1. hikaye kısmını kısa keseyim, cebrail insan kılığında peygamber ve cemaatinin arasına gelir. peygambere islamla ilgili sorular sorar. nihayet kıyametin ne zaman kopacağını da sorar. peygamber "soru sorulan, sorandan daha bilgili değildir" diye cevap verir.

    soruya soruyla cevap vermek sorgulamaktır, soruyla cevap veren kişi karşıdakini sorguluyor demektir. demek ki soruya soruyla cevap veren kişi karşısındakinden daha üstün ya da daha bilge olduğuna kanaat getirmiş demektir.

    sürekli biribirine sorular soran iki kişi bilgelik ya da üstünlük yarıştırıyor diyebiliriz. eğer sorulara verilen cevaplara göre yeni sorular soran biriyle karşılaşırsak onun yeni soracağı soruları tahmin ettirecek cevaplarla yönetebiliriz. iş mülakatlarında bu taktik kullanılır.

    örneğin boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz diye bir soru gelirse ve siz daha öncesinde bilim tarihi okuyup hatmetmişseniz, popüler bilim kitapları okuyorum diye cevap verirsiniz. bu sayede o da size kimleri okuyorsunuz gibi yeni sorularla gelir. mülakatı siz yönetmiş olursunuz cevap vermek istediğiniz sorular sorulmasını sağlarsınız.

    ikili ilişkilerde durum farklı tabi,
    -neredeydin?
    *neden sordun?
    -soramaz mıyım?
    *ben sana soruyor muyum?
    -sormuyor musun?
    *her şeyi hatırlamak zorunda mıyım?
    -neyi hatırlıyorsun ki?
    ..
    ..
    en mantıklı olan bu konuyu iktidar savaşına çevirmeden sorulara uygun cevaplarla karşılık vermektir.
    abi
  2. soruda bir art niyet sezildiğinde cevaplanmak istenmeyen durumları kibarca geçiştirmek için yapılır.

    soru; kendi kendine olmadığı sürece karşıdakini zor durumda bırakan eylemdir.

    çünkü çoğu zaman; hesap sormak, baskı, aleyhte kullanmak için delil biriktirmek, onaylatmak, ezmek, merak gibi niyetlerle soru sorulur.

    ve karşıdakine cevap vermeme seçeneği sunmaz, sorulmuştur cevaplanacaktır.genel kanı bu şekildedir.

    cevaplayacak olanın psikolojisine, ortamda çekindiği kişilerin olup olmadığına, yere, zamana, moduna bakılmaksızın pat diye sorulur.

    sonuçta kişi cevaplayamayacağı durumlarda ‘’cevap vermiyorum’’ diyemediği için soruyla cevap verir.

    soru faşizandır cevap verecek kişiyi ezer.
  3. pasif agresif bir davranış biçimidir bu, belirgin bir manipülasyon niyeti yok gibi görünse de. soruya soruyla yanıt vermek, soruyu soran kişiyi düşünmeye sevk eder ve bilinçsiz bir şekilde odak noktasından sapar kişi; sorduğu sorunun cevabından çok vereceği yanıtla ilgili olmaya başlar ve aynı izlekle o da soruyla cevap verirse, içinden çıkılamayacak bir 'iletişememe' başlar. örneğin hiç mi? sorusu.

    iletişimin imkansızlığı zaten başlı başına bir sorun; üstüne bir de sorular eklenince hiç konuşmamalıyız hissini veriyor. 'samimi' bir soru hak ettiği samimi cevabı almalıdır, alabilmelidir. tabi soruyu soran kişinin de pasif agresif olmaması gerekir böyle bir durumda. insanları yönlendirmeye çalışmak, izlenim bırakmak, gövde gösterisi yapmak için saçmasapan teknikler geliştirmesek keşke, anlaşmak ya da anlaşılmak önceliğimiz olsa.
  4. bilgiyi doğurtmaya yarar. soru soran kişinin sorusunu sorgulamasına sebep olur. bir nevi sokrates'in yöntemi, diyalektrik yöntem gibi.
  5. soru cevap özelliği taşımayacağından yanlış olan önermedir. soruya soruyla cevap veremezsiniz yani. soruyla cevap veremezsiniz.
    kuz