1. amy winehouse - back to black
    etta james - i'd rather go blind
    tango with lions - in a bar
    nina simone - lilac wine
    fazıl say, serenad bağcan - dört mevsim
    elena ledda - pesa

    son olarak ;

    break of reality - rains of castamere.
  2. sevdiğin kadınla birlikte hiç bilmediğin bir şehirde, bilmediğin sokakları kol kola dolaşmış; yorulduktan sonra marketten aldığın buz, şarap ve bardaklarla bir nehrin kenarında sarhoş olmaya başlamışsın.
    etrafındaki kalabalık umurunda değil, saat aklında bile gelmiyor sadece onun gözleri var. buzların, bardakların sesleri ve bir de ağzınıza takılan saçma sapan bir şarkı. gözlerine bakıyor ve söylemeye başlıyor. sen sadece nakaratına eşlik edebiliyorsun. ellerini tutuyor dans etmeye başlıyorsunuz. saçları, kaşları, gözleri. bir de ağzında ağır ağır mırıldandığı o şarkı.

    o şarkı; sadece nakaratını söyleyebildiğin saçma şarkıdır şarapla en iyi giden.
  3. yıllardır şarap içerim. çok da severim.
    şarap ile müzik çoğumuz için ayrılmaz bir ikili olabilir ama şahsen tam örtüştüremiyorum. daha doğrusu benim için netlik ve öncelik yok. aynı başlık rakı, viski hatta bira için açılsaydı spesifik örnekler verebilirdim. şarap için aklıma gelen sofra ve muhabbet olabilir, menünün bir parçası ve tamamlayıcısı. çok fazla anlam yüklediğim bir içecek değil. ayran içerken dinlenilecek müzik başlığımız yok ise şarap da ondan hallice. koruk suyu, şıra, şalgam gibi...