• youreads puanı (9.00)


  1. gecenin bir vakti birden çalmaya başlamasıyla yüzümde bir tebessüm, şakaklarımda hafif bir sızı, midemde kötü hissettirmeyen bir bulantı yaratan naif şarkı.

    beni bu şarkıyla tanıştıran bir adam tanımıştım. yazmaya devam edebilmem için uygun kelimeleri bulmak konusunda beni sıkıntıya sokacak kadar ilginç bir adamdı -elbette bu ilginçliğin bizzat ondan ziyade, içinde bulunduğumuz koşullardan geliyor olduğunu anlamam biraz zaman alacaktı ama o anda bu hiç önemli değildi- yanımdaki boşluğa oturdu, bana bu şarkının ismini verdi ve hemen o anda dinlememiz gerektiğini söyledi. şarkıya yönelik iştahı beni de meraklandırmıştı. tam başlatacakken beni durdurdu. ne olduğunu sorduğumda, bu şarkıyı hatırlamamı istediğini söyledi.

    şarkıyı başlatmamla eş zamanlı olarak zihnimdeki arşivi detaylıca kurcaladım. kaşlarımı hafifçe çatıp bakışlarımı etrafımda gezdirdim, hatırlayamadım. gözlerimi kapatıp içime dönüp baktım, hatırlayamadım. şarkı çok güzeldi, daha ilk saniyesinden itibaren göğüsten vuruyordu ve nefessiz bırakıyordu. böyle bir etki yaratabilecek bir şarkıyı unutmam imkansızdı. hayal kırıklığına uğratacağımı bilmenin verdiği üzüntüyle başımı iki yana salladım ve hatırlayamadığımı söyledim. gülümsedi. "geçmişten bir yerlerden değil; şimdiden itibaren hatırla demek istemiştim" dedi. birkaç saniye sonra, kendimi bu şarkıyı ve o anı asla unutmayacağıma dair söz verirken bulmuştum.

    sonrasında, bahsettiğim ilginçlik yerini çok insani sıradanlıklara bırakmaya ve matlaşmaya; uzlaşma ihtimali ise dostluğumuzu bitirmek üzere sıfıra doğru süratle düşmeye başladı. sonunda birbirimizin hayatından çıktığımızda hüzünlü bir rahatlama yaşayacağım kadar. bir zaman sonra hüzün de gitti ve geriye, başta save me olmak üzere onlarca şarkı kaldı. ve sanırım, verdiğim söze hala sadığım. çünkü esasında ona değil, şarkıya vermişim bu sözü. bu gece anladım.

    "inside looking in
    complete in yourself
    throw me a lifeline
    save me"