• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (8.67)
Yazar albert camus
sisifos söyleni - albert camus
"gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır: intihar. yaşamın yaşanmaya değip değmediği konusunda bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir."albert camus, ikinci dünya savaşı yıllarında yayımladığı deneme kitabı sisifos söyleni'nde, yaşamın anlamsızlığı, varoluşumuzun saçmalığı gibi intihara yönelen temaları, tarihin ve edebiyatın belirli bazı kişilikleri üzerinden ele alır. tahsin yücel'in dilimize kazandırdığı eser, xx. yüzyıl felsefe tarihinin en önemli yapıtlarından biri olarak kabul edilmiştir. tanrıların, hep yeniden aşağıya yuvarlanacak olan taşı tepeye çıkarmakla cezalandırdıkları sisifos, cezasını bilinçli olarak kabullenmiştir, tekrar yuvarlanacağını bildiği halde taşı bütün gücüyle yukarı taşır. camus saçma kavramını işte bu noktada tanımlar: boşuna olduğunu bildiği halde direnen insan. yaşamın anlamı ancak, dünyanın saçmalığını ve yenilginin daima tekrarlanacağını bile bile kötülüğe direnmek olabilir, insanlığa gerçek boyutlarını ancak bu başkaldırı kazandırabilir. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. camus'un intihar fikrini çepeçevre değerlendirdiği kitaptaki en vurucu cümle kanımca şudur:

    "insan sırf kendini öldürmemek için uydurmuştur tanrıyı. işte bugüne kadar gelen evrensel tarihin özeti."
  2. okurken çok kere düşündüm “uyumsuz” yerine hangi kelime kullanılabilir acaba? (orijinalde absürde/saçma olarak geçiyor fakat saçma olan insan değil, yaşamın kendisi) uyumsuz, bir türlü istediğim anlamı vermedi verenini de bulamadım. bence bu kelimeyi bulmak için sokaklara dökülmek gerek, şehir meydanlarına çadır kurup katılımcılara ekmek arası kavurma dağıtmak gerek. dombra eşliğinde uyumsuzu düşünmek bir çözüme kavuşturmak gerek.

    sisifos bedbahtı kayayı yukarı çıkarır, tepeye gelince kaya tekrar aşağı yuvarlanır. bakar yukarıdan taşın yuvarlandığına sonra tepeden aşağı salınarak iner. tekrar yüklenir yine çıkarır tepeye ve kaya tekrar yuvarlanır. arkasından bakar hala bir ümit vardır iner ve tekrar yüklenir yükünü. tekrar yuvarlanır. sonsuzda bir yerde öyle bir an gelir ki bıkar bu döngüden. kaya yüklenilir, tepeye çıkarılır tepeden aşağı tekrar yuvarlanır. yine arkasından bakar kayanın ama bu sefer farklı bir gözle, çaresizce, gider peşinden yine yüklenir kayayı tepeye çıkarır ama ümitsizce, bilir düşeceğini yine ama başka yapacak bir şeyi var mıdır? her şeyin bilincine vardığında artık o uyumsuzdur, saçmadır. saçma olan tekrar yuvarlanacak kayayı her seferinde yeniden yüklenmektir, saçma olan bunun bir alternatifinin olmamasıdır. intihar bir yaşama biçimi ya da direnme biçimi değildir. alternatif olamadı hiçbir zaman yaşamaya, ama saçmayı yaşamak işte bu uyumsuzun işidir. bu yüzden uyumsuzdur çünkü müslüman değildir.

    insan kendini öldürmemek için tanrı’yı yarattı, derken bahsi geçen saçmayı yaşamak tam da uyumsuzun işidir. bu saçma yaşamın içine fırlatılan uyumsuz için bir kelime bulabilir miyiz? işte bu kitabın çevirisi bu yüzden boktandır.
    abi
  3. !---- spoiler ----!

    yalnızca "çabalamaya değmez" demektir kendini öldürmek. yaşamak, hiçbir zaman kolay değildir kuşkusuz. birçok nedenlerden dolayı yaşamın buyurduklarını yapar dururuz, bu nedenlerin birincisi de alışkanlıktır. isteyerek ölmek, bu alışkanlığın gülünçlüğünün, yaşamak için hiçbir neden bulunmadığının, her gün yinelenen bu çırpınmanın anlamsızlığının, acı çekmenin yararsızlığının içgüdüyle de olsa benimsenmiş olmasını gerektirir.

    !---- spoiler ----!
  4. "geleceğe dayanarak yaşarız. 'yarın', 'ileride', 'iyi bir işim olunca', 'yaşlandıkça anlarsın'. bu tutarsızlıklara hayran kalmak elde değil çünkü ne de olsa ölmek var işin içinde. gene bir gün gelir, insan otuz yaşında olduğunu görür ya da söyler. gençliğini belirtir böylece. ama, aynı anda zamana göre yerini de belirtir. zamanın içinde yerini alır. geçmesi gerektiğini söylediği bir eğrinin belirli bir anındadır. zamanın malıdır, içinin ürpertiyle dolması üzerine, en kötü düşmanı olarak görür onu. yarını istiyordu hep, bütün benliğinin bundan kaçınması gerekirken yarının gelmesini diliyordu. etin bu başkaldırışı, uyumsuz budur işte."

    sözlerinin geçtiği, tahsin yücel çevirisinin ise şahsımı çok zorladığı albert camus eseri.
    d503
  5. okuduğum en ağır kitaplardan biri ama bir o kadar da mantıklı ki söyledikleri sıkılsanız bile devam ediyorsunuz okumaya. intihar üzerine yazıları hep sevmişimdir zaten ve bu kitap o konuyu felsefi bir biçimde ele almış. okumadıysanız mutlaka okuyun derim. size farklı bir bakış açısı kazandıracak.
  6. intihar üzerine yazdığım yüksek lisans tezi için okuma yaparken elime aldığım ilk kitap.

    durkheim'in ampirik çalışmalar üzerinden yaklaştığı intihar isimli kitabını bir tarafa koyalım bunu başka bir yere. camus, olayı tamamen felsefi temel üzerinde tartışmıştır. hoş, intihar gibi bir konuyu tam olarak hangi alanda konuşmanız gerekir bilinmez. bu sebeple, camus'un eseri konu ile ilgisi olanların ilgisini çeker. ancak, modern kent hayatı içerisinde yaşayan insanın intihara sürüklenmesi ve bu kişilerin ruh hali baz alındığında, sisifos söyleni okuyanları tatmin etmeyebilir. belki intihar üzerine bazı ipuçları yakalayabilirsiniz ancak modern bir bireyin iç çatışmalarını arayan okurlar için tavsiye edilecek bir kitap değildir.
  7. çoğunluk insanların neden intihar ettiğini merak ederken bu kitapta bambaşka bir soru sorar camus, insan neden intihar etmez. bu sorunun cevabını daha kitabı açmadan, kitabın adını okuduğunuzda alırsınız. sisifos tanrılar tarafından her gün bir kayayı bir dağın en üstüne taşımakla cezalandırılmıştır. tepeye her ulaştığında kaya başlangıç noktasına geri döner. işte der yaşam böyle bir şeydir, iyi de o zaman neden yaşamak için bu kadar hevesliyiz?
  8. eğer varoluşumuzun bir anlamı olsaydı, o anlamı gerçekleştirebilmek adına bir araç olmaktan öteye gidemeyecektik.