1. sanat toplum içindir. çünkü sanatı toplum yaşatır ve geleceğe götürür. evinizde dünyanın en güzel resmini yapsaniz bile ona bakacak biri olmadığı zaman ne önemi kalır?
    yani ürettiğiniz her obje, suje ile buluşmalıdır. objenin değeri suje ile temas ettiğinde çıkan kıvılcım ile ölçülür. bu yüzden insanlarla buluşmalı ve onlarda bir duygu uyandırmalıdır. illa beğenme, estetik bulma değil, nefret de uyandırabilir. böylelikle tez+anti tez= sentez gibi bir çakışma oluşur ve yeni düşünceler ortaya çıkar. toplum ve sanat aydınlanma yaşar, güçlenir. sanatçı da doyuma ulaşır.
  2. şöyle diyor tezer özlü; "neden yazılır? dünya acılı olduğu için yazılır. duygular taştığı için yazılır. insanın kendi zavallılığından sıyrılması çok güç bir işlemdir. ama insan bir kez bu zavallılıktan sıyrılmayagörsün, o zaman yaşamı kendi egemenliği altına alabilir. işte böylesi bir egemenliği bir iki kişiye daha anlatmak için yazı yazılır. (ya da kendi kendine kanıtlamak için) çünkü, insanın kişisel özgürlüğü kendi dünyasına egemen olmasıyla başlar."
  3. aslında sanat tamamen sanatçı içindir.

    sanatçı kendini sanatı ile ilan eder, yansıtır ve tartışır.
    sanat eseri eğer topluma dokunuyorsa ya da etkileşimde olduğu kişiyi (okur, izleyici vb.) bir noktadan yakalıyorsa ve kendisini ifadesinde ona yardımcı oluyorsa bu güzel bir şeydir. ama sanatçı bunun için ortaya bir eser koymaz ki.

    sanat eseri sanatçının kendisini ifadesidir. toplumun bundan faydalanması sanatçının ilgisini "bence" çekmemelidir.

    dolayısı ile tekrarlamak isterim: sanat sanatçı içindir.
    nadir
  4. birbirinden tamamen ayırmak çok zordur. yeni türk edebiyatı el kitabı adlı eserinde dr. ramazan korkmaz "sanat hayat içindir." der. bence de sonuç bu.
  5. sanat bana göre özü itibariyle kişinin kendi olmasıdır. kendi olan kişi daha üretken, daha mutlu olur ve kendini gerceklestirmesi de bir adim daha kolaylaşmış olur.
    kişinin kendi olmasıyla ortaya koyduğu tamamen özgün, spesifik eser hic kimse anlamasa, varlığından hic kimsenin haberi olmasa bile değerlidir. var edicisi için de mutluluk kaynağıdır.
    ama bazen de insan bilinmek ister, bilinmek anlaşılmak. bu noktada da topluma hitap eder.
    sanat için olan sanat zaman ötesi, toplum için olan sanat o zamana yöneliktir.
    hasılı sanat bazen toplum içindir, toplumdan gördüğü değer ya da topluma sağladığı faydaya gore değer kazanır. bazen de hiç kimse bilmese bile değerlidir, herkes saçma bulsa bile değerlidir.
  6. sanat toplum için olmalı ancak sanatçı tepeden bakma hissi ile anlatımı basitleştirmeye ,rehber edasıyla yol göstermeye değil toplumun,günün içindeki güzelliği ve rezaleti etkileyici bir üslupla anlatmaya yönelmeli
  7. hala dönmesine inanamadığım goygoydur. yıllardır müzikle uğraşırım, kendime sanatçı demeyeceğim ama, yaptığım hiçbir şeyi sanat olsun diye veya toplum ilerlesin diye yapmadım. etrafımda ki pek çok çizer, yazar ve müzik ilgilisi yaptığını böyle aptal sebeplerden yapmıyor.

    sanat konuşma gibidir işte. icra edenin ifasesi, ilgilinin idraki.
  8. geyik değildir. yıllarca süren bir tartışmadır ve bu tartışmanın sonunda herhangi bir tarafı seçen sanatçı ona göre eserler oluşturur, bu durumun geyik olmaması için yeterli bir konu.

    bu konuda sanatçının karnının tokluğu mevzudur. eğer karnı tok ise yoldan geçen orkide çiçekli hanımefendi üstüne de şiir yazabilir, üsküdardaki konaktan sabah vapuruna çarpan güneş ışığına da şiir yazabilir. yani sanat yapabilir.

    yarı gelişmiş toplumlarda -bizim gibi- sanat toplum içindir anlayışı daha yaygındır, çünkü sanatı kavrayacak eğitim düzeyi, sanat için harcanacak zaman yoktur bu toplumlarda. sanatçıda toplumun bir aynası olduğuna göre safını topluma göre belirleyecektir. halk sefalet içindeyken orkide yapraklarından bahsedemezsiniz çünkü.

    gelişmiş toplumlarda ise refah düzeyi daha yüksek olduğu için sanatçı ay sonunu getirebilecek miyiz diye düşünmez ve daha özgür ve geniş bir alanda sanatını icra eder.

    aydınlanma avrupasına bakarsanız ilk önce para gelmiştir, ardından sanat, refah düzeyi ile sanatın yükselişi arasında bir doğru orantı vardır. sadece avrupa değil bütün dönemlerde bu böyle olmuştur.

    ülkemizde ne zaman gençler daha çok para kazanacağı bölümlerde takılı kalmaktan çıkıp yetenekleri ve sevdikleri işlere doğru yönlenirse o zaman felsefe, bilim, sanat ülkemizde değer bulur, gelişir.
  9. sanat kavramının zihnimde çağrıştırdığı ilk sözcük özgürlüktür. dolayısıyla, ancak sanatçının özgür olduğu ortamlarda gerçek bir sanattan söz edilebileceğini düşünürüm. özgür olan bir sanatçının ise, kendini belirli zorunluluklar içine sokmayacağını anlamak çok da zor olmayacaktır. yani sanatçı,toplum yararına olma gayesi güderek sanatını icra etmeye çalışıyorsa, benim zihnimde sanattan ve sanatından vazgeçmiş demektir. dolayısıyla sanat sanat içindir.
  10. uzun uzadıya bir çıkmaza girmenin lüzumu yok. yalın bir şekilde sanat, ifade biçimidir. insan kaynaklı olması onu hemen her konuya eğilmeye iter. yani bazı günler sonuna dek toplumsal gerçekçi kimi zaman ise anlaşılamayacak kadar özneldir. tüm bunlara karşın da illa bir fikri nitelemeye ihtiyacı yoktur. bazı eserleri sırf bu özelliğinden de severiz ki buradan da doğruca estetiğin derin sularına inebiliriz.

    üretim kısmına bir eğiliminiz yoksa, haz almaya bakın dostum.