• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.38)
serenad - zülfü livaneli
her şey, 2001 yılının şubat ayında soğuk bir gün, istanbul üniversitesi'nde halkla ilişkiler görevini yürüten maya duran'ın (36) abd'den gelen alman asıllı profesör maximilian wagner'i (87) karşılamasıyla başlar.

1930'lu yıllarda istanbul üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, maya bir gün onu şile'ye götürür. böylece, katları yavaş yavaş açılan dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmakla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.

serenad, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, ister herkesin bildiği yahudi soykırımı olsun isterse çok az kimsenin bildiği mavi alay, bütün siyasi sorunlarda asıl harcananın, gürültüye gidenin hep insan olduğu gerçeğini de göz önüne seriyor.

okurunu sımsıkı kavrayan serenad'da zülfü livaneli'nin romancılığının en temel niteliklerinden biri yine başrolde: iç içe geçmiş, kaynaşmış kişisel ve toplumsal tarihlerin kusursuz dengesi.


  1. zülfü livaneliyi evet okurum ancak kitaplarına yine de bir önyargıyla başladığım doğrudur. bu kitap da yaklaşık 6 aydır okunacaklar rafımda bir sağa gidiyor bir sola, sonunda elime aldım. ve çok da geç kaldığımı anladım.

    struma'yı anlatıyormuş, bilmiyordum. struma anlatılır da ben nasıl bu kadar zaman elimin altındaki bu kitabı okumam diyerek hayıflandım.

    struma hikayesi hikayeye çok güzel katılmış, içine yedirilmiş; kurgu çok yerli yerinde, strumayla birlikte çok fazla şeyden bahsediliyor tabi; ermeni soykırımı, mavi alay gibi tarihsel olaylara da bir bakış atıyoruz. ama struma etkileyiciliğinden hiçbir şey kaybetmiyor böyle olunca.

    hikayede bazı boşluklar olduğunu düşünüyorum:

    -hafifçe bir spoiler-
    istihbarat mevzusu havada kaldı, ille bi sonu olsun demiyorum ancak biraz daha sürebilirdi bir anda kesilmesi sanki havada kalmış hissi veriyor.
    -bitti-

    kurgusunu bunun dışında çok çok beğendim. sonu az çok tahmin edilebilirdi ama iyi bir romanda sonunun çok da önemli olduğunu sanmıyorum.

    strumaya biraz ilginiz varsa hemen okumalısınız diye düşünüyorum. iyi bir roman okumak istiyorsanız da okuyun derim.

    ek okuma:
    (bkz: karanlıkta bir ninni struma - hakan akdoğan) bir struma öyküsü daha.
    (bkz: struma - halit kakınç) belgesel tadında bir struma kitabı.
  2. kitabın benim için iki ilgi çekici kısmı.. haa öncesinde; bir erkeğin dilinden kadın ruhuna dair izleri böyle dokunaklı hissetmek gerçekten okuyanda güzel bir etki bırakıyor. bunun altını en başta çizmek istedim.

    gelelim o iki kısma:

    ilki, o ince hatlarda yaşanan ilişki. romanın esas iki kahramanının arasında geçenler, geçmişten bugüne çok güzel ele alınmış. çoğu yazar bu konuda başarılı değil bana göre. yani en azından benim şimdiye kadar gözlemlediklerim doğrultusunda. öyle hassas geçişler var ki burada; nerede kaldığınızı karıştırmıyorsunuz ama hızlıca da bir yolculuk yaşıyormuşsunuz gibi.

    diğeri ise, tarihsel önemli bir olayın ele alınması. benim gerçekten çok etkilendiğim bir olay olmakla birlikte; işin içine aşk girince ve karakterlerin çizimleri her biri içerisinde usulünce yapılınca leziz bir tat bıraktı belleğimde.

    aklımda yer eden kitaplardan oldu bu haliyle de.