• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.33)
Yazar victor hugo
sefiller - victor hugo
fransız edebiyatının "baba"sı victor hugo'nun yazdığı… dünya edebiyatının en büyük başyapıtlarından biri olan sefiller, tam metin ve birsel uzma'nın yepyeni çevirisiyle olması gereken yerde… "oğlak klasikleri" arasında.

insanlar hayaller uğruna feda eder kendini ve feda edenler aslında insanlığın kesin olarak katıldığı hayaller için feda etmiştir kendilerini. ayaklanmacı ayaklanmayı şiirselleştirir, yüceltir. yapılacak şey konusunda sarhoşluğa kapılınca trajik şeylerin içine atar insanlar kendini. kimbilir? başarırlar belki de. sayıları azdır. karşılarında koskoca bir ordu vardır. fakat onlar hakkı, doğa kanununu, herkesin kendi egemenliğine sahip olduğunu, daha azının mümkün olmadığını, adaleti, gerçekliği ve gerekirse üç yüz ispartalı gibi ölmeyi savunurlar. don quijote'yi değil leondras'ı düşünürler. bildikleri yolda ilerlerler ve bir kez öfkeye kapıldı mı, bir daha geri adım atmaz, başları önde, görülmemiş bir zafer hayaliyle, devrimin tamamlanmasına, ilerlemenin özgürleşmesine, insan türünün yüceltilmesine, evrensel kurtuluşa ve en kötü halde thermopylai'ye umutla ilerlerler. ilerleme adına bu silaha sarılmalar sıklıkla başarısızlıkla sonuçlanır.
(tanıtım bülteninden)


  1. zamanında hakkında hain kunduz daha da fazlaca yazdığı victor hugo eseri.
  2. fransızlar sefiller üzerinde o kadar çok inceleme vs yapmışlar ki, sefillerin hatalarını anlatan kitaplar bir kütüphaneyi dolduracak kadar çokmuş, diyorlar. bilmem gerçek bilmem yalan...
    tanpınar ; sefiller ile ilgili şöyle der:
    dünya üzerinde elden hiç düşmeden okuman bir eser varsa o da sefillerdir der.
    yani dünyanın bir yerinde biri elinden sefiller kitabını bırakırken başka bir yerde birileri bu kitabı okumak için eline almaktadır.
    bu kitap hakkı'nda bu kadar az bilgi girişi olması çık üzücü.
    sefiller bir baş yapıttır. romantizm ekolünün doğal bulunmayan bir çok yönü romanda asla göze batmaz.
    ekmek çaldığı için kürek mahkumiyetine çarptırılmış janvaljan bir papaz'ın sayesinde muhteşem bir dönüş yapar. ölü soyucu tenardiye ailesi gibi binlercesini barındıran dönem fransa'sında dürüst bir hayat yaşayan baş kahraman polisin takibinden kurtulamaz.
    günümüzdeki yaşadıklarımızın bir aynası olan sefilleri ülkem insanı okumak ve anlamak için uğraş vermelidir.
    sefiller değiştirip dönüştüren bir eserdir ve genç nesillere mutlaka okutulmalıdır.
  3. roman anlayışına bir ovallik/güzellik katan mükemmel bir yapıttır.
    kalp atışlarınızı etkileyen, yıllar geçse de unutulmayan bir roman.
    geçenlerde 2005 üstü doğan kuzenlerimin ''renji abi bize bi masal anlatır mısın?'' dediklerinde tam ''bilemedim ki şimdi'' diyecekken aklıma gelen eser.
    ayrıntıları hatırladıkça başından sonuna karmakarışık nakış attıran, ama her nakışta daha önce yaşamadığım çocuksu bir heyecanı da bu roman gibi unutamam.
    özetle; okumalısın arkadaş, şehirden kaçıp köyünde kaideye değer işler yapmaktır bu eser.
  4. devrimin insan psikolojisi üzerindeki olumsuz etkilerini ön plana çıkarmak isterken farkında olmadan yere göğe sığdıramayan bir klasik. enfes
  5. ''en sevdiğin kitap nedir ?'' diye sorsalar , düşünmeden ''sefiller'' cevabını veririm . hayatıma şekil veren nadir eserlerden biridir . sizi döneme götürür , fransayı hissedersiniz , paris'in pisliğini içinizde hissedersiniz , insanları , mutluluğu , adaletsizliği , sefaleti hissettirir . victor hugo'nun iddiasız en güzel eseridir ve dünya'nın en iyi romanları arasındadır gözümde . insanı düşünmeye sevk eden birçok anlamlı cümleler içermektedir . kah ağlatan , kah güldüren bir kitaptır . insanlık kırıntısı taşıyan her bireyin okuması gereken bir şaheserdir .

    !---- spoiler ----!

    hayatta öyle musibetler vardır ki , zayıfları alçaltır;güçlüleri yükseltir . mahrumiyet bir harp meydanıdır ; o meydanın kendine has kahramanları vardır...onlar gözlerden ırak olsalarda allah'a pek yakındır .

    !---- spoiler ----!
  6. 5 cilt iş bankasından 35 liraya aldım metroda okudum pek güzel oldu. bir gün metroda okurken 2 fransız oğlan bindi veznecilerden. taksime gelen kadara 2 kıza eğlenecek yer sordular, hafiften yazıldılar filan. bir ara oğlanlardan biri okuduğum kitabı farkedip diğerine fransız aksanıyla victor hugo dedi, yazarın ismini bir kaç kere tekrarladı bana doğru, sonra mösyö diye seslendi, ben hiç oralı olmadım, okumaya devam ettim. iyi etmiş miyim?
    mutlu
  7. girişinde piskoposun hayatıyla ilgili ayrıntılardan sıkılıp da kitabı bırakanların daha sonra okumadıkları için pişman olacakları victor hugo eseri. iki kere mi okudum üç kere mi bilmiyorum. hala da zaman zaman rastgele açar okurum. bunlar da kitaptan alıntılarım.
    --! spoiler !--

    • " ölümün ne güçlü bir sırtı var! ne kadar rahatlıkla ona muhteşem bir unvanlar yükü taşıtıyorlar,mezarı bile övünmek için bir düşünce gösteriyorlar."
    • "hiçbir şeyi çabucak,bunu meydana getiren durumları,olayları,hesaba katmadan mahkum etmemek gerekir.'suçun geçtiği yolları görelim bir kere'"
    • "kadınların,çocukların,hizmetçilerin,zayıfların,yoksulların,cahillerin günahları,aslında kocaların,babaların,efendilerin,güçlülerin,zenginlerin aydınların günahıdır."
    • "toplum eğitimi parasız vermediği için suçludur;
    yarattığı geceden sorumludur.bir ruh gölgelerle doludur,böylece orada günah işlenir.suçlu günahı işleyen değil gölgeyi yaratandır."
    • "ölüm ancak allah'a aittir.ne hakla insanlar bu bilinmez şeye dokunabiliyorlar?"
    • "mihrapların en güzeli ,teselli bulup,tanrı'ya dua eden bir zavallının ruhudur."
    • "ey ki sen varsın!din adamı sana ulu tanrı diyor,tevrat yorumcuları yaradan diyor,efeslilere gelen yazı özgürlük diyor,jean işık diye adlandırıyor,krallar yüce varlık diyor,israiloğulları koruyucu diyor,kainat tanrı diyor,insan allah diyor;ama hz. süleyman mağfiret diyor;işte adlarının en güzeli!"
    • "evinizde barınmak isteyen kimseye adını sormayın.hele adı kendisini rahatsız eden kimsenin sığınağa ihtiyacı vardır."
    • "nisi dominus costodiert domum,in vanum vigilant qui custodiunt eam:bir evi tanrı korumazsa, onu koruyanlar boş yere uykusuz kalırlar(latince)"
    • "sonsuzluğu inkar dosdoğru hiçbir şeye inanmamaya götürür.her şey sonunda bir ruh kavramına dayanır.hiç bir şeye inanmayanla tartışılamaz.çünkü böyle biri karşısındakinin varlığından şüphe eder,kendi varlığından da pek emin değildir.onun görüş noktasından,kendisi de kendisi için ancak 'düşüncesinin bir kavramı' olabilir.yalnız ,bütün inkar ettiklerini,bir tek 'düşünce' kelimesini söylemekle toptan kabul ettiğinin farkında değildir.kısacası,her şeyi bir tek kelimeye:'hayır'a bağlayan bir felsefeyle düşünceye hiçbir yol açık değildir.hayır'a, bir tek karşılık vardır:evet.hiç bir şeye inanmamanın alanı dardır.gerçekte 'hiçlik' diye bir şey yoktur.sıfır yoktur.her şey bir şeydir.hiçbir şey hiç değildir.
    • insan ekmekten çok bir şey kabul etmekle yaşar."
    • "hiçbir şeye inanmayanın vay haline!"
    • "...mezarın daima hatırlanması yaşayanlar için uygun düşer."
    • "insanları görmemek onlarda her türlü mükemmeliyetin bulunduğunu tahmin etmeye yeter."
    • "yüksek sesle okumak okuduğuna kendini inandırmaktır."
    • "bir salonda her yeriniz çamurlu olabilir ama ,ayakkabıların ayna gibi parlaması gerek. oralarda sizi itibarla karşılamak için lekesiz bir tek şey isterler:vicdan mı ? hayır.çizmeler."
    • "her gün yanlarından ,rahat rahat,korkmadan ,hiçbir şeyden şüphelenmeden geçilir;hatta öyle bir an gelir ki böyle bir şeyin varlığı bile unutulur.insan gider,gelir,hayal eder,konuşur,güler.birden bire bakar ki yakalanmış.bitti.çark sizi tutar;bakış sizi yakalamıştır.nerenizden,nasıl olursa olsun sizi yakalamıştır...sürüklenen düşüncenizin herhangi bir yerinden ya da kapıldığınız bir dalgınlıktan.mahvoldunuz.ona bütünüyle kapılacaksınız.esrarlı güçler zinciri sizi kıskıvrak bağlar.boş yere çırpınırsınız.artık hiçbir insan yardımı sizi kurtaramaz.bir çark düzeninden bir başkasına,acıdan acıya,işkenceden işkenceye düşeceksiniz...siz de aklınız,servetiniz,geleceğiniz,ruhunuz da ;kötü insanın,ya da asil bir kalbin esiri olduğunuza göre ,bu korkunç makineden ya utançla çirkinleşmiş,ya da ihtirasla güzelleşmiş olarak çıkarsınız."
    • "düşünce zekanın çalışmasıdır,hayal zevkin işidir. hayali düşüncenin yerine koymak zehiri besinle karıştırmak demektir."
    • "hiçbir şey küçük değildir."
    • "alemlerin yaratılmasına kum tanelerinin düşmelerinin yol açmadığını nereden biliyoruz?sonsuz büyükle sonsuz küçüğün karşılıklı gelgitini,kişinin uçurumlarındaki nedenlerin yankılarını,yaradılışın çığlarını kim biliyor ki?bir peynir kurdunun önemi vardır;küçük büyüktür,büyük küçüktür.karşılıklı ihtiyaç içinde her şey dengelidir;akıl için korkunç keşif.yaratıklarla eşya arasında mucize ilişkileri vardır;bu tükenmez birlikte,güneşten gülbitine kadar ,kimse kimseyi hor göremez;birbirlerine ihtiyaçları vardır."
    • "bir genç kızın ruhuna biçim vermek için dünyanın bütün rahibeleri bir tek ananın yerini tutamaz."
    • "cosette güzel olduğunu bildiğinden beri bunu bilmemenin verdiği zarafeti kaybetti;ince bir zarafettir bu,çünkü sadelikle süslenen güzellik anlatılamaz bir şeydir;hiçbir şey,bir cennetin anahtarını farkında olmadan elinde tutarak yürüyen göz kamaştırıcı bir safiyet kadar fevkalade olamaz.ama masum zarafetinden kaybettiğini düşünceli,ağırbaşlı cazibesiyle kazandı."
    • "...kış daima ,kederlerimizden bir şeyler alıp götürür."
    • "kim olursak olalım,hepimizin soluk almasını sağlayan varlıklar vardır.onlardan yoksun olunca,havasız kalırız,boğuluruz.o zaman insan ölür.aşk yokluğundan ölmek,korkunç bir şeydir bu.ruhun havasızlıktan boğulması!"
    • "önünüzden geçen kadının yürürken ışık saçtığı gün mahvoldunuz,aşıksınız demektir.artık yapacak tek bir şeyiniz vardır,onu öylesine düşünün ki o da sizi düşünmeye zorlansın."
    • "birbirinden ayrı düşen aşıklar özlemi,aslında gerçek yönleri bulunan binbir hayali şeyle oyalarlar.birbirlerini görmelerine engel olurlar,birbirlerine mektup yazamazlar;haberleşmek için bir yığın esrarlı çareler bulurlar.birbirlerine kuşların cıvıltısını ,çiçeklerin güzel kokusunu ,çocukların gülüşünü,güneşin ışığını,rüzgarın iç çekişlerini ,yıldızların pırıltılarını,bütün evreni yollarlar.niçin olmasın?tanrı'nın bütün eserleri aşka hizmet etmek için yaradılmıştır.aşk bütün tabiatı buyruklarıyla dolduracak kadar güçlüdür.
    ey bahar,sen ona yazdığım bir mektupsun."
    • "ruhunun adresini bilememek ne acı bir şey !"
    • "aşkın çocuklukları vardır,öteki ihtirasların küçüklükleri vardır.yazıklar olsun insanı küçülten ihtiraslara!var olsun onu çocuklaştıran ihtiraslar!"
    • "çok garip bir şey bu,biliyor musunuz?karanlık gece içindeyim.giderken gökyüzünü alıp götüren biri var."
    • "sevdiğiniz için acı çeken sizler,daha çok seviniz.aşktan ölmek ondan hayat bulmaktır."
    • "sevilmek ne yüce şey!ondan daha da yüce olan sevmektir!ihtiras duya duya kalp kahramanlaşır.o artık ancak saf olan şeylerden meydana gelmiştir; o artık yalnız yüksek ,büyük olan şeylere dayanır.bir buzulda bir devedikeni yetişemeyeceği gibi orada da yakışık almayan ,uygun olmayan bir düşünce filizlenemez.adi ihtirasların,heyecanların erişemeyeceği,bu dünyanın bulutlarının,gölgelerinin çılgınlıkların,yalanların,kinlerin,boş gururların,sefaletlerin üstüne ulaşan yüksek,sakin ruh gökyüzünün maviliklerinde yaşar,dağların doruğu depremleri duymadığı gibi,böyle bir ruh da hayatın derin, gizli sarsıntılarını duymaz."
    • "bir çocuğun sefaleti bir anneyi ilgilendirir,bir delikanlının sefaleti bir genç kızı ilgilendirir,yaşlı bir adamın sefaleti kimseyi ilgilendirmez."
    • "-sen piçsin,piç!
    -o da benim umurumda değil!"
    • "eski elbiseler eski dostlar gibidir."
    • "büyük tehlikenin güzel olan yanı şudur ki yabancıların kardeşliğini ortaya çıkarır."
    • "meşalelerin ışığı korkakların zekasına benzer;titrediği için iyi aydınlatamaz."
    • ",,,,kalbimiz öyle heyecanlıdır,insan hayatı öyle bir bilmecedir ki siyasi bir cinayette bile,kurtarıcı bir cinayette bile ,-öyle bir cinayet varsa-bir insanı vurmuş olmanın vicdan azabı insanlığa hizmet etmenin sevincinden fazladır."
    • "yoksul küçükler genel parklara giremezler;oysa, düşünmek gerekirdi ki,çocuk olarak onların da çiçeklerde hakkı vardır."
    • "insan pastasını yemek istemeyebilir ama,bu onu başkasına vermek için bir sebep değildir."
    • "bol bir ışık büyük bir sevincin zorunlu süsüdür.sisi, karanlığı mutlular asla kabul etmezler.
    • "-mutlu olduğum için mi darıldınız bana?
    çoğu zaman saflık farkında olmadan çok derin,çok etkileyici olur.cosette için pek sade olan soru jean valjean için çok derindi.cosette tırmalamak istemişti;parçalıyordu."
    • "mutlu olmak korkunç bir şeydir! nasıl da onunla yetinilir!nasıl da onun yeter olduğu sanılır!nasıl da hayatın yalancı amacı olan mutluluğu elde edince gerçek amaç olan ödev unutuluverir!"
    • "işler hoşa gitmiyor diye tanrı'ya karşı haksızlık etmek gerekmez."
    • "ölmek bir şey değil;yaşamamak korkunç bir şeydir."
    -love at les miserables-
    • "...kızın kendisine baktığını tahmin ediyordu; bu da onu sendeletiyordu,ayakları dolanıyordu..."
    • "...deli gibi yürümeye başladı..."
    • "...çılgınlar gibi eğlendi..."
    • "...işçi kızın paça bağına bakmamakta inat etti.courfeyrac :'bu kadını seve seve koleksiyonuma katabilirim' dediği zaman onu adeta iğrendirdi."
    ( birini sevmeye başladığımız zaman biz de böyle olmaz mıyız? 'başkasını gözü görmemek's.e)
    • "ağzı birine karşılık verirken gözler başkasıyla konuşur."
    • "ateş hastayı,aşk da aşığı besler."
    • "...arıyordu..."
    • "...bulamıyordu..."
    • "çalışma onu bıktırıyordu,gezinti yoruyordu,yalnızlık canını sıkıyordu;eskiden şekillerle,aydınlıklarla,seslerle ,öğütlerle,umutlarla,ufuklarla öğrenimlerle dolu olan geniş tabiat şimdi önünde bomboştu.ona ,herşey kaybolmuş gibi geliyordu.hep düşünüyordu,çünkü elinden başka şey gelmiyordu;yalnız ,artık düşüncelerinden de hoşlanmıyordu.onların,durmadan, alçak sesle kendisine yaptıkları bütün tekliflere o içinden :"neye yarar ki?" diye karşılık veriyordu."

    • "kendi kendini azarlıyordu...'sadece onu görmekle bile ne kadar mutluydum!bana bakıyordu, bu bile muazzam bir şey değil miydi?beni sever görünüyordu.bu yetmez miydi? neyi elde etmek istiyordum?bundan sonra hiçbir şey kalmadı.saçmalık ettim.benim kabahatim..."

    • "sevmiş olan kimse bu bir harflik,tek hecelik kelimedeki parıltılı anlamı bilir:o..."
    • "sevdiğimiz kişinin babası bizim için hiçbir zaman yabancı değildir."
    • "şimdi iki insanın bakıştıkları için birbirlerini sevdiklerini söylemeye insan pek cesaret edemiyor."
    • "cosette'in duyduğu ilk şey belirsiz,sonsuz bir hüzündü.ona öyle geldi ki bugünden ertesi güne ruhu kararmıştı.artık kendi ruhunu tanımaz oldu.genç kızların soğukluktan ,neşeden meydana gelen ruh beyazlığı kara benzer.bunun güneşi de aşktır;aşkı görünce erir."
    • "aşkın en şahane belirtisi bazen çekilmez bir hal alan acımadır."
    • "aşkın bir yerlere götürmesini istemek insanların garip bir iddiasıdır."
    • "korkusuzca ölmek cüreti insanları daima duygulandırır."
    • "uyuyor.kader ona ne cilveler etti!
    yaşıyordu.melekten yoksun ,sönüp gitti.
    pek sade geçti olay,bir gül solar gibi,
    akşam olunca ufukta gün solar gibi..."

    birkaç tane paylaşacaktım ama kendimi tutamadım. hepsi çok güzel çünkü.

    --! spoiler !--
  8. 1400 küsür sayfadan oluşan bir eserdir.kısaltılmış versiyonlarından uzak durulmasını tavsiye ederim..waterloo savaşını çok iyi anlatır.içeriği çok zengindir.çarpıcı bir eserdir.
  9. fantine ile olan ilişkisini, kızını sahiplenip gözetmesi asıl düşünülmesi gereken yerlenderdendir. zira papazın gümüşlerini çalarak yarattığı hayal kırıklığı ile ters bir denklem kurmaya çalışırsak bu sonsuz sadakat belki daha net anlaşılabilir.
  10. belki de okuduğum ilk klasik olduğu için okumayanı adam yerine koyamadığım kitaptır.
    nickimi de bu kitaptan aldığımı ayrıca belirtmek isterim.