• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.19)
sineklerin tanrısı - william golding
"sineklerin tanrısı", günümüzde bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşen bir avuç okul çocuğunun, geldikleri dünyanın bütün uygar törelerinden uzaklaşarak, insan yaradılışının temelindeki korkunç bir gerçeği ortaya koymalarını dile getirir. konusu, r. m. ballantyne'ın mercan adası gibi eşsiz bir mercan adasının cenneti andıran ortamında başlayan bu roman, çağdaş toplumlardaki çöküntünün, insan yaradılışındaki köklerini gözönüne sermek amacıyla mercan adası'ndaki duygusal iyimserlikten apayrı bir yönde gelişir. uygar insanın yüreğinde gizlenen karanlığı deşerken "sineklerin tanrısı"; daha çok conrad'ın kısa romanı "karanlığın yüreği"ni andırır. golding'in romanındaki çocuklar da başlangıçta tıpkı kurtz gibi, uygar toplumun baskılarından uzak bir örnek düzen kurmak isterlerken, gitgide hayvanlaşır, korkunç bir kişiliğe bürünürler. bu yönüyle sineklerin tanrısı'nın mercan adası ile öbür ıssız ada serüvenlerinden ayrıldığı en önemli nokta, ıssız ada yaşamının çetin güçlüklerini ya da mutluluğunu anlatmaktan daha çok, bir insanlık durumunu, kişiler arasındaki çatışma aracılığıyla ortaya koymaya çalışmasıdır.


  1. bir ben mi beğenmedim yoksa bir ben mi sonuna kadar sabredemedim bilemiyorum.

    yaklaşık 50-60 sayfa okuyabildim zorla o da. çok sıkıcı geldi. konuşmalar gereksiz geldi çoğu yerde. sonuna kadar dayansam severdim belki. sevemedim. yarım bıraktım.
  2. ben ki nice kapkalın kitapların üstesinden gelmiş ben ki karamazov kardeşleri, suç ve cezayı göz açıp kapatıncaya kadar okumuş ben. bunu bitiremedim. kınamayın beni. özünde iyi kitaptır, tanıdıkça severim belki ama bitiremedim. nedeni de siyaseti sevmemem olabilir.
    biliq
  3. faşizmi, despotluğu, bazı korkuların gereksiz yere sınırladığı bizi insanı daha güzel anlatabilen bir kitap var mı ki?
    bu gün büyük dediğimiz ülkeler sanırım ileri demokrasiye bu kitaplar sayesinde ulaşmış.
    bir yazar bir kitapla köşe taşı ünvanını alabilir mi? işte bütün bunların cevabı bu kitap.
  4. çocuk kitabı sanıp başladığım,ama olayların gidişatıyla kelimenin tam anlamıyla ağzıma sıçan,efsanevi kitaptır.ama kesinlikle çocuk kitabı değildir.
  5. zimbardo yaptığı ünlü deneyiyle bu hikayede yaşananların hiç de olağandışı olmadığını göstermiştir.
  6. ciddi psikanalitik incelemeler bulunduğunu düşündüğüm kitap.

    yeni basımda değişti galiba ama okumayanlar için küçük bir uyarı, önsözü varsa kitabın orayı sonsöz olarak okuyun !!
  7. william golding tarafından 1954 yılında yazılan alegorik eserdir. yazar bu kitabı ikinci dünya savaşında tanık olduğu vahşetten etkilenip yazar. eserinde bizlere çocuk da olsa bir canlının nasıl vahşileşebileceğini anlatır. bu eser bana jack london'ın (bkz: vahşetin çağrısı) adlı eserini anımsatmıştır. iki eserde de başta masum olan çocuklar ve buck adlı köpek zaman içerisinde yaşadıklarının sonucunda olabilecekleri en vahşi hale gelmiştir.
    ayrıca sineklerin tanrısı basıldıktan bir süre sonra çocukları kötü yansıtıyor gerekçesi ile yasaklanmıştır. yasaklanmasından bir kaç yıl sonra küçük bir çocuk kendinden bir kaç yaş büyük başka bir çocuğu sebepsiz yere öldürünce bu eser tekrar gündeme gelmiş ve yasağı kaldırılmıştır.
  8. okuduğum en iyi kitaplardan biriydi. akıcı ve basit bir dille yazılmıştı. savunduğum bazı düşüncelerin(insanın doğasında kötülüğün/vahşiliğin olması, çocukların melek olmaması) somut halini bu kitapta bulmamdan ötürü sevdim belki de. kesinlikle herkesin okuması gereken bir kitap. kitabı okurken çocukların savaş dönemi çocukları olduklarını da göz önüne almakta fayda olacaktır.
  9. insanı sanki bir 1984 okuyormuş hissine sürükleyen ve dehşet içinde bırakan, bunu yapmasında özellikle de kahramanların çocuk olmasının etkisi olduğunu düşündüğüm, gerçekten de alegorik bir eser. kimsenin değinmemesine şaşırdığım konu ise, adaya düşen tüm çocukların "erkek" olması. yazarın romanda neden hiç kız çocuğuna yer vermemesi konusu oldukça ilginç bir konu ve keyifli olabilecek tartışmalara açık aslında.
  10. kitabın sonsöz kısmı gerçekten olağanüstüydü. okuduklarımın hepsini tek seferde oturtmayı başardı. kitapta en ilginç olay ise gerçeği öğrenen simon'ın trajik biçimde kendini ifade edemeden ölmesiydi. bu kitabı en başında basmaya karşı çıkan yayınevlerini anlıyo olabilirim çünkü kitabın gerçekten karanlık olduğunu düşünüyorum. karanlığının ise, çocuk kavramını silip çocuk bünyelerine hayatta kalmaya çalışan insan kavramını yerleştirmesinden kaynaklandığını düşündüm. okurken gerildim gerçekten.
    sezar