten sonra çocuğun yanına uğramadan transit geçtim. evet, bu insan korkuyor. eminim, iki gün sonra bende kendi çocuğum olduğunda aynı şeyi yapacağım. sebep? işte bu bahsi geçen tüm "huzursuzluk ortamı" oluşturan sorunlar ve mazeretler. bu topraklarda insanlar mola verdiklerinde dükkanlarının kapısını açık bırakıp gidiyorlardı. şimdi ben marketten bir şey alacak olduğumda değil arabanın anahtarını üstünde bırakmak, kapıları kilitlemeden giremiyorum. sonuç aynı.

    edit: link hataları giderildi, önsöz eklendi.
    ilgaz