• okudum
    • okuyorum
    • okumak istiyorum
  • youreads puanı (9.33)
sonsuzluğa nokta - hasan ali toptaş
metinlerini varoluş ve yokoluş üzerine kurarak varoluşçuluğu taşraya taşımasıyla özgünlük kazanan, sade dilinden yükselen müzikle giderek hayatı yazıya, yazıyı ise büyülü bir hayata benzeten bir yazar... yazma serüvenini “hayatı kelime kelime genişletmek” olarak adlandıran hasan ali toptaş, metinlerini birer senfoniye de dönüştürerek, dışarıyla içerinin, görünenle iç dünyanın, gerçeklikle rüyaların, somutla soyutun çarpışmasından doğan tekinsiz bir atmosfere çağırıyor okurunu.tam bir yazı ustalığıyla, türkçenin imkânlarını sonuna kadar zorlayarak, edebiyatın büyülü dünyasına kapılar açarak...“insan, ne denli çaba gösterirse göstersin ve kaçınılmazlığına ne denli inanırsa inansın, ayrılığa hiçbir zaman hazırlanamıyor çünkü. hazırım, dediği anda bile içinde ele geçiremediği bir nokta kalıyor sürekli; ayrılığa alıştıramayacağı, sızlanışlarını durduramayacağı bir nokta kalıyor. acıyı yüklenip çoğaltacak bir nokta...”sonsuzluğa nokta'yı bir “kara” romana çeviren, kendine özgü dehşetini yaratan, ne kazadır ne sakatlanma, ne ölüm; 21. yüzyıl arifesindeki insanlık trajedisini, kimliksizliğini dile getirmesidir. (kitap bilgileri idefix'den alınmıştır.)


  1. konu olarak karamsar,karanlık ve depresif bir hikaye okudum. sonunu belki başından kestirebilirsiniz ama ben yazılanın içinde kaybolduğumdan ötürü hikaye aydınlandığında aydınlanabildim ancak. kayboluşun böylesini yaşatabilen (tanıştığım) yazar sayısı çok az. romantik bir öykü hiç değil ama sizi duygusallaştırıyor. ön planda olan bir baba-oğul çatışması var. kasaba yaşamı, işsizlik, öğrencilik, gençlik, olgunluk.. aslında en çok kayıplar var, daha hiç sahip olunmadan kaybedilen, farkında olmadan sahip oluşun. hatta belki de ben de okurken bu sebepten kayboldum sayfaların arasında.

    yazar önce geçmişten bir şeyler tutuşturuyor elinize ardından gelecekten bir kesit veriyor. bölümleri bu şekilde sıralamış, bir şimdi bir de o zaman diye. okudukça parçaları birleştiriyorsunuz böylelikle ve bittiğinde karakterin hissettiğini düşündüğüm o yorgunluk, yılgınlık ve bitik hal durumunu siz de hissediyorsunuz ama farkı bir şekilde. okuyucunun hissettiği huzurla karışık hisler değil çünkü karakterinkiler. bedran'ınkiler acı şeyler, boğazı düğümleten, nefesini kesen ve yavaşça ölüme götüren.
    kitabın başındayken gerçekten guzel bir şey okuduğunuzu-okuyacağınızı farkediyorsunuz. sonlara doğru bu hava bozulursa diye kuşku duysam da ben, hiç öyle olmadı. en başından en son cümlesine kadar harika bir kitap okudum.
    nesli