1. yunan mitolojisinin ana karakterlerinden olup lanetlenmiş ilk insan olduğuna inanılmaktadır. bu yüzden sonsuza kadar koca bir kayayı olimpos dağı'nın tepesine taşımak cezasına çarptırılan sisifos, tam tepeye ulaştığında kaya elinden kaçmakta ve tekrardan başlamak zorunda kalmaktadır.

    hikaye, edebiyatta albert camus'un yazdığı "sisifos söyleni" ile pekiştirilmiştir.
  2. they see me rollin they hatin... facebook'ta sisifos hakkında şöyle bir paylaşıma denk geldim. seslendirme çok başarılı. izlerken nefes nefese kalıyorsunuz.
  3. tanrılar tarafından, koca bir kayayı bir dağın en tepesine çıkarmakla lanetlenen bir kral. taş dağın en üst noktasına gelmeden hemen önce kendi ağırlığı yüzünden başladığı yere kadar yeniden yuvarlanırmış. bu yüzden sisifos hiçbir zaman amacına ulaşamamış ve sonsuza kadar bitmeyeceğini bildiği bir işi yapmak zorunda kalmış... bu bağlamda sisifos'un asıl cezası, kayayı dağın tepesine çıkarmak değil, emeğinin ziyanına tanıklık etmek olmuş. çabaların daima başarısız olması... başarısız olacağını bile bile bir işi yapmak zorunda olmak...

    dostoyevski'nin ölüler evinden anılar kitabında şöyle der:

    !---- spoiler ----!

    kürek mahkumiyeti sırasında, mahkumlara bilerek işe yaramaz ama onları yoracak işler verilir. bu işler bazen toprakta bir çukur kazıp geri kapamak, bazen bir dereden diğerine su taşımak gibi şeyler bile olurdu. çünkü kürek mahkumunun asıl cezasını bedeni değil ruhu çekmelidir. kimi zaman bizlere "gerçek işler" verilir ve hendekler kazmamız, duvar örmemiz veya tuğla pişirmemiz istenirdi. görünen o ki, mahkumlar bu tür işleri yaparken bir şeyleri başarıyor olmak duygusu sayesinde mutlu olabiliyorlardı. en tembel mahkum bile işine sıkı sıkı sarılıp boş zamanında işinde ustalaşmak için düşünüp çaba harcayabiliyordu. bu yüzdendir sanırım bu tip işler bize nadiren yaptırılırdı.

    !---- spoiler ----!

    sisifos'un cezasını modern insanın yaşayışına çok benzetiyorum. herkes doğuyor, iyi bir okul kazanmak için çocukluğunu, gençliğini çalışarak geçiriyor. sonrasında o çok çalışıp girdiği okulda daha da çok çalışıyor. mezun olduktan sonra belki yüksek lisans yapıyor, belki de bir işe giriyor. işe girdikten sonra pozisyonunda yükselmeye çalışıyor... herkes bir şeylerde yükselmeye çalışıyor. uğraşmayanlar ise dışlanıyor. belki çok para kazanmıyorlar, belki kendilerine bir eş bulamıyorlar, belki afaroz ediliyorlar... bir şekilde oluyor.

    kayayı sürekli tepeye götürüp düşüşünü izliyorlar... ta ki hayat bitene kadar. bu sırada hiçbir ilerleme kaydedilmiş sayılmıyor oysaki.

    ve es kaza birinin cezası sona ererse ne yapacağını bilemiyor, en acısı bu sanırım.

    arabaları kovalayan köpekler gibi... yıllarca aralıksız arabaları kovalarlar köpekler, yetişemezler. sonra bir gün bir arabayı yakalarlar ama ne yapacaklarını bilemezler, öylece kalakalırlar ya, öyle. "iyi de benim bunu yakalayamamam gerekiyordu" bakışı atarlar. sanki o arabanın yeniden hareket etmesini ister gibi. oysa yıllardır hedef buydu.

    tabii bu sırada bu sorunların hiçbiriyle uğraşmayanlar da yok değil. herkes sisifos'un lanetiyle gelmeyebiliyor dünyaya...
  4. kısaca; anlamsızlık.