1. farkında olmadan sıklıkla yaptığımız eylem.

    bir dönem, bu durumu çevremdeki insanlarda sıkça gözlemledim. dikkatim çekildikçe algıda seçiciligim arttı. cidden korkunç birşey ! insanlar biraraya toplanıp sadece kendilerinden bahsedip dağılıyor. çok rahatsız bir durum.

    bir defa bu duruma huylanınca, ister istemez kendine dönüyor, bi kendini teftiş etme ihtiyacı hissediyorsun.

    farkettim ki, ben de bunu istemsizce yapıyordum.

    sürekli her yerde -ben *ben @ben #ben "ben ile başlayan cümleler...

    kendi kendime karar verdim, bir hafta boyunca "ben" ile başlayan cümle kurmayacaktım. bir nevi öz disiplin çalışması.

    zor bir haftanın ardından, boyut atlamış gibi hissettim.

    çünkü bir konuşmada kendine dair hiç cümle kurmayacaksan, mecburen karşındakini çok daha dikkatli dinliyorsun. çok daha iyi anlıyorsun. çevrende olup bitenlerden konuşman gerekiyor. bir iki afallamanın ardından hayattan ve herşeyden bahsetmeye başlıyorsun. gözlem gücün katlanıyor çünkü anlatabilmek için daha önce olmadığı kadar iyi gözlemlemeye çabalıyorsun.


    daha da sayarım yararlarını bu diyetin.

    sonra tabii diyetin ardından bir süre sonra yine kendinden sıkça bahsediyorsun tekrar. ama artık karşımdakini sıkıp sıkmadığımı, yeterince dinleyip dinlemediğimi çok daha iyi farkediyorum.

    gerçekten tavsiye ederim.

    note : yalnız, bu ortamda da çok sıklıkla cümlelerim kendime dönük. ama ne yapayım, dayım hakkında mı yazayım? elleh elleh...

    ayrıca yine durduk yere manas destanı yazdık..
    var ya, şu giriyi hiç kimse okumasa alınmam lan, valla bak.. haklılar çünkü.. bişey denicem bakalım : naber?

    note 2 : anında cevap geldi ya la... dikkatli, usturuplu yazın oğlum, hepimiz okunuyoruz.

    samsung galaxy note 3 : giride bahsettiğim disiplinle alakalı sorular alıyorum. denemek isteyen arkadaşlar için bir iki tüyo ekleyeyim :

    - kendinizle alakalı cümle kurmama diyetinizi, diyeti bitirene kadar sizden başka kimse bilmesin. bu önemli.

    -ilk etapta tedirgin, tutuk, dolaylı cümleler kurmak gayet doğal. duruma alıştıkça çok daha farklı oluyor.

    -yine arada iştem dışı cümleler kurabilirsiniz kendinize dair. umursamadan devam edin.

    son olarak bir de yüksek lisans tezi ekleyeyim :

    -diyetin açtığı zihinden memnun kaldıysanız, iki üç yakın arkadaş, bu defa toplu olarak muhabbetlerde bir süre bu diyeti deneyebilirsiniz. hem eğlenceli hem akıcı
    muhabbetler dönecektir. kafa dengi şart tabii.
    bilginize.
    edit.
  2. ben değilim. cümleye sıklıkla ben kelimesiyle başlar.
  3. "boşuna heveslenmemekte yarar var, insanların aslında birbirlerine söyleyecekleri hiçbir şey yoktur, karşılıklı olarak yalnızca kendi acılarını anlatırlar, bu böyledir. herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize. insanlar o acılarından kurtulmaya çalışırlar çalışmasına, sevişme sırasında, onu ötekinin sırtına yıkarak, ama beceremezler tabii ve ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda tüm acılarıyla baş başa kalırlar ve bir daha denerler, bir kez daha acılarını kakalamaya çalışırlar. “çok güzelsiniz, küçükhanım,” derler. ne ki yaşam onları yeniden yakalayıverir, aynı küçük numarayı bir kez daha deneyinceye kadar. “ne de güzelsiniz, küçükhanım!..”

    louis-ferdinand céline, gecenin sonuna yolculuk
  4. ne sebeple ''ben'' diyor olursa olsun, kendine değer vermeyen insandır.

    göremediği, bulamadığı, farkedemediği, çıkartamadığı, kaybettiği ''kendi'' nin ''ben'' diye diye görünür olacağını sanır.
  5. benim de var böyle bir arkadaşım. dünyanın merkezine kendisini koyar. en büyük dertler de mutluluklar da onunkilerdir. her şeyi de en iyi o bilir. anlatır, anlatır ve anlatır. saygıyla, sabırla dinlersin. ne zaman ki sen de ağzını açıp iki kelam edecek olursun, lafı ağzına tıkar ve döngü yeniden başlar. çünkü o, senin ona duyduğun saygının yarısını duymaz sana. yorucu insanlardır.
  6. sürekli kendinden bahsetme eylemi çok sıkıntılı. öncelikle diyalog değil monolog oluyor ve hoş olmayan bir konuma sokuyor karşısındakini. bana genelde bu tip insanlar imaj çizmeye çalıştıklarından böyle yapıyor gibi geliyor. çünkü burada bunu yaptım, şunu anlatmış mıydım bıt bıt bıt bitmiyor anlatacakları. bir olaya örnek vermeye kalktığınızda kendi hayatını sokuyor araya. lirik bir dille hayatını her şeye yedirmeye çalışıyorlar. bu çok yorucu. insan bazen kendinden sıkılır, senden niye sıkılmasın bir sus diyesim geliyor.
    sezgi
  7. daha çok bilgili/kültürlü insanlardan çıkar. aklımda hep "okumuşsun ama bi s*k olamamışsın" mottosu canlanır. bilgiyi bir erdem olarak görüyorsanız bu suistimal sizde bir hayal kırıklığı yaratır ve irfansız ilimle tanışarak insanları küçük görmeyi öğrenirsiniz.

    "benperestlik, dünyaya geldiği anda insanoğluna musallat olan bir günahtır, kefareti ödenmesi en güç günah." rashomon - akira kurosawa
    sde
  8. başkalarından bahsedince de dedikodu oluyor?
  9. beni de bu konu irrite ediyor. bana bu şekil gelen hiç gelmesin abi ben kaldıramam zaten benim huyumda da yok. geçen gün arkadaşlarla sahilde çekirdek kola yaparken birden konu burdan açıldı. ben de birşeyler anlatmayı severim bu yüzden arkadaşlara şahsen kendimden bahsetmeyi hiç sevmediğimi kendi hayatımdan örnekler vererek anlattım. bana hak verdiler.
    başka bir örnek verecek olursam atıyorum sevdiğim kekleri, günde kaç kere balkona çıktığımı falan konuştuğumuz zaman karşımdakinin yorumlarını takmasam da dinliyorum. herkes benim gibi dinleyici olabilse keşke.

    neye ne diyorduk evet kendinden bahseden insanlar bana göre de çok itici benim hayatımda yerleri de yok.
  10. kendini tanıyorsa şayet sorun değildir, ama yalancı ve atıp tutuyorsa sorun olabilir.

    şu var; o kendisini tanıyor ancak çevresindekiler onu tanımıyor olabilir. sonra adı 'kibirli'ye çıkar.