1. bir sanat eseri hakkında yorumda bulunurken "tüm zamanların en duygusal eserleri listesinde tepeye oynayabilecek şarkı" minvalinde söylemler geliştirerek ona yarış atı muamelesi yapmak gibi dehşetengiz bakış açıları geliştirmişiz. kendimi de tenzih etmek istemiyorum ama sanırım buradaki bakışın açısında bir bozukluk var. kişilerin mücadelesi şimdilik öte dursun.

    belki yıllarca ösym koşucusu olarak yetiştirildiğimizdendir, insan bir yerlerde üst sıralara kondurmaktan kendini alamıyor beğenip sahiplendiği, benliğine yedirdiği şey veya nesneleri; mutlaka bir yerleri, bir şeyleri, "diğerlerini" geride bırakmış olmalı gibi hissediyor.

    sürekli bir tur bindirme telaşı...

    halbuki bir sanat eseri, yarışma kaygısıyla var olamaz, olmamalı. her sanat eseri kendi evrenini yaratır ve o evrende biricik ve en yücedir. kıyas götürmesi beklenmemelidir. aksinin kabulü, yaratıcı düşüncenin ve onu tetikleyen duyguların törpülenmesini, yönlendirilmesini, bir sıralama heyecanı ile hizaya sokulmasını, sonuç itibari ile de bir mühendislik ürünü olarak; en iyi ihtimalle melez bir yapıtın, yani "yarı sanat-yarı mühendislik işi" gibi bir "ürün" ya da "projenin" ortaya çıkmasına zemin hazırlar.

    böylesi bir durumun kabulü mümkün değildir. zira, mühendisliğin sanatı ilhak etmesi, yapay zekanın insana isyanı gibidir; sanatın kıyameti eserlerin projelendirildiği gün kopar.

    ki sanatın kıyameti kopuyorsa eğer, bildiğimiz anlamda insanın da sonu geldi demektir.

    velhasılıkelam, sanat eseri olduğu gibi güzeldir; eşsizdir; acısıyla, tatlısıyla tüm yönleriyle güzeldir; aslında hayat güzeldir...
  2. anlatmaktır. anlatan herkes sanatçı, yazan herkes yazar, resim yapan herkes de ressamdır. meslek filan değildir. sanatçılığı meslek edinenler en fazla hasan cihat örter olabilir. erkan oğur olamaz. neşet ertaş hiç olamaz. anlatacak bi siki olmayanlar telifle meşguldür.
    üfürmüş siktiri boktan bi kurgu. 300 sayfaya 30 lira da fiyat çekmiş. ulan das kapital'i 12 liraya alıyorum. senin o yarak kürek masalına mı 30 lira verecem.
    yok