• izledim
    • izlemek istiyorum
  • youreads puanı (8.00)
saul fia - laszlo nemes
1944 yılında auschwitz'deki toplama kampında, krematoryumda çalışan macar esir saul auslander'in iki gününe tanık oluyoruz. saul yakılmak üzere olan bir çocuğun cesedini kurtarıp dini usullere göre gömmeye çalışacaktır.


  1. 68. cannes film festivalinde jüri büyük ödülünü kazanan saul fia, macar yönetmen laszlo nemes'in ilk filmi. bugüne kadar çekilmiş holokost filmlerinden çok ayrı bir çizgisi var. ilginç ve özgün çekim tekniğiyle tüm filmi saul'un yanından, arkasından, yüzünden takip ediyoruz, bu filmi etkileyici ama bana göre biraz da yorucu yapmış. soykırımı en yakın yerden, krematoryumun içinden izliyoruz dolayısıyla çekim tekniği sebebiyle yer yer gerçekten ordaymışım gibi hissettim ve adeta ruhum sıkıldı.
    bakalım altın küre ve cannes'dan sonra yabancı dilde en iyi film kategorisinde oscar'ı kapabilecek mi.
    oscar sonrası edit: kaptı efenim.(*:swh)
  2. nihayet bugün izleme şerefine nail olduğum macaristan'ın bu seneki oscar adayı laszlo nemes filmi. nemes'in ilk filmi olmasına rağmen filmin yakalamış olduğu ivme ve cannes film festivali'ndeki başarısı göz önünde bulundurulduğunda; insan sinema salonuna büyük beklentilerle gidip beyaz perdeye kitleniyor ister istemez.

    saul fia'nın, farklı çekim tekniği ve konunun işleniş biçimi açısından, ikinci dünya savaşı ve yahudi soykırımını konu alan diğer filmlere kıyasla çok farklı bir profil çizdiğini söylemek yanlış olmayacaktır sanıyorum. nemes filmle ilgili olarak cannes'da bir röportaj sırasında şu sözleri sarf etmiştir;
    "biz güzel bir film yapmamayı seçtik, bütün geleneksel estetik yaklaşımını reddettik. güzel komposizyonları bulmakta zorlanacaksınız. bu tür şeylere izin vermedik."
    sadece bu açıklama bile filmin farklılığına somut bir kanıt niteliğinde.

    film saul'un yüzünün perdede netleşmesi ile başlıyor ve filmin devamında da olayların akışına saul'un yüzü aracılığı ile tanık oluyoruz, tıpkı filmdeki gerçekliğe birebir tanık oluyormuş, filmdeki gerçekliği yaşıyormuş gibi. 2. dünya savaşı’nda soykırımın simgesi haline gelen auschwitz’de geçen film saul'un oğlunun bedenini yakılmaktan kurtarıp dini geleneklere uygun olarak gömülmesi adına verdiği uğraş üzerine temellendirilmiş olup kameranın görüş açısı dışında kalan olaylar izleyicinin hayal gücüne bırakılmış. film bitip salondaki ışıklar açıldığı zaman baş ağrınız ve düşüncelerinizle baş başa kalmanız yüksek bir ihtimal.