1. genel olarak depresif ruhlu bir köpek aşığıyım. sokağa çıktığımda beni en mutlu eden canılar bu arkadaşlar. uzaktan uyumalarını yada koşuşturmalarını izleyip kendimce mutlu oluyorum. ne ara kendi türümüz ile bağlantımız bu kadar koptu anlamıyorum. kedileri de çok seviyorum tabi. keşke diğer canlı türlerini de sokakta daha sık görebilsek. ah bu çağın yalnızlığı gerçekten çok derin. tek panzehiri sokak köpeği.
  2. türkiye'deki sokak köpekleriyse mevzu bahis, işkence ve istismara maruz kalmamış olanlarının sayısı hayli az. son günlerde insanı sadece kendi milletinden değil kendi ırkından utandıracak haberler alıyoruz peş peşe.


    mart ayında, aydın'da üç köpek, kimliği belirlenememiș bir cani tarafından tren raylarına bağlanıp ölüme terk edildi. ikisi belediye tarafından kurtarıldı ama birinin kafası gövdesinden ayrıldı o raylarda. bunu yapan yaratık hala sokakta, belki de aynı caniliği yapacağı başka masum sokak hayvanlarının peşine düşüyor.


    geçtiğimiz ay konya'da sapığın teki bir sokak köpeğine tecavüz ettiği ve bağırsaklarını parçaladığı görüntüleri facebook üzerinden canlı olarak yayınladı, ve görüntülerdeki kişinin kendisi olmadığını iddia ederek "hayvana kötü muamele yapmak" suçundan 625 lira para cezasına çarptırılıp serbest bırakıldı, ve şu an elini kolunu sallayarak dolaşıyor aramızda. kimliği belli, bu vicdansız caniye iyi bakın. cezasını o yüce adaletimiz vermiyorsa, halk versin. toplumdan dışlanmalı böyleleri.


    bugün bir başka iç parçalayıcı, mide bulandırıcı ve kırıntılarıyla yetindiğimiz insanlığın artık tamamen yok olmuş olduğunu kanıtlar nitelikte bir işkence haberi çıktı. ilerleyen saatlerde ise, yavru köpeğin ölmesi üzerine salt işkenceyle kalmayıp, bir cinayete dönüştü. sakarya'da olmuş bu defa, caninin biri -olayı öğrendiğimden beri küfrettiğim ve küfrettikçe daha da öfkelendiğim için bu kelimeyi kullanıyorum, yerine en ağır küfrü koysanız bile yetmez aslında- yavrunun dört patisini de kesip kayıplara karışıyor. müdahale ediliyor ama zavallı yavru ameliyatta daha fazla dayanamıyor. henüz sargılanmamıș halinin videosu yayınlanmış, dayanabilirim sanıp açıp izledim az önce, birkaç saniye sonra yere fırlattım telefonu. haberi okuduğumdan beri kendime gelemiyorum. yapanı bulamayan, bulsa bile cezalandırmayacak olan sisteme öfkeleniyorum, küfretmek ve aynı havayı soluduğum bu insan kılıklı hayvanlardan tiksinmek haricinde elimden hiçbir şey gelmediği için kendime öfkeleniyorum.


    yaptıkları/yapacakları işkencelerin, istismarların, cinayetlerin cezasız kalacağını bildikleri için rahat bu caniler. onlara bu rahatlığı veren bu çürümüş adalet sistemini yaratanlar, sürdürenler de yerin dibine batsın. faili şu an karşımda olsa, sonucunu umursamadan saldıracak noktadayım. yavru bir köpeğe işkence edip katleden taraf olarak o hiçbir cezaya çarptırılmazken, beni ona saldırdığım için içeri tıkacaklarını bildiğim halde, hiçbir şekilde umursamadan, yaparım bunu.


    kimseye zararı olmayan, hayata bir köşesinden kendince tutunmaya çalışan bu masum varlıklardan ne istediniz ya? tüm bu katliamları ve işkenceleri yaparken yerinde yeller esen vicdanlarınız birden çöksün boğazınıza, her gün onun altında, ölmek için yalvaracak kadar ezilin demek isterdim ama, vicdan bile parmaklarını sizin o iğrenç boğazlarınıza geçirmeyeceği kadar tiksiniyordur sizden. sadece, çektirdiğiniz acının katlarcasını çekin.
  3. sokak köpekleri dünyanın en masum canlılarındandır.
  4. sokak köpeği diyoruz da yok aslında öyle bir şey. bunların atası yaklaşık on bin yıl kadar önce evcilleştirilen kurtlar. aradan geçen on bin yılda yapay seçilim yoluyla koca kurtu maskaraya çevirdiler. kediden küçük kucak köpekleri var. onların da atası kurt.
    ne demiştik, insan tarafından evcilleştirildi demiştik. sonra ne olduysa yine insan tarafından sokağa atıldıkları için sokak köpekleri var. insan hayvanının vefasızlığı var bu meselenin kökünde.
    kontrolsüzce üreyen, sürüler halinde gezen köpekler ne yazık ki insanlar için tehlike arzediyor. hele de ülkemizde. insanın insana uyguladığı şiddetin bile sınırı olmayan bu yerde sokak hayvanları da nasibini alıyor. şiddet gören hayvan vahşileşiyor, düşmanlaşıyor.
    sokak köpeği meselesi yeni bir sorun da değil. istanbul adaları var ya hani, yaz aylarının gezme yerleri, bunların içinde biri, sivriada ki biz kendisinden hayırsızada olarak bahsederiz; şehirden toplanan sokak köpeklerinin üstüne terkedildikleri bir ada. şehir efsanesi midir bilmiyorum bu hayvanlar açlıktan birbirini yerken feryatları ana karadan duyulurmuş. benim çocukluğumda artık toplayıp adaya terkedilmiyordu köpekler. barınak falan gibi şeylerden de haberimiz yoktu. belediye itlaf ekipleri vardı. popülasyon yükseldikçe dönem dönem bildiğin öldürürlerdi bu hayvanları. striknin diye bir zehir var. küçük dozları tedavi için de kullanılıyor ama yüksek doz gayet acılı bir ölüme yol açıyor. işte o zehir köpek zehiri olarak bilinirdi. biraz okudum hakkında. sindirim sistemine girdikten sonra hızla kana karışıyor, yirmi dakika sonra zehirlenme semptomları olan kasılmalar ve kusma başlıyor. ondan sonrası ölüm. zehiri alan hayvana yoğurt falan yedirerek, kana karışmadan kusmasını sağlayarak kurtarmak mümkün ama anında müdahale gerekiyor. çünkü kana çok hızlı karışıyor.
    sokak köpekleri gelinen noktada yine büyük bir sorun haline geldi. hatta insanlar kamplaştı bu konuda. kimi köpeksiz sokak istiyor. haklı. öteki candır kıyılmaz diyor. o da haklı.
    benim oturduğum semtte sokak köpeği yok denecek kadar az. olanlar da kısırlaştırılmış. kısırlaştırılan hayvana bir atalet geliyor, libido ölünce saldırganlık da bitiyor. önünde iki lokma mama da varsa yerinden kalkmaya eriniyor. ölesiye aç bırakılmadıkları sürece bunlar tehlikesiz. kısırlaştırma en azından saldırganlık konusunda bir dereceye kadar çözüm. hem popülasyon artmıyor, hem de bir canlıyı öldürmemiş oluyorsunuz. ama kısırlaştırılmış bir hayvanın doğal ömrünü tamamlayana kadar bir şekilde karnının doyması lazım. tekrar sokağa saldığınızda aç kalma riski var. hayvan barınakları yetersiz. yetersiz derken hem sayı ve kapasite olarak yetersiz, olanların da imkanları yetersiz. bu barınaklar için personel ve mama gerekiyor. köpek sevmeyenlerin vergileriyle yapılabilecek bir şey değil. gönüllülerin katkıları da yetmiyor.
    hala çözemedik meseleyi.
    avrupa'da amerika'da da hayvan barınakları var. belirli bir süre sahiplendirilmek üzere bakılıyor bunlara, o süre dolduğunda da öldürüyorlar. uyutmak değil yapılan. öldürmek. uyutma sözcüğünü kullanarak olayı hafifletmemek lazım. bu da hiç içime sinmiyor.
    hadi diyelim ki bütün köpekleri kısırlaştırdık, hepsini topladık, barınaklara koyduk, bakamadıklarımızı öldürdük. bitti mi bu iş.
    yine bitmedi. pet shoplardan yavru olarak aldığı köpeğe bakmaktan sıkılınca sokağa salan insanlar mevzusu var bir de başımızda. onları ne yapacağız. insanımıza dahi sahip çıkamıyoruz. satın alınan köpeklerin takibini nasıl yapacağız.
    nihai bir çözüm gibi görünmemekle birlikte kısırlaştırma, sağlıklı barınaklar ve evlere alınan köpeklerin sokağa atılmasını engelleyecek bir ceza sistemi kurarak bir dereceye kadar sorun azaltılabilir. tamamen bitmesi yakın gelecekte imkansıza yakın.
  5. türk insanı olarak en büyük sıkıntılarımızdan biri, hayvanları birer can olarak görmememiz. sokak hayvanları popülasyonuna en büyük katkıyı inşaatlar sağlıyor. ülke koca bir şantiye zaten. büyük şehirler özellikle. her yerde bir inşaat. o inşaatı kim koruyacak? adam tutacak halleri yok ya. bilmem kim emmi'nin köyden tanıdığı var, o bir köpek getirir.

    tabii o köpek koruyuculuğu nereden bilsin? öyle bir eğitim almamış ki garibim. eğitim de vermiyorlar. köpeği türlü işkencelerle saldırgan hale getiriyorlar. buraya yazmayacağım yöntemleri. neyse inşaat bitiyor, köpeği alıp, salıyorlar şehrin dışında bir yere, bir ormana, ıssız bir yere. aynı şey yazlık inşaatlarda geçerli. adam yeni iş çıkana kadar köyüne dönüyor, yanında agresif köpeği mi götürecek? at gitsin. bir sonraki inşaatta yeni bir köpek.

    agresif saldırgan köpekler çete olunca iyice zıvanadan çıkıyorlar tabii. iki taraf da haklı. hiçbir şey diyemiyorum. üzülüyorum sadece. birbirimize saygımız yok, hayvanlara mı olsun? insanoğlu nefret edilesi bir tür.
  6. bugün doğal yaşama da büyük zararları olan hayvanlardır.
    kabul etsek te etmesek te, hem kediler, hem köpekler sadece insanlar için değil; tüm doğal hayatı tehdit eder pozisyondadırlar.
    bugün istanbul da aşağı yukarı 1 milyon köpek olduğunu söylüyorlar. 1 milyonda kedi olsa 2 milyon sokak hayvanı eder bu. özellikle kediler, günde bir kertenkele, bir kuş yakalasa verdikleri zararı daha iyi anlayabiliriz.
    tabi ki bu hayvanlar canavarlaştırmak istemiyorum. evimizin altında bir sokak köpeğimiz var. sokağın tüm insanları tarafından imece usulü besleniyor.
    kısırlaştırılmış hayvanlar, saldırganlıklarını kaybediyor. ancak bizim sokağın köpeğinin bir iki vukuatı oldu.
    bugün hatay'ın samandağ ilçesinde bir adam köpek çetelerinin motosikleti kovalaması sonucu kaza yaptı ve öldü. uzun zamandır yoğun bakımdaydı.
    velhasılı arkadaşlar, kesinlikle kontrol altına alınması gerekiyor. hem insanlar için, hem doğal yaşam için.
    konuyla ilgili, birpdf hazırlamışlar. https://webcache.googleusercontent.com/search?q=cache:YTMRgPkFUu0J:https://ekosam.metu.edu.tr/tr/system/files/sahipsiz_kopekler_ve_vahsi_doga_0.pdf+&cd=9&hl=tr&ct=clnk&gl=tr

    https://ichef.bbci.co.uk/news/624/cpsprodpb/4256/production/_105628961_e15b36c6-2f36-40b9-a454-6e3ed0c57850.jpg.webp
    https://ichef.bbci.co.uk/news/624/cpsprodpb/6966/production/_105628962_b62a7964-00bb-41e7-893b-96e3d31cc5dc.jpg.webp