• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (4.30)
seher - selahattin demirtaş
"seher’deki hikâyeler, heveskâr işi değil insana ve yaşama duyulan derin sevginin ince bir mizahla harmanladığı has yazar işi metinler. karşımızda, tutsaklık günlerinde vakit doldurmak için yazan biri değil, bugüne kadar ortaya çıkmamış, okura ulaşmamış bir edebiyatçı var.

demirtaş’ın hikâyelerini okuyunca, keşke halkına, ülkesine, dünyaya karşı duyduğu sorumluluk ağır basmasaydı da yazar olsaydı diye hayıflandım. sonra, edebiyat-sanat damarımın bencilliğinden utandım: o zaman, edebiyat bir yazar kazanacak ama türkiye demirtaş kalibresinde bir siyasetçiden, geleceğin önemli bir liderinden, barış ve özgürlük umudundan yoksun kalacaktı." oya baydar

"siyaset ve sanat disiplinleri birbirine benzemez. siyaset; doğru zamanda siyasi açıdan doğru olanı söylemek ve gerçek düşünceleri saklamak ilkesine sahipken, sanatçı deyim yerindeyse yüreğini kazıyarak en gizli duygularını, en büyük kitleyle paylaşmaya koşullanmıştır. bu açıdan selahattin demirtaş’ın değerli öykülerini özel bir yere koymamız gerekir diye düşünüyorum. acılar karşısında duyarlı bir yüreğin çığlığını yansıtan bu öyküler, siyasetten çok daha derin bir insani damara dokunuyor.

kitabın özenli ve akıcı bir türkçeyle yazılmış olması, hem estetik hem de toplumsal açıdan ayrıca övgüye değer. bu ülkedeki herkesi birleştirecek olan ortak payda sanatın büyülü yaratıcılığında gizli. çünkü sanat, vicdanın dilidir. selahattin demirtaş da bu dili konuşuyor." zülfü livaneli


  1. selim temo'nun bir yazısı var seher'e dair bugün gazete duvar'da. oldukça sert bir yazı. muhtemelen muhataplarından yanıt gelecektir. kitaba ve bağlantılı meselelere başka bir gözle bakmam gerektiğini hatırlattığı için paylaşmak istiyorum:

    "Arka kapakta Zülfü Livaneli’nin başöğretmen edalı yazısı var. Selahattin Demirtaş’ı özenli ve akıcı Türkçesi için “ayrıca” övmüş ama kendi Türkçesi kan ağlıyor. Diyor ki Livaneli, “siyaset ve sanat disiplinleri birbirine benzemez.” Nasıl yani, sanat ve siyaset birer disiplin mi? “Sanatçı deyim yerindeyse yüreğini kazıyarak en gizli duygularını en büyük kitleyle paylaşmaya koşullanmıştır” diye devam ediyor. TDK iktidara gelse Livaneli ağırlaştırılmış müebbetle yargılanır! Hemen sonrasında ise “Bu açıdan” diye başlıyor ama çıkarım olarak söylediği şeyin “neden” ile ilgisi yok.

    Asıl fecaat ikinci paragrafın başında. Livaneli şöyle buyuruyor: “Kitabın özenli ve akıcı bir Türkçeyle yazılmış olması, hem estetik hem de toplumsal açıdan ayrıca övgüye değer.” Burada “estetik ilmi”ne dair bir şey yok tabii, “güzel” demek istemiş. Ama bu övgünün iki sıfatlı bir nedeni var: Türkçe. Bu “dil”in bir tercih değil, bir “zorunluluk” olduğunu bilen bir yazar ya akıcı filan demeye utanır ya da bahsetse bile asimilasyonun bir göstergesi olarak anardı. Ancak Livaneli asimilasyonu övüyor, ona coşkuyla selam çakıyor. Bu selam, kıymetlimiz Demirtaş’ın kitabının arka kapağından yansıyor. Gençliğimizin billur yankısı Şivan Perwer’in bizi değil efendiyi seçerek Amed’de çınlamasını hatırlatıyor. Efendiyi bu kadar sevmeseniz."

    yazının tamamı için: 'seher'in dış görünüşü