1. tanım olarak genellikle sokakta tek potada oynanan, heyecanı ve kapışması yüksek olan basketbol türü. hikaye kısmına geçecek olursam:

    bugün spor salonuna 1 senelik kaydoldum, sporumu yaptım, efendi efendi duşlara doğru seyirtirken salonun içindeki basketbol salonunda türlü türlü milletten yabancı gençlerin maç yaptığını gördüm, kenardan izliyordum. elemanlardan biri boyum uzun olduğu için takıldı:

    - hey dostum, boyunun uzunluğunun basketboluna bi katkısı var mı ?
    + are you fuckin kiddin lan it ? senin yaşın kadar benim basket oynamışlığım var.
    - ehehe, hadi bi takım kuralım da görelim madem old guy.

    içses : şimdi siktim sizi, bi türk'e gaz vermek ne demekmiş göreceksiniz.

    sonuç: gördüler. kafalarına blokları vuruvuruverdim. gözüm görmez, kulağım duymaz oldu. alttan girdim üstten çıktım, maç bitti dediklerini bile kulaklarımda yankılanan dombıradan dolayı duyamadım.

    nasıl bi gaza geldiysem yolda şiir bile okudum içimden:

    be hey ecnebi
    ne ararsın pota ile aramda
    lebron musun bana hava atarsın ?

    o turnikeyi sakın unutma
    bir türk'e laf uzatma sebepsiz
    sen yine yenilirdin amma
    bloklayanın kimdi bilemezdin şerefsiz!
  2. bir tenekeyi ezip yapılan futbol maçı değildir. bakın top bulduğumuz zamanları geçtim su şişesiyle oynamamızla bile kıyaslamadım
    wtf
  3. salon basketboluna göre daha sert oynanır. sanılanın tersine daha az kurallı ya da kuralsız değildir. fiba'nın sokak basketbolu için koyduğu kurallar 3x3 adı ile şöyledir.yakın zamanda olimpiyatlarda da görürüz. amin.