1. karar verilmesi gereken konu şu; önemli olan kişiler mi, olaylar mı, olgular mı?

    mesela facebook çok açık ve net şekilde kendini ifade ediyor, “önemli olan kişilerdir” bunu bilmiyor, yaşıyor çünkü zuckerberg amerikan vatandaşı, bireyciliğin göbeğinde ve döneminde doğmuş, montessori okullarında eğitim almış o kültürün özelliklerini taşıyor ve bundan başka bir yaşam biçimini muhtemelen idrak bile edemiyordur. dolayısıyla facebook’ta gördüğümüz şey nedir? kişiler en fazla gruplar, hadi sizin canınız sağ olsun sayfalar, oyunlar. facebook’ta bir olay bulmak neredeyse imkansız, olayları şöyle algılıyorlar, benim olaylarım ve benim çevremdeki insanların olayları fakat bunlar da gelip geçici, beğen geç, yorumla geç bi daha da arkana bile bakma, çünkü bir önemi yok. facebook’a girip mesela euro 2016 sırasında neler olmuş bi bakayım diyemezsiniz, teknik olarak pek de mümkün değil. çok mu önemsiyorsun o zaman grubuna katıl, sayfasını beğen, ilgili kişileri arkadaş ekle, tanış, onun bizzat fikrine bak.

    twitter yine açık ve net şekilde şunu diyor, evet, kişiler önemlidir fakat olaylar daha daha önemlidir. o halde kişileri merkez alıp, olaylara zoom yapalım. bu yüzden siteye girdiğinizde belli bir olayın kelimesini aratıp o olayla ilgili genel bir arama yapabiliriz. mesela euro 2016 der akışı takip ederiz, kim oldukları önemli değil olayla ilgili görüşlerini okuruz. fakat twitter’a girip bir olgu aratmayız. mesela twitter’a girip aramaya dandanakan savaşı yazıp aratmayız. çünkü olgularla işimiz yok, ortada bir olay var mı o zaman twitter’a gel, olgular arıyorsan git wikipedia’ya.

    wikipedia açık şekilde diyor ki kişilerin ve olayların bir önemi yoktur, önemli olan olgulardır. wikipedia’da halamızın oğlunu bulmaya çalışmayız, euro 2016’da türkiye’nin elenmesi ile ilgili yorumları izlemeye çalışmayız ama dandanakan savaşı olgusunu irdeleyebiliriz, bilgi sahibi olabiliriz. trend topic yoktur, çünkü kişiler ve olaylar gelip geçicidir. ne olacağı belli değildir, tastamam değildir.

    bu açıklamaları şunun için yazdım esasen, türkiyede bu siteler kullanılıyor ve farklı olarak sözlükler kullanılıyor. yabancıların reddit kullanmaları gibi bir durum. sözlüklerde forumlarda farklı bir algı var, şöyle ki; kişiler önemlidir, evet önemliler, önemliyiz ama olaylar da önemliler, evet kesinlikle olaylar da mühim, yaşamımıza yön veriyorlar, fakat olgular da önemlidir değil mi? evet onlar da önemli onlar olmadan olmaz. işte bu yapılarda durum şu kişiler önemlidir, olaylar daha önemlidir, olgular daha daha önemlidir.

    dolayısıyla türkiye’nin sosyal medyada olgunlaşamamasının bir facebook yaratamamasının nedenlerini incelemek durumundayız. çünkü insana en uygun formlar bunlardır. eğer amerika’da doğmadıysak ve montessori okullarında eğitim görmediysek, tüm hayatımız anadolu topraklarında geçtiyse bizim için kişi>olay>olgu meselesi hiç de problem olmaz, ki olmadı da. fakat bizim sözlük sistemleri ne yaptı? olguları geri plana itti, olayları abarttı ve yeniden kişileri ortaya atmayı denedi. kalabalık sözlüklerimizi inceleyelim; instela: dedi ki durun yahu, kişiler önemlidir, profile fotoğraf koysun, kişiselleştirsin, yazdığı şeyin altında küçücük nick değil yazının başında fotoğrafla birlikte yer alsın, sağ tarafımızda kişiyi eğlendirecek şeyler olsun. fotoğraflar paylaşılsın, kişiler ve olaylar olguları yok etme noktasına gelsin. peki güzel kardeşim ben kişi olarak önemliyim madem benim arkadaşlarım sosyal çevrem nerde? iş bilgilerim, eğitim bilgilerim, sevdiğim şarkıcılar filmler nerdeler? bilinçsiz değişim böyle bir şeydir. adam sosyal medya olmak istiyor, kişiler önemlidir diye gelişim gösteriyor fakat kişiler önemli olduklarını bir türlü hissedemiyorlar. mesela ekşi sözlük; tam bir cehalet faciası; önce önemli olan olaylardır deyip twitter’ın hastaglerini getirdi, olguları geriye itti, sağ tarafa konulu video koydu "olaylar olaylar" dedi. sonra sağ tarafa kimi takip etmeli seçeneği getirip kişiler olaylardan da önemlidir (gibi bir şeyler?) demek istedi. yerseniz yani. yahu ben facebook’umla bağlanamıyorum sitenize, kişisel hiçbir özelliğimi ekleyemiyorum, fotoğrafımı bile koyamıyorum ama sen bana diyorsun ki kişiler önemlidir. tam bir karmaşa. olaylar benim olaylarım değil, benim çevremdekilerin olaylara bakış açısı değil, sıradan şunun bunun bakışı ve aynı zamanda kişiler önemli dersen olmaz olamaz. varoluş amacınla çelişmekten başka bir şey değil, normalde sisteme girerken nickname seçiyorsun yani site sana diyor ki sen kişi olarak önemli değilsin, ayrıca kurallar getiriyor diyor ki “amcama araba çarpması” diye başlık açamazsın neden? çünkü olaylar önemli olsa da senin olayların senin kişiliğin kadar önemsizdir ve önemli olan olgulardır. peki ne yapmalısın? site şunu söyler, “yakın akrabanın trafik kazası geçirmesi” hah noldu şimdi benden ve amcamdan çıktı olay genele yayıldı ve artık bir olguya dönüştü. siteye girerken yaptığım taahhütle karşılaştığım mekanizma birbirinden tamamen uzak, çelişkili. işte bu yüzden başlangıçta doğayla uyumlu olmasına rağmen olguları ön plana çıkarmayı beceremeyip, olaylara aşırı abanıp, sonra da işlevselliği artırmak yerine amerikan individualizminin özentiliği peşine düşüp, çelişik gelişimler gösterip yerel ve kokuşmuş bir halde kaldı web sitelerimiz. sonuçta karşımıza çıkan şey benzer tip olayların, gündemin manyaklığı içinde aynı şeyleri benzer olayları defalarca ve defalarca aynı kişilerin ve farklı kişilerin peşpeşe yazması, kısır döngüdeki, gündem manyaklığına kapılmış, bilim, sanat, felsefe üretemeyen kullanıcıların bir çıkış bulmaması. artık bir karar verin yahu bu sözlük siteleri tam olarak hangi işe yarıyor?
    abi
  2. hakkında the happiness research institute tarafından 2015 yılında yapılan araştırmaya göre kullanmayan insanların kullananlara göre daha mutlu oldukları istatistiksel olarak ortaya konulan sanal ortam.

    araştırmacılar facebook kullanan 1095 kişi (+kontrol grubu) üzerinde yaptıkları deney sonucunda facebook kullanmayı bırakanlarda:

    * yaşamın daha tatmin edici hale gelmesi (%75.6'dan %81.2'ye çıkmış)
    * hayattan daha fazla keyif alma (%81den %88e)
    * daha kolay odaklanabilme
    * gerçek sosyal aktivitelere daha fazla zaman ayırma
    * stres, kaygı ve depresyonda azalma

    gibi sonuçlar elde etmişler.

    bunların sebebi olarak da başlıca facebook kıskançlığı denen bir olguyu göstermişler. başkalarının hayatını, lüks yaşantılarını, mutluluklarını kıskanmak olarak özetlenebilir bu.

    kaynak: The Facebook Experiment
  3. herkese istediğini istediği kadar veren internet dünyası.
    abi
  4. kendisinden birazcık sıyrılırsanız^:1 ay yeter^, bir sonraki karşılaşmanızda çok bayat geliyor. şekersiz çaya alışmaktan bile daha az sürüyor, ilginç.
  5. duygu ve algıları daralttığını düşündüğüm sanal mecra
  6. şuan ki dünyayı ele geçirmiş, insanları sanallaştıran yegane şey.

    bunlardan biri (bkz: youreads)
    evet bende sanallaşanlardanım.
  7. kuzgunların ve güvercinlerin en hızlısı.
  8. instagamı çok güzel olduğum, yediğim muhteşem yemekleri göstermek için ve giydiğim dekoltelerle seksiliğimi açığa çıkarmak için kullanıyorum.
    tweetlerimi de aşırı komik olduğum için takip edenlerime yapıyorum ki arada sırada gülüyor zavallılar.
    facebook u da sosyal mesaj vermek için kullanıyorum sürekli. eventler açıp davetler yapıyorum, damardan girip yorumlarımla beğeniler kazanıyorum.
    sözlüklerde de egomu tatmin ediyorum diğerlerinin tümünde olduğu gibi.
    ne de olsa sosyal medya bu değil mi ?
  9. sürekli değil ihtiyaç dahilinde kullanıldığı zaman çağımızın velinimeti. basit bir örnek olarak kaliforniya üniversitesinin yapmış olduğu araştırmayı bir önceki içeriği okuyarak öğrendim. teşekkür ederim sosyal medya.