1. milyonlarca suriyelinin hayır için beslendiğini dusunmuyordunuz herhalde.ilk günden beri yapılmak istenen buydu.oy verme hakkına sahip olacaklar ve oy verecekleri yer de belli.bu çok bariz görülen birseydi.
  2. avrupa'da vatandaşlık almak kolay değil. bir ülkede beş sene kaldığınızı ispatlarsanız (legal veya illegal) ve diltarih sınavını geçerseniz kalıcı oturma izni veriliyor. vatandaş olmak için zamanın çoğunluğunu on sene o ülkede geçirmek gerekiyor.

    5 sene sonunda vatandaş olmuyorsunuz da ne oluyor? hayatınızı değiştirecek anlamda hiçbir eksiğiniz kalmıyor. sadece oy kullanamıyorsunuz, o kadar.

    demem o ki, amaç insanlık namına suriyeliler'e yardımcı olmaksa, bu vatandaşlık vermeden de yapılabilir. eğer vatandaşlık veriliyorsa, demek ki bu insanların oy kullanması isteniyor çünkü pratikte tek eksikleri bu.

    son yetmiş senenin tarihine baktığınızda belki de en az değişen toplum avrupa toplumudur. az değişmek iyi bir şey mi? bilmiyorum. ama en azından şunun göstergesi ki pragmatist bir politikacı topraklarınıza yetişse bile korumayı başardığınız bir geleneğiniz ve hem bu gelenekten beslenen hem de aynı zamanda onu muhafaza etmeyi başaran bir kurallar bütününüz var demektir.

    bunun şöyle avantajları var: 30 senede çürüyecek evler yerine 130 senede bile eskimeyecek evler yaparsınız. daha dayanıklı altyapı yatırımları yaparsınız. 10 sene değil 30 senelik ipotek kredisi verirsiniz. insanların kurumlara daha fazla güveni olur. buralarda çalışan da insan sonuçta ve insanlar kurumların işleyişinde daha özenli olur. daha planlı şehirler kurarsınız. yatırımcının amacı en kısa vadede paranın .. koyup gitmek olmaz. daha uzun vadeli bakar, vs, vs... yani bize ne varsa tersi olur.
  3. daha kendi öz be öz vatandaşlarına sağlamadığı imkanları mültecileri sağlanması hiç akıl karı bir olay değil öncelikle. biz çalışıp kıçımızı yırtalım üniversite için adam elini kolunu sallaya sallaya girsin üniversiteye. üstelik niteliklide değil. okuma yazmayı yeni öğrenmiş insanlara veriliyor bu imkan. ben bizzat buna tanık oldum. gelelim ev işine. bu memlekette soğuktan ölenler var hala. daha kendi vatandaşına sahip çıkamayan bir hükümet, sayısı milyonları bulan mültecilere vatandaşlık vereceğini açıklıyor. ülke zaten zor vaziyette. ama hırsızların umrunda olur mu hiç .
    ülkelerine geri dönerler demişler. suriye de ki bu olaylar bitene kadar bu insanlar çoktan ülkeye yerleşmiş olacaklar. senin komşun, manavın olacaklar. hatta bu üniversite olayı sayesinde patronunun suriyeli olması muhtemel. sonra biz burada rahatız goygoyları. bu işin çözümü bu değil.
    wolf
  4. ideal olarak, dünyadaki sınırlara inanmayan, dünyada doğan her insanın dünya üzerinde istediği her yerde yaşama hakkı olduğunu düşünen bir insanım. ancak böyle bir düşünceyi şu anın şartlarında "ideal" sıfatından ayırmak mümkün değil. çünkü insanların bulundukları bölgelere verdikleri emekler, kendi toprakları üzerinde medeniyeti ilerletmek için verdikleri hayatlar var ortada. yani binlerce yıldır oluşmuş toplumsal kümülatifler var. ayrıca "din" gibi bir saatli bomba da var bu ideayı gerçekleştirmeyi engelleyen.

    dolayısıyla konu özeline dönersek, ne bu 3 milyon insan bu ülkeyi alınırken vatandaşlara soruldu, ne de vatandaşlığa geçirilirken sorulacak. çünkü bu maalesef anadoludaki vatandaşın devlet kültürüne aykırı. çünkü onun için "devlet baba" diye bir kavram var. o zaten istemiyor ki ona danışılsın, ya da fikir sorulsun. o "birileri çıksın ve yönetsin" diyor, mümkünse de bu yönetenler dini ve milli istismar yapabilecek birileri olsun istiyor. oy verdikten sonra da gerisine karışmak istemiyor, ve de ekliyor "her yaptıklarında bir bildikleri vardır" diye. dolayısıyla, eğer böyle bir karar alınırsa bunun ne için olduğunu herkes çok iyi biliyor (bkz: başkanlık) . ancak böyle bir hırs için çok büyük bir risk aldıklarının farkında değiller. türkiye zaten düşük eğitim seviyesi, dini ve milli istismara açık toplum yapısıyla bu olaylara çok beklenmedik reaksiyonlar verebilir. suriyelilere karşı saldırılar olabilir, toplu ölümler gerçekleşebilir. halihazırda zaten gerçekleşen, suriyeli kadınların fuhuş mafyalarının elinde çalıştırılmaları; ya da bu kadınların 10 bin lira civarı fiyatlardan satılmaları; bu insanların burada aç kalması durumunda karışacakları yasa dışı işler, ortadoğu ile bağlarının olması dolayısıyla oluşacak kaçakçılık problemleri, yasa dışı silahlanmanın artması, yasa dışı madde girişinin artması gibi konulara girmiyorum bile, ve dahası bu 3 milyon insanı vatandaşlığa almakla birlikte insan kaçakçılığının da artacak olması. yani bu 3 milyon kişiyi (3 diyoruz ama belki zaten halihazırda 5 milyondur) almanla bitmez o iş. senin halihazırda buraya kabul ettiklerinin de yardımıyla 10-20 sene daha, sen bütün yolları kapayana kadar insan girişi devam eder. yani o 3'ün üstüne sen bir 5 daha ekle, kapiş!

    ha sen neye güvenerek bunu yapıyorsun tabi o ayrı. asgari ücreti diğer partiler kıçına dayandılar diye, seçimi kaybetmemek için zorla 1300 tl yaptın, ha ona da bir ton kılıf uydurdunuz, ağladınız, sızlandınız, ekonomi çöker bile dediniz...yani zaten bir ekonomik güçten ya da güven durumundan söz edemiyorsun, altyapı desen yok, üst yapı desen yok, üretim & teknoloji desen hakgetire, her yerde bir kaos, her güne bir bomba haberiyle uyan.. sonra ülkenin toplam nüfusunu bir günde yaklaşık %5-10 artıracak, sosyal yapıyla, ekonomik yapıyla böyle bir kumar oyna!

    bırakın oynasın diyorum. çünkü bu insanlar vatandaşlığı alınca ilk olarak o malum partinin tabanının iş fırsatlarına talip olacaklar, ve biliyorum ki zamanla o işleri de onların ellerinden alacaklar çünkü daha ucuza daha çok çalışmayı kabul edecekler...

    ondan sonrasını da tekrar konuşuruz zaten, ama heyecanla bekliyoruz
  5. vatandaşlık verilmesine onay verenleri görünce üzüntüm daha da artmıştır.

    durun hemen vurmayın sakın,

    bu ülkede hala soğuktan ölen, insan haklarının hiçe sayıldığı, kendi vatandaşını istihdam ortamı yaratamadığın durumda iken, ülkede insanların büyük bir kısmı bir ev-araba almak için bir tarafından terler akarken, elin insanlarına şehir içinde hem vatandaşlık, hem de konut sahibi olma şansı vermek düpedüz aptallıktır. bizden alınan vergiler, kesintiler bu insanların benden daha iyi şartlarda yaşamasına sebep olacaksa ben yokum kardeşim üzgünüm..

    yardım yapılması, destek olunmasına katılıyorum, (gerçi savaş olmasında sebep olan ülkelerden biriyiz başımızdaki sağolsun!!) ama umarım böyle bir aptallık olmaz. gerçi başkanlık sistemi için yapılmayacak iş değil yani

    (bkz: bilemiyorum altan)
  6. aman avrupaya ayak atmasinlar da, isterlerse göt bile veririz..
  7. sen kalk komşunun iç işine kariş, rejimine kariş, teröriste destek ver saçma sapan göçmen politikasi ve diş ilişkiler uygula sonra bütün yük kendi salakliğina başina kalsin.

    sorgusuz sualsiz hiç bir mantikli izahi olmayan ki aliştirdiniz bizi mantiksiz akil yoksunu işlerinize alin size iki milyon vatandaş ne haliniz varsa görün ben sarayimda mutlu mesut sizin caninizi okumaya devam edeceğim he üç çocuk yapmayi da birakmayin sakin.
  8. sağlam bir araştırma yapılarak, bir zanaat sahibi, sanatçı, akademisyen, milyoner (parasının önemli bir kısmını hibe etmesi şartıyla) yada gerçekten iyi yetişmiş insanları sağlam bir kişilik testine tabi tutarak neden olmasın diyorum ben. bu bizim ülkemizi ileri götürür.

    ancak şöyle bir sıkıntı var. yapmayız, bu testleri yapacak olan adamlar işlerini savsaklamaktan, rüşvet almaktan geri durmaz. kişilik testini basit bir forma indirgeyip, en azılı suçlunun bile geçebileceğin basit bir sınava çeviririz.

    bu nedenle karşıyım. bundan 10 yıl sonra ülkesinde bile rahat duramayan adamlarla aynı sokaklarda dolaşmak var. bunu unutmayın!
  9. "ne yani siz başka bir şey mi bekliyordunuz?" diye sormama neden olan olay. en kısa zamanda kendimizi uruguay dahi olsa bir yere atmamız gerektiğinin habercisi.

    not: uruguay deyip geçmeyin adamlarda dünyanın en kaliteli eti 3 dolar/kg. asgari ücret ise 520 dolar. (*:swh)